BM Genel Kurulu 73. kez toplanıyor

A -
A +
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun 73. dönem çalışmaları teşkilatın New York’taki merkezinde başladı. Yarından itibaren dünya liderleri Genel Kurul’a hitap edecekler. 25 Eylül’deki oturumda kürsüye çıkacak olan Başkan Recep Tayyip Erdoğan, New York’ta bulunduğu süre zarfında çok sayıda üst düzey temasta da bulunacak. Başkan’ın Genel Kurul’da Suriye’de çatışmanın durması ve ülkenin istikrara kavuşturulması için çok taraflı çalışmaların önemine vurgu yapması, FETÖ’nün neden dünya barışı için son derece tehlikeli bir tehdit olduğunu dile getirerek bu terör örgütüne karşı uluslararası iş birliği çağrısını tekrarlaması, dünyanın her yerindeki insani krizlerin sona erdirilmesi için atılması gereken adımları dile getirmesi, Filistin halkının karşı karşıya olduğu risklere de dikkati çekmesi bekleniyor.
Başkan Erdoğan’ın bundan önceki yıllarda yaptığı Genel Kurul konuşmalarında Birleşmiş Milletlerin kendisini yenilemesi konusunda yaptığı uyarılar unutulmadı. BM bu uyarılar doğrultusunda kendisini reforme edebilseydi, dünyanın dört bir yanında yaşanmakta olan krizler ve insanlık dramları belki de bir ölçüde hafifleyecekti.
Bu yılki Genel Kurul’un ana temasına bakarsanız, ilk planda BM’nin gerçek sorumluluğunu hatırlamaya başladığı intibaına kapılmanız mümkün. Gerçekten de çarpıcı başlıklar seçilmiş: ‘Birleşmiş Milletler’in Tüm İnsanlarla İlgili Olmasını Sağlamak’, ‘Barışçıl, Adil ve Sürdürülebilir Toplumlar İçin Küresel Liderlik ve Ortak Sorumluluklar’... Fakat bu başlıklar bir toplantının ana teması olabilir mi? Bizatihi BM’nin varlık sebebi zaten bu cümlelerde belirtilen konular değil mi?
BM Antlaşması’nın ‘Amaçlar’ başlığını taşıyan birinci maddesinde bu yılki ana temanın kapsamına giren konular şu veya bu şekilde sayılmış. O hâlde 73. Genel Kurul’un BM için yeni bir başlangıç olabileceğini söyleyebilir miyiz? Ya da başka bir deyişle; uluslararası barış ve güvenliğin korunması temel amacından uzaklaştığını; halkların hak eşitliği ve kendi istikballerini tayini konusunda etkisiz kaldığını; ekonomik, sosyal, kültürel ve insani nitelikteki sorunların çözülmesinde hiçbir ayrım gözetmeksizin herkesin insan haklarına ve temel özgürlüklerine saygının geliştirilmesinde uluslararası iş birliğini temin etmede yetersizleştiğini nihayet fark eden BM acaba kendini yenilemek için güçlü bir girişim mi başlatmaya hazırlanıyor? Bu sorulara ‘evet’ cevabını verebilmeyi çok isterdim. Ama maalesef önümüzdeki tablo hiç de iç açıcı değil.
Belki de BM’nin bugünkü manzarasını nitelerken ‘iç açıcı değil’ yerine trajikomik demek daha yerinde olacaktır. Genel Kurul’un 26 Eylül’deki birleşimini ABD Başkanı Donald Trump’ın yönetecek olması sanırım ‘trajikomik’ yakıştırmasını fazlasıyla haklı çıkarıyor. Düşünsenize; BM tarafından işgal altındaki Arap toprağı olarak tanınmış Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıyan, büyükelçiliğini bu şehre nakleden, dahası BM Genel Kurulu’nda yapılan oylamada kendi istediği şekilde oy vermeyen ülkelere yaptığı yardımı kesmekle tehdit eden, onlara ‘siz görürsünüz’ diyen bir kişi ‘küresel liderlik ve ortak sorumluluklar’ ana teması altında bir oturum yönetecek. Bununla da sınırlı değil tabii. Filistin’in üye olarak kabul edilmesinden sonra ülkesinin UNESCO’daki üyeliğini sona erdiren Başkan Trump’tan söz ediyoruz. İnsanlar arasındaki bilimsel, kültürel ve eğitim iş birliğini güçlendirmekten başka hiçbir amacı olmayan UNESCO’ya tavır koyan bir devlet adamı ‘ortak sorumluluklar’ konusunda inandırıcı olamaz.
Yine de Trump ‘bir oturuma ben başkanlık edeceğim’ demiş ve anlaşılan BM Sekretaryası, 2018-2019 bütçesinde BM’ye aktardığı parayı 285 milyon dolar azaltmasına rağmen hâlen teşkilatın giderlerinin %22’sini karşılamaya devam eden ABD Başkanı’nı geri çevirememiş.
Donald Trump yöneteceği oturumdan bir gün önce, Başkan Erdoğan’ın da konuşmacı olduğu oturumda ülkesi adına söz alacak. Umarım ‘ortak sorumluluk’tan bahsederken, son NATO Zirvesi’nde olduğu gibi, sadece giderlerin daha adil paylaşılmasından söz etmekle yetinmez. Ya da, Myanmar’dan Yemen’e, Filistin’den Afganistan’a birçok ülkede yaşanan insanlık dramlarına göz yumup, sadece kendisi için öncelikli olan -başta İran yaptırımları olmak üzere- konulara odaklanmaz. Trump’ın güncellenmiş, dönüştürülmüş ve güçlendirilmiş BM teşkilatının dünya barışı için ne kadar gerekli olduğunu söyleyeceğini zannetmiyorum. Yanılmayı çok isterim.
Başkan Erdoğan ‘dünya beşten büyüktür’ tespitini 2013’teki BM Genel Kurulu sırasında yapmıştı. Aradan beş yıl geçti. Dünya hâlâ beşten büyük. BM hâlâ reforma muhtaç...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.