Akıl, çok şeyi anlar fakat her şeyi anlayamaz!..

A -
A +
İmâm-ı Gazâli hazretleri buyurdu ki:​ "Akıl, Peygamberlik makâmında anlaşılan şeyleri kavramaktan âcizdir. İnanmaktan başka çâresi yoktur.”
 
Büyük pedagog, psikolog ve sosyolog İmâm-ı Gazâli (rahmetullahi aleyh) buyurmuştur ki: “Akıl ile anlaşılan şeyler, his uzuvları ile anlaşılanların üstünde olduğu ve bunların yanlışını çıkardığı gibi; yani his uzuvlarımız, akıl ile anlaşılan şeyleri anlayamayacağı gibi, akıl da, ancak Peygamberlik makâmında anlaşılan şeyleri kavramaktan âcizdir. İnanmaktan başka çâresi yoktur.”
Akılla alâkalı birçok ıstılâh (tabir, terim) vardır. Bunlar hakkında kısa kısa bilgiler verelim:
“Akl-ı Meâd”: “Ebedî râhata kavuşmak, Cennet'te ebedî kalmak ve Cehennem azâbından kurtulmak için hâlini ıslâh etmeyi, düzeltmeyi düşünen, uzak görüşlü, dünyâya değil, âhirete değer veren akıldır.”
"Akl-ı meâd, Peygamberlerde (aleyhimüs-salevâtü vet-teslîmât) ve evliyâda bulunur. [İmâm-ı Rabbânî (rahmetullahi aleyh)]
“Akl-ı Meâş”: “Yemek, içmek, evlenmek, helâl, harâm demeden kazanmak ve eğlenmek gibi hep bedenin rahatını ve nefsin menfaatini düşünüp, âhireti düşünmeyen akıl; akl-ı meâdın zıddıdır.”
“Akl-ı Sakîm”: “Kısa görüşlü akıl. Düşündükleri şeylerde ve yaptıkları işlerde yanılan ve çok kerre pişmanlığa sebep olan akıldır.”
“Akl-ı sakîm bazen doğruyu bulur, bazan yanılır; yanılması daha çok olur...” (Seyyid Abdülhakîm Arvâsî)
“Akl-ı Selîm=Selîm akıl; hiç yanılmayan, hatâ etmeyen akıl, Peygamberlerde (aleyhimüsselâm) bulunur. Onlar her başladıkları işte muvaffak (başarılı) olmuşlardır. Pişmân olacak, zarar görecek bir şey yapmamışlardır. Eshâb-ı kirâmın Tâbiînin Tebe-i Tâbiînin ve Dîn İmâmlarının (rıdvânullahi aleyhim ecmaîn) akılları, derece bakımından Peygamberlerin akıllarından sonra gelir. Bunların akılları, dîn bilgilerinin hepsinin pek yerinde ve doğru olduklarını açıkça görür…” (Abdülhakîm Arvâsî)
Allahü teâlâ âyet-i kerîmede meâlen buyurdu ki:
“Biz, sana, (helâl ile harâmı, doğru ile yanlışı açıklayan) apaçık âyetler indirdik. Onları fâsıklardan (kâfirlerden) başkası inkâr etmez." (Bakara sûresi, 99)
Böyle bir konuyu ele almamızın sebebi, Taksim’de yapılmak istenen bir yürüyüş ve bazı belediyelerin resmî Twitter hesaplarından onlara destek olmalarıdır.
“Harâm”: Allahü teâlânın, "Kur'ân-ı kerîmde yapmayınız" diye açıkça yasak ettiği şeylerdir. Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyuruldu ki:
“De ki, Rabbim; bütün fuhşiyâtı (küfür ve nifâkı) açığını ve gizlisini, her türlü günâhı, haksız isyânı ve Allahü teâlâya hiçbir zaman bir burhân indirmediği herhangi bir şeyi ortak koşmanızı ve bilmediğiniz şeyleri, Allahü teâlâya isnâd etmenizi harâm etti.” (A'râf sûresi, 33)
[Yarın da inşallah, bu mühim konuya devam edelim.]
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.