Hidâyet nedir ve nasıl elde edilir?

A -
A +

Kur'ân-ı kerîmde ​buyuruldu ki: "Hidâyete erenlerin [îmân edenlerin, Müslümân olanların] Allah hidâyetlerini [İslâmiyet’e bağlılıklarını] artırır."

 
"Hidâyet"; "îmân etmek, Müslümân olmak, dalâletten ve bâtıl yoldan uzaklaşmak, hakkı hak, bâtılı bâtıl olarak görüp doğru yola girmek" manâlarına geldiği gibi, "doğru yola iletmek, yol gösterici, Kur’ân, tevhîd" gibi anlamlara da gelir.
Yine "hidâyet, Allahü teâlânın râzı olduğu yolda bulunma; doğru yolu gösterme, Cenâb-ı Hakk'ın, insanın kalbinden her sıkıntı ve darlığı çıkarıp, yerine rahatlık, genişlik verip, kendi emir ve yasaklarına uymada tam bir kolaylık ihsân etmesi ve kulun rızasını kendi kazâ ve kaderine tâbi eylemesi" demektir.
"İhtidâ"nın manası da hidâyete erme, yani Müslümân olma, dîn olarak İslâmiyet'i seçme demektir.
Bir ateist, Kur'ân-ı kerîmde birkaç yerde geçen, "Allah, dilediğini hidâyete kavuşturur, dilediğini sapıklıkta bırakır" meâlindeki âyetleri gösterip, "Bakın Tanrı, dilediğini Müslümân, dilediğini kâfir yapıyor. Sonra da, kâfiri cezâlandırıyor. Olacak şey mi bu?" diyor. Peki, işin doğrusu nedir?
Buna cevap olmak üzere, (Kur'ân-ı kerîmdeki sıralarına göre zikredeceğimiz) aşağıdaki âyet-i kerîme meâllerini, bugün parantez içinde kısa tefsîrleriyle, açıklamalarıyla vereceğiz, ama yarın inşâallah konu üzerinde biraz daha genişçe duracağız:
"Ey Resûlüm de ki; “Cebrâîl’e düşman olan, Allah’a düşmandır.” Çünkü o, Kur'ânı, Allah’ın izniyle, kendinden önce gelen kitapları doğrulayıcı, bir hidâyet [yol gösterici] ve müminler için müjdeci olarak senin kalbine indirmiştir."  [Bakara, 97]
"Hidâyet, ancak Allah’ın hidâyetidir [Doğru yol, ancak Allah'ın yoludur]." [Bakara, 120]
"Allah, dilediğini doğru yola hidâyet eder, iletir." [Bakara, 213]
"Allah, [kâfirleri dost edinip, kendine] zulmedenlere hidâyet etmez [onları doğru yola iletmez]." [Mâide, 51]
"Altlarından ırmaklar akan Cennet ehli, “Allah'a hamd olsun ki, bizi, hidâyeti ile [Müslüman yaparak] buna kavuşturdu. Eğer Allahü teâlâ, bize hidâyet vermeseydi [Müslümân yapmasaydı], kendiliğimizden bu yolu bulamazdık” derler." [A'râf, 43]
"Allah’a likâyı [kavuşmayı] inkâr edip de, hidâyetten [doğru yol olan İslâmiyet’ten] uzak kalanlar, elbette en büyük ziyâna uğramış olacaklardır." [Yûnus, 45]
"Allah, dilediğine hidâyet verir [İslâmiyet’e ulaştırır], dilediğini dalâlette bırakır." [İbrâhîm, 4]
"Hidâyete erenlerin [îmân edenlerin, Müslümân olanların] Allah hidâyetlerini [İslâmiyet’e bağlılıklarını] artırır." [Meryem, 76]
"Rabbimiz, her şeye bir özellik veren, sonra da hidâyet eden [doğru yola eriştiren]dir." [Tâhâ, 50]
[Diğer âyet-i kerîmeleri ve sonra İslâm âlimlerinin konuyla ilgili açıklamalarını da, inşâallah yarın zikredelim.]
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.