Yıldırım hızıyla geldi ve annesinin ellerine sarıldı

A -
A +
"Anneciğim meraklanma buradayım. Lütfen üzülme! Her şeyi anlatacağım..."
 
 
Yanlızlığın, fukaralığın, çaresizliğin bütün izlerini kemerindeki yıpranmış deliklerden, kılık kıyafetinden anlamak mümkündü. 
Soğuk buz gibi havayı iyice kontrol ettikten sonra ağzını sağ eliyle kapatır gibi yaparak titrek ve cılız bir sesle:
“Buyurun! Ali’m nerede, yoksa ona bir şey mi oldu?” diyerek fenalaştı, bayılacak gibi oldu, sendeledi. Kapı kenarına iki eliyle zor tutunmaya çalıştı.
-Yok Naciye Teyze! Beni tanımadın mı? Ben Ömer, Ali’nin arkadaşı, komşunuz Muhsin Efendi'nin oğlu!
-İyi de Ali’m nerede. Tâ sabah namazından beri ortalıkta yok. Hiç bu kadar geç kalmazdı!
- !!!
Ali, annesine sürpriz yapmak istiyordu. Gizlendiği lüks arabanın camından başını uzattı, çekti. Annesi onu görmemişti. Evin önündeki adamlara gözlerini dikti. Şüpheli tavırlarla etrafına bakınıyordu. Belli ki; korku dolu gözleri birilerini arıyordu.
- Ali'm nerede?
- !!! 
Fazla üzülmesin diye şakacıktan gizlendiği lüks arabadan başını tekrar çıkaran Ali:
- Anneciğim meraklanma buradayım. Lütfen üzülme! Her şeyi anlatacağım.
- Ah Ali’m Ah! Yüreğim ağzıma geldi. Sabahtan beri kaç defa ölüp ölüp dirildim âdeta biliyor musun?
- !!!
- Ana, baba olun o zaman anlarsınız, başka bir şey demeyeceğim!
- Yağmur, kar, fırtına ve ciğerparem sokaklarda bir ana için ne demek bir anlayabilseniz!
- !!!
Ali, saklandığı arabadan yıldırım hızıyla çıkıp annesinin ellerine sarıldı, öptü, öptü…
- Affet anneciğim!
- Çok bekledim çok!
- Eve boş dönmemeye yemin etmiştim! Onun için biraz uzaklara gittim.
- Haber verseydin bari!
- Haklısın anneciğim! Her şeyi teferruatlı olarak anlatacağım. Eminim ki hak vereceksin.
Konuşmaları yakından dinleyen Hasan Dede'nin oğlu yere bakarak bir adım ileri çıktı:
- Teyzeciğim, yerden göğe kadar haklısınız, lakin bir de Ali’yi dinleyin derim.
- Siz de kimsiniz?
- !!!
Hasan Dede'nin oğlu cebinden çıkardığı iki zarfı nazikçe uzattı:
- Ben antikacı Hasan Efendi'nin oğluyum. Sizin çok kıymetli antikayı biz aldık, bu da bedeli. Ali düşürür diye babam bana vazife verdi. Lütfen buyurun...
- Teşekkür ederim kardeşim.
- Efendim bu da ihtiyar babamın size hitaben yazdığı notlar.
- !!!
Bağrı yanık anne bir deste parayı görünce gözleri büyüdü, utandı, sıkıldı ve lakin kalbinde bir ferahlık hissetti. Tekrar teşekkür ederek mektubu alıp nazik bir hareketle içeri geçti.
            ***
Mektup/1
Kendi fani, kalbi, gözü, gönlü biricik oğlunuz tarafından fethedilmiş kazâzede bir ihtiyardan, muhterem hanımefendi kardeşime!
Ziyaretime gelen kahramanım, Ali’min engin muhabbeti, dürüstlüğü, kibarlığı, vakarı, mertliği ve yardımseverliği bu notları yazmamın da sebebi oldu.
Önce, böyle hayırlı evlâtlar yetiştirdiğiniz için sizi can-ı gönülden tebrik ederim.
Rütbelerin en üstününe, zenginliğin en âlâsına, insanlığın en zirvesine kavuşmuş bu yavrucak kısa bir zaman içinde de bize büyük bir ders vermiş oldu. Her şeyin mal, mülk, para, şan şöhret olmadığını açık seçik gösterdi, o yüksek zevki bizlere bir daha yakinen tattırdı ve iliklerimize kadar da yaşattı. DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.