Afganistan dersleri

A -
A +
11 Eylül olaylarını bahane ederek “Sonsuz Özgürlük Operasyonu” adıyla Afganistan’a müdahale eden ABD, yirmi yıl sonra çekilme kararı aldı veya almak zorunda kaldı. ABD’nin ve NATO’nun Afganistan’dan çekilme kararından sonra yirmi yıl önce yönetimden uzaklaştırılan Taliban hiç kimsenin tahmin edemeyeceği hızla Başkent Kabil’e geri döndü ve kontrolü ele aldı.
Daha öncesine, yani 1979’a gitmiyorum. ABD’nin 2001’de Afganistan’a müdahalesiyle başlayıp 2021’de Taliban’ın Kabil’e geri dönmesiyle geçen süre almasını bilene derslerle doludur.
Bir çırpıda akla gelenleri ele alalım:
ABD’nin çok kolay dile getirdiği ve bunu rahatlıkla başarabileceğini düşündüğü “devlet ve ulus inşa etme” projelerinin öyle kolay olmadığını Irak’ta görmüştük. Afganistan’da buna bir kez daha şahit olduk. “Devlet inşa etme”nin mağazadan alınan mobilyanın evde monte edilmesine, “Ulus inşa etme”nin ise Amerikan futbol takımı kurmaya benzemediği maliyetli bir şekilde görüldü. ABD hızlı bir şekilde bozduğu/dağıttığı devletleri/yapıları toplayamıyor. İşi berbat edip, çekip gidiyor.
ABD’nin “demokrasi getireceğim” diye başlattığı tüm girişimler tam tersi sonuçlar doğurdu. Bırakın “vadedilen demokrasi”yi, eldeki istikrar da gitti. Ne devlet kaldı, ne düzen. İnsanlar “Demokrasi” beklerken kocaman bir kaosla karşı karşıya kaldılar. Uzağa gitmenize gerek yok, Irak ve Afganistan’a bakın yeter.
Radikalizmi yok edeceğiz diye etrafına devletler toplayarak hareket ettiler. Birleşmiş Milletler’den kararlar çıkarttılar, karar çıkartamadıklarında ise “gönüllüler koalisyonu” kurarak hareket ettiler. Sonuç; radikalizm daha da derinleşti.
ABD’nin güvenilmez bir devlet olduğu algısı derinleşiyor. Çünkü; ABD, kim ile çalışmış ise bir gün ortada bırakacağını gösteriyor. İster kişi ister grup isterse devlet olsun fark etmiyor. Günü geldiğinde ABD “müttefiklerini” çölde yalnız bırakabiliyor. Buradan PKK/PYD/YPG’ye de bir hatırlatma yapalım.
Irak’ta DEAŞ’ın önünde hızla buharlaşan Irak ordusu gibi, Taliban önünde kaybolan “Afgan Ordusu”nu da gördük. Yani 300 bin kişiden oluştuğu söylenen orduyu göremedik. Demek ki, başkasının eliyle ülkeyi koruyacak ordu kurulamıyormuş.
Aslında Afganistan’da ordu yokmuş. Etnik grupların önde gelenlerinin etrafında toplanan ve ABD ile birlikte hareket eden “Savaş Ağaları” varmış. “Elimizde şu kadar savaşçı var” diye almışlar parayı, keyiflerine bakmışlar. Çıkan sonuçtan anlaşılıyor ki, fazla para almak için fazla sayı söylemişler. Parayla ordu olunmuyor, ancak “paralı asker” olunuyor. Ordu olunabilmesi için “güçlü motivasyonlar”ın olması gerektiği görülüyor.
“İthal yöneticiler”le “Devlet ve Ulus İnşası”nın olamayacağı ve demokratik bir sistem kurulamayacağı anlaşılıyor. Yurt dışında yaşayan kişileri getirip “buyurun size yönetici” demekle olmuyor. Olursa da Irak’ın Ahmet Çelebi’si ve Afganistan’ın Hamid Karzai’si ve Eşref Gani’si gibi oluyor.
Soğuk Savaş döneminde tohumları atılan yapılardan istendiği zaman uzak durulamıyor. Soğuk Savaş’ın “ideolojik çocukları” sizi takip ediyor. O dönemde çıkarınıza olduğu için kutsadığınız yapılar yeni dönemde karşınıza dikilebiliyor.
Etnik, mezhebi ve ideolojik “Asabiye”nin güçlü olduğu yerlerde “devlet ve ulus inşa etmek” kolay olmuyor. Bu durumda öncelik “birliktelik” değil, “rekabet” oluyor.
Siz ne kadar uğraşırsanız uğraşın, “jeopolitik” sizi yoğuruyor. İbn-i Haldun’u anmadan edemiyorsunuz. Ne demişti: “Coğrafya kaderdir.”
Sadece Afganistan’ı değil, aynı zamanda Güney Asya’yı da ciddi şekilde etkileyecek iki gelişme görülüyor: 1) Peştun Milliyetçiliği. 2) Taliban İdeolojisi.
Bölgede “Peştun Milliyetçiliği” güçlenirken, “Taliban ideolojisi” devletleşiyor. Bu iki gelişmenin de bölgesel sonuçları olacaktır.
Türkiye ile ilgili son bir soruyla bitirelim. Başkent Kabil dâhil neredeyse Afganistan’ın tamamında kontrolü ele alan Taliban, Kabil Uluslararası Havaalanı’nın kontrolünü ve işletmesini Türkiye’ye bırakır mı?
Göreceğiz...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.