Terör dalgası İslam ülkelerini sarsıyor

A -
A +

Başlarken…

 

  Her yeni imkânın yeni bir sorumluluk getirdiğine inandım her zaman. Türkiye gazetesinde yazmaya başlamak da benim için hem görüşlerimi paylaşma imkânı bulacağım bir fırsat hem de ciddi bir sorumluluk anlamına geliyor. Yazılarımın yoğunlaşacağı dış politika konusu, Türkiye’nin etrafındaki sorunlar düşünüldüğünde yazarlara hassas davranma sorumluluğu yüklüyor. Dış politika konusundaki karar vericileri doğru yönlendirecek ve okuyucuyu doğru bilgilendirecek yazılara ihtiyaç var. 47 yıldır okuyucunun karşısına çıkan bir büyük gazetede yazmak ise daha büyük bir sorumluluğa işaret ediyor. Bütün bu sorumlulukları hakkıyla yerine getirmeyi ümit ederek ilk yazıyla başlıyorum. Allah hayırlı işlerimizde yardımcımız olsun.       İstanbul, Dakka, Bağdat ve şimdi de Medine… İslam dünyasının şehirleri terör saldırılarıyla sarsılıyor. Pazartesi akşamı Medine’de gerçekleştirilen intihar eylemi terörün hiç sınırının olmadığını ve ne kadar büyük bir tehlike olduğunu gösteriyor. Uzun zamandır terör belasıyla uğraşmak zorunda olan Türkiye, bu tehdidin büyüklüğüne dikkat çekip başta İslam ülkeleri olmak üzere bütün dünyayı teröre karşı iş birliğine çağırıyor. Ancak bu çağrısına istediği cevabı bir türlü alamıyor. Çünkü bütün ülkeler terörü aynı şekilde, bütün insanlığı tehdit eden bir bela olarak görmüyor. Maalesef bazıları terörist eylemleri aynı zamanda bir fırsat ve dış politika hedeflerine ulaşma konusunda faydalı bir araç olarak değerlendiriyor. Bu aracın bir bumerang gibi sonunda dönüp kendilerini vuracaklarını bildikleri halde. Bazı Avrupa ülkelerinin ve ABD’nin PKK/PYD politikası bu anlaşılmaz tutumun açık bir göstergesi olarak karşımızda durmuyor mu? Bu devletlerin yöneticileri zaman zaman terörü kendi topraklarında da hissetmelerine rağmen Türkiye’nin başına bela olan PKK terörü konusunda Ankara’nın beklediği desteği vermiyorlar. Resmi olarak yasaklasalar da, PKK ve DHKP-C gibi örgütlerin üyesi teröristlere Avrupa’da rahat faaliyet imkânı sağlıyorlar, onların değişik derneklerin çatısı altında Türkiye aleyhinde çalışmalarına ve terör eylemlerine finansman sağlayacak faaliyetlerine izin veriyorlar. Ankara açısından en kabul edilemez olanı ise, PKK ile bağları açık olan ve bu örgütün Suriye kolu olarak bilinen PYD/YPG ile iş birliği yapmalarıdır. Başka bir terör örgütü olan DAEŞ’e karşı mücadele etmesini bu terörist örgüte destek vermeleri için meşrulaştırıcı gerekçe olarak ileri sürüyorlar. Üstelik bunu PKK’nın Türkiye’deki terörünü şehirlere taşıdığı, yüzlerce masum sivili öldürdüğü bir dönemde yapıyorlar. Günümüzün en önemli güvenlik örgütü olan NATO’nun çatısı altındaki müttefikliğimiz de bu şekilde davranmalarını engellemiyor. Halbuki NATO Soğuk Savaş’ın sona ermesiyle birlikte güvenlik doktrinini yeni döneme göre revize etmiş ve uluslararası terörizmi en büyük tehdit ilan etmişti. Buna göre NATO üyelerinin terörizm konusunda en üst düzeyde dayanışma içerisinde olmaları ve müttefiklerinden herhangi birinin güvenliği için tehdit oluşturan terörist örgütlere karşı kararlı bir şekilde mücadele etmeleri gerekiyor. Türkiye’nin beklediği de, NATO müttefiklerinin PKK/PYD ve DAEŞ tehditleri karşısında kendisine destek olmaları iken Batılı ülkelerin PKK/PYD konusundaki politikaları Ankara’nın öfkesine yol açıyor. İslam ülkelerinin terörizme karşı iş birliği konusundaki politikalarının da bu büyük tehdit karşısında olması gereken çizginin çok uzağında olduğunun altını çizmek gerekiyor. Hemen hepsi terörizm tehdidi altında olmalarına rağmen, İslam ülkeleri terörizmin kaynaklarının ortadan kaldırılması konusunda etkili bir şekilde mücadele edemiyorlar ve hatta mezhepsel, etnik ve ideolojik farklılıkların kendilerini sürüklediği rekabet ve çatışma nedeniyle radikalleşmeye ve yeni terörist odakların ortaya çıkmasına zemin hazırlıyorlar. Bu durumda Türkiye’ye hem Batılı ülkeleri hem de İslam ülkelerini terörizme karşı, terörist ayrımı yapmadan ortak mücadele yapmaya ikna konusunda çok iş düşüyor. Terörizmin her türünden çok acı çekmiş bir ülke olarak Türkiye’nin bu sorumluluğu üstlenmesi ve muhataplarının zaman zaman kendisini çok öfkelendirecek ikiyüzlü tutumlarına rağmen onlara terörün bütün insanlığı tehdit eden gerçek yüzünü göstermek konusunda sabırla çaba sürdürmesi gerekiyor.  
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.