Toggle navigation
YAZARLAR
GALERİ
VİDEO
GÜNDEM
POLİTİKA
EKONOMİ
DÜNYA
SPOR
Menü
TEKNOLOJİ
SAĞLIK
MAGAZİN
TÜRKİYE
KÜLTüR - SANAT
YAŞAM
EĞİTİM
T-Otomobil
15 Temmuz Destanı
Ramazan
ABONE
SONDAKİKA
BİZİM SAYFA
KÜNYE
İLETİŞİM
REKLAM
GİZLİLİK İLKELERİ
KULLANIM ŞARTLARI
PRIVACY POLICY
Ana Sayfa
/
Prof. Dr. Kemal İnat
Saadet Partisi ile AK Parti birlikteliği dış politika açısından ne kadar mümkün?
13.01.2021
Prof. Dr. Kemal İnat
Tüm Yazıları
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Saadet Partisi’ne yönelik açılımının çokça konuşulduğu bugünlerde, meseleye ilişkin en fazla gündeme gelen konuların başında AK Parti ile Saadet Partisi arasında bir yakınlaşmanın mümkün olup olmayacağı sorusu geliyor.
Bu sorunun cevabını verebilmek için pek çok açıdan iki partinin politikaları karşılaştırılabilir ama bir dış politika yazarı olarak ben,
temel dış politika meseleleri açısından AK Parti ve Saadet Partisi’nin ne kadar birbirine benzediği ya da ayrıştığı
konusunu ele alacağım.
Bu çerçevede, Saadet Partisi’nin Libya, Doğu Akdeniz, Suriye, Irak, Kıbrıs ve İran sorunları ile Azerbaycan, AB, ABD ve Rusya ile ilişkiler konularındaki politikalarının ne kadar AK Parti ile uyumlu olup olmadığına bakacağız. Bunu yaparken de Saadet Partisi liderlerinin söz konusu meselelere ilişkin son birkaç yıldaki açıklamalarını dikkate alacağız. Zira AK Parti’nin iktidar dönemi oldukça uzun olduğu için Saadet Partisi’nin de bu süre içerisinde AK Parti dış politikasına yönelik tavrı değişiklikler göstermiştir.
Öncelikle Saadet Partisi’nin bir
muhalefet partisi olması hasebiyle, genel olarak
AK Parti hükûmetinin dış politikasına
eleştirel
yaklaştığı ve bazı konularda oldukça sert açıklamalar yaptığı tespitiyle başlamak gerekir.
“Suriye politikanız baştan sona yanlış” ve “Dış politika ‘asarım keserim’ ile yürümez” gibi
sert eleştiriler
bu tavra örnektir. Ancak bunun yanında, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 2019 Eylül’ünde BM’de yaptığı konuşmaya yönelik olarak “BM toplantılarında Sayın Cumhurbaşkanı konuştu, çok güzel noktalara temas etti. Bizim bazı söylediklerimiz orada da dile getirilmiş oldu” gibi
destekleyici açıklamaların
da
olduğunun altını çizmek gerekir.
Fakat benim burada yapmak istediğim,
muhalefet partisi olmaktan kaynaklanan eleştirel tavrı bir kenara bıraktığımızda, AK Parti ile Saadet Partisi ortaklık kurmak isteseler
ya da Saadet Partisi’nin Cumhur İttifakı’na katılması söz konusu olsa
dış politika konularında ne kadar uyum içerisinde çalışabilirler sorusuna cevap aramak.
Şimdi her iki partiyi yukarıda saydığım temel dış politika meseleleri üzerinden karşılaştıralım ve ne kadar benzeştikleri ya da ayrıştıklarına bakalım.
Doğu Akdeniz, Libya ve Kıbrıs sorunları ile Azerbaycan ile ilişkiler
gibi konularda Saadet Partisi ile AK Parti’nin birbirine
çok benzer politikalar
izledikleri ve benzer söylemlere sahip oldukları görülüyor.
ABD ve AB ile ilişkiler ile İran ve Irak sorunları
konularında da iki partinin
esas olarak birbirine benzer
politikalara
sahip oldukları ancak Saadet Partisi’nin zaman zaman
muhalefet partisi refleksiyle bu meseleleri hükûmete yönelik eleştirinin konusu
yaptığı görülüyor. Ama söz konusu politikalardaki benzerlik her iki partinin aynı ittifakın parçası olmaları durumunda bu alanlarda ortak politika üretme konusunda zorluk yaşamayacaklarını gösteriyor.
Buna karşılık
Suriye ve İsrail sorunları
Saadet Partisi ile AK Parti’nin ortak politika üretmekte
en fazla zorlanacakları alanlar
olarak karşımıza çıkıyor. Ancak iktidar sorumluluğuna sahip ortaklar olmaları durumunda her iki partinin bu alanlarda da ortak bir yol bulması mümkün olacaktır.
Bu tespitleri örneklendirmeye önce Doğu Akdeniz, Libya, Kıbrıs ve Azerbaycan konularından başlayalım.
Bilindiği gibi, bu alanlar AK Parti yönetiminin en fazla proaktif davrandığı ve ciddi başarılar elde ettiği dış politika konularının başında geliyor.
Saadet Partisi’nin bu meselelerde hükûmete ciddi destek verdiğini
ve parti liderlerinin açıklamalarının Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AK Parti liderlerinin söylemleriyle çok benzerlik gösterdiğini söyleyebiliriz.
Deniz yetki alanları konusunda
Doğu Akdeniz’de
Yunanistan, GKRY ve onlara destek veren Fransa ile yaşanan gerginlikte
iktidara tam destek
veren Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu’nun “Hükûmetin Akdeniz’deki kararlılığını destekliyoruz”, “Doğu Akdeniz’deki meseleler ‘tarihsel şuur’ üzerinden değerlendirilmeli; egemenlik haklarımızdan bir nebze dahi taviz vermeyeceğimizi herkes bilmelidir” ve “Yunanistan altına sığındığı şemsiyelere, kendisini destekleyenlere çok fazla güvenmemelidir” şeklindeki sözleri AK Parti yöneticilerinin ağzından çıkmış gibi.
Karamollaoğlu, “Libya'da iktidarın takındığı tavır isabetli bir tavırdır. Batılıların Libya'ya önem vermesinin tek sebebi Libya'nın petrol kaynaklarıdır. Fransa'nın küstahça ortaya çıkıp birtakım açıklamalar ve kışkırtmalarda bulunmasını telin ediyorum” şeklindeki ifadeleriyle
AK Parti’nin Libya politikasına da açık destek
verdi.
Saadet Partisi, Fransız Cumhurbaşkanı
Macron’un gerek Libya gerekse Doğu Akdeniz’de
Türkiye ile yaşadığı sorunlar yüzünden Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı hedef alan “Sorunumuz Türk halkı ile değil Erdoğan hükûmetiyle” şeklindeki sözlerine de sert tepki gösterdi. Genel Başkan Yardımcısı ve Dış İlişkiler Başkanı Mustafa Kaya,
“Türkiye’nin içişleri hakkında hadsiz ve pervasızca konuşacağına, Fransız halkını içine düşürdüğü girdaptan bir an önce çıkarmak için çalışsa
daha doğru bir iş yapmış olur” ifadeleriyle Macron’a karşı çıktı.
Yer sıkıntısı nedeniyle Suriye, İsrail, AB ve ABD gibi konular cumartesi günkü yazıya kaldı...