"İttifak ettiğimiz bir kahraman bulalım!"

A -
A +
“O hâlde bizden oraya gidecek serdengeçtinin çok cesur olması lâzım!.."   Devlet ileri gelenleri tek tek görüşlerini açıklıyordu: “Bakın, Timur da boş durmamış bizden kaçan ödlekleri himayesine almış. ‘Gelsin benden istesinler…’ diye meydan okuyormuş aklınca. Hele bakın bu edepsize! Biz ne yaparsak şüphesiz o da karşılıkta bulunmaya kalkacak.” “Şüphesiz!” “Hiç tereddüdümüz yok Paşam.” “Mutlaka!” “Öyledir!” “Belki daha fazlasıyla cevap verecek…” Sarayın bu müstesna köşesinde toplanmış devlet ileri gelenlerinin tamamıyla kendi görüşünü paylaştıklarına şahit olan Gâzi Evrenos, fikrini daha açık söyledi bu sefer de: “O hâlde bizden oraya gidecek serdengeçtinin çok cesur olması lâzım! Öyle biri olmalı ki, ölümden korkmasın. Devletinin şanına dokunacak hareketlere karşı koyabilsin. Can derdiyle tutuşup, uğrayacağı hakaretlere boyun eğmesin...” “Evet! Mutlaka öyle olması lâzım!” “Hayhay efendim!” “Çok doğru söylersin efendim…” “Elbette!” “Aynen…” “Beli gâzim…” Tecrübeli paşa kolunu dizine dayadı. Belini doğrulttu. Başını daha dikleştirdi. Yüzleri gülümseyen, her biri birer değer olan zevata ayrı ayrı baktı: “Haydi öyleyse... İttifak ettiğimiz bir kahraman bulalım!.. “!!!” “Benim indimde biri var mutlaka. Şimdi açıklamayacağım. Ne zaman ki çoğunluk aynı isim etrafında hemfikir olur, o zaman görüşümü bildiririm.” “!!!” “Osmanlı diyarında yiğit bulmak zor değil elbette. Lâkin herkesin aynı serdengeçtiyi tercih etmesi mühim…” “!!!” Âdil, cengâver, korkusuz Yıldırım Han’ın sulhtan yana, hürmetkâr, edepli bu seçilmiş adamları, çare üretmekte de mahirdiler. Koca Osmanlının sade, sessiz küçük bir beyni olan bu mütevazı divan etraflıca düşünmeye başladı. Seçilecek akıncı, Çin’i, Afgan’ı, Hind’i, Özbek, Acem diyarlarını ezip geçen ve kapımıza dayanan Cengiz’in torunu Timur’a karşı gönderilecekti. Şehzadeliğini ata binmek, cirit oynamak, ok atıp kılıç sallamakla geçiren, padişah olduktan sonra da içte ve dışta bütün eksiklikleri yerinde telafi eden ve zamanında gideren hızlı, cesur hakan Yıldırım Bayezid, son derece iş bitiriciydi. Yalnız muharebeyi, dövüşü ve en olmadık zor işlerle mücadeleyi düşünmez; şiiri, tasavvufu, âlimi ulemayı da sever ve sayardı. Divandakiler, sevgili padişahlarının arzu ettiği istikamette karar almayı ve onu başarmayı en büyük vazifeleri bilirdi... Bununla birlikte böyle hâdiseler de oluyor, sınırlarda yine kavganın önü alınamıyordu. Yıldırım Han, kaç gündür durmadan gelen kaçkınları dinlemekten yorgun düşmüştü. Timur Han’ı öyle anlatmışlardı ki... Ne kadar kötü kelime, sıfat varsa hepsini pekiştire, pekiştire kullanmışlar yine de doymamışlardı. Bu kadar insan yalanda söz birliği edebilir miydi? İfadelerine göre ondan daha zalim biri cihana gelmemişti. Sanki Bizans’ı ortadan kaldırmak, Kostantiniyye’yi fethetmek istek ve niyetini gölgelemek için bütün şer dünyası el birliği etmişti. DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.