"Hemen pes etme be evlât! Daha çok gençsin.."

A -
A +
"Şimdi meslek sırlarını konuşturma zamanı. Bu tahminimden de kıymetli bir saat..."
 
 
Hasan Dede, sargılarına aldırmadan Ali’ye ve guguklu saatine yoğunlaşmıştı. Zorlandığını hisseden Ali, daha fazla dayanamadı:
- Efendim, kendinizi fazla yormayın.
- Yok yok! Şimdi meslek sırlarını konuşturma zamanı. Bu tahminimden de kıymetli bir saat.
- !!!
- Sana bir teklifim var, onu bana satar mısın?
- Elbette efendim! Zaten o niyetle annem de bana vermişti.
- Ne kadar istiyorsun Ali?
- Bilmemki, 20 lira desem fazla mı olur?
- Olmaz Ali! Ben sana ne demiştim? Bu çok kıymetli bir antika.
- İki tane yirmi olsun.
- Olmaz!
- !!!
- Anlaşıldı, fiyatı da benim tesbit etmem lâzım. Yanlış anlama, ben tüccarım, kârımı, zararımı iyi bilirim. Bu saçları değirmende ağartmadık evlât!
- Peki efendim! Nasıl isterseniz.
- Yalnız zincirleri elli eder, topuzlar yüz, kuşlar ikişer yüz, kutu da beş yüz eder.
- Ben sayamadım, çok oldu.
- Dedim ya, bu bir harika! Sizden alacağım, daha çok parayla ben de başkalarına satacağım Aliciğim.
- !!!
- Ticaret böyle bir şey. Alacaksın üzerine kârını koyup satacaksın…
- Zor iş! Ben yapamayacağımı anladım efendim.
- Hemen pes etme be evlât! Daha çok gençsin, çocuksun, sen bizden daha iyi tüccar olursun.
- Nerede? Çok karışık! Yapamam, beceremem!
- Tecrüben arttıkça, para kazandıkça diğerleri de peşi sıra gelir, meraklanma! Sevgili Peygamberimiz: “Rızkın onda dokuzu ticarette, alışverişte...” buyuruyorlar. Tabii doğru, dürüst tüccar olmak şartıyla. İnsanları kandırarak, yanıltarak alışveriş yapmak olmaz. Öyle sahtekârlar, hiçbir şeyin de sahibi olamazlar evlât! Yalanlarıyla, dolanlarıyla ortada kalakalırlar.
- !!!
Küçük Ali, guguklu saatini itinayla topladı, sardı, sarmaladı. Hasan dede, gözlerini tavana dikerek biraz önce verdiği fiyatları sesli olarak topladı:
- Beş yüz lira saatin sandığı, içinde makinesi var. Kuşların her birine ikişer yüz demiştik, iki kuş olduğuna göre dört yüz, sandıkla birlikte dokuz yüz eder. Kozalara da yüz demiştik hepsi bin, zinciri, muhtemel gümüştür, bu zincirle birlikte bütün saat bin elli Türk lirası eder. Anlaştık mı evlât?
- Peki efendim, çok para! Annem görürse şaşırır! Belki de inanmaz!
- O zaman ben bir mektup yazayım. Adresimi telefonumu da not edeyim. Bir aksilik olursa bana gelirsiniz, tamam mı?
- Tamam efendim.
- Ver bakayım antikamı!
- Buyurun efendim. Hayırlı olsun. Güle güle kullanın.
- !!!
Ali sardığı emaneti itinayla Hasan Dede'ye uzattı. O da pek kıymetli bir şey taşıyormuş gibi, incitmeden alıp bağrına bastı bastı.
Cüzdanını çıkardı, içinden bir deste para çekti ve derinden gelen bir huzurla saydı. DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.