Türkiye’nin İran’dan farkı

A -
A +
Pazartesi günü Abant İzzet Baysal Üniversitesi tarafından düzenlenen bir panel için Bolu’daydık. Panelin konusu Doğu Akdeniz rekabeti çerçevesinde Türkiye’nin politikalarıyla ilgiliydi.
Bugünün yazısını panelin sonundaki soru-cevap kısmında gelen sorulardan biri hakkında yazmak istedim.
Soru özet olarak, Türkiye’nin Doğu Akdeniz ve diğer bölgelerde bağımsız dış politika çerçevesinde atmış olduğu adımların, İran’ın yaşadığına benzer sorunlarla karşılaşmasına yol açıp açamayacağıyla ilgiliydi.
Doğrusu çok haklı bir soru bu.
Türkiye’nin son dönemde dış politikada bağımsız bir çizgiye yönelmesi başta ABD olmak üzere birçok Batılı ülkeyle çok ciddi sorunlar yaşamasına neden oldu. Bu ülkelerin Türkiye’yi alışageldikleri çizgide görmek için her türlü baskıyı uyguladıklarına şahit olduk.
Bu açıdan, Türkiye’nin maruz kaldığı baskı ve yaptırımların İran’ın maruz kaldığı baskılara benzediğini söylemek mümkün. Zira İran da 1979’dan beri başta ABD olmak üzere Batılı ülkelerle sorunlu ilişkilere sahip. İran da Türkiye gibi bağımsız politika arayışı içerisinde olduğu için Batı’dan gelen baskılara maruz kaldı. Zira İran da devrim öncesinde Batı ekseninde bir dış politikaya sahipti.
Bağımsız dış politika arayışı ve bundan dolayı Batı’dan gelen baskılar konusunda birbirine benzeyen Türkiye ve İran’ın ayrıştığı en önemli nokta ise bu baskılar karşısında izledikleri politikalardır.
Sahip olduğu doğalgaz ve petrol rezervleriyle dünyada bu açıdan ilk üçe giren ve bu rezervlerin karşılığı bugünkü fiyatlarla bakıldığında 20 trilyon doları geçen İran’ın ABD ve diğer Batılı ülkelerden gelen baskılar karşısında doğru politikalar geliştiremediği görülüyor. Bu düzeyde doğal zenginliklere sahip bir ülkenin halkının yoksulluk ve yolsuzluk gerekçesiyle yönetime isyan etmesi, ABD ve müttefiklerinin İran’a karşı çevreleme politikasının başarılı olduğunu gösteriyor.
ABD’nin kendisini dünyadan izole etmeye yönelik politikalarına İran yönetimi, bölgede izlediği yanlış politikalarla katkıda bulundu.
Orta Doğu’da herkesi tedirgin eden adımlar attı. İsrail saldırganlığına karşı 2006 savaşında elde ettiği başarıyla bölgedeki bütün Müslümanların takdirini kazanan Hizbullah’ı Suriye’de Müslümanların üzerine sürerek Sünni camiada öfkeye yol açtı.
Suriye sorununa, nükleer meselede kendisine her türlü desteği veren Türkiye ile birlikte gerçekçi bir çözüm aramak yerine, Esad’ın varil bombalarıyla sivil insanları katletmesine destek vermeyi ve Suriye felaketine ortak olmayı tercih etti.
Irak’ta Maliki’nin mezhepçi politikalarına destek vererek DEAŞ’ın oluşmasına zemin hazırlayan politikaların sorumlularından biri oldu.
ABD ve diğer Batılı ülkelerin baskıları karşısında kendisine Orta Doğu’dan da “dostlar” aramak yerine, Rusya ve Çin ile iş birliğinin yeterli olacağını zannetti.
Türkiye ise İran’ın yaptığı hataları yapmıyor.
Kendisini uluslararası camiadan soyutlayacak adımlardan kaçınıyor. Aksine Cumhurbaşkanı Erdoğan, birçok bölgesel sorunun çözümü konusundan geniş katılımlı platformlar arayışı içerisinde.
Libya, Suriye ve Filistin meselelerinin çözümü konusunda Türkiye’nin iş birliği içerisinde olduğu devletlere bakıldığında, hem Rusya’nın ve Avrupa ülkelerinin hem de İslam ülkelerinin çözüm ortağı olarak değerlendirildiği görülür.
Türkiye’ye karşı oldukça “düşmanca” politikalar izleyen ABD’nin Başkanı Trump ile diyalog kanallarının hep açık tutulmaya özen gösterilmesi de Türkiye’nin diplomasiyi önceleyen politikasının örneklerinden biri.
Bütün bunların yanında, mezhepçi dış politika hatasına düşmekten de hassasiyetle kaçınması da Türkiye’yi Orta Doğu ve İslam dünyasının genelinde gereksiz düşmanlar edinmekten korumuştur.
Türkiye bu tavrıyla, İran gibi çok zengin enerji kaynaklarına sahip olmadığı hâlde, ekonomisini ve iç istikrarını hedef alan baskı ve yaptırımlar karşısında ayakta kalmaya ve kendi halkının çıkarlarını esas alan bağımsız dış politikasını sürdürmeye muvaffak oldu ve oluyor.
İran’ın bu konuda Türkiye’den alacağı çok ders var.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.