“Hayvanlarda olan vefa acaba insanlarda var mıydı?..”

A -
A +
"Hayvan işte yeğenim! Öyle alıştılar ki; kapıyı açmaya gör. Etrafımı sarıyorlar!"
 
Cama yansıyan mumun halelerinden gözlerini kaçırarak odanın kapısında ayakkabılarını giymeye çalışan molla amcasının peşi sıra baktı bir müddet. Evin önünde köpekler beklemeye koyulmuş, etrafta kuş uçurtmuyorlardı. Merhametli amcasının sık sık yiyecek vermesinden dolayı nerede görseler peşine takılıyor, yalnız bırakmıyorlardı. Yine öyle olmuşu. “Hayvanlarda olan vefa acaba insanlarda var mıydı?” diye söylenirken zihninde geriye doğru saran hatıralar yumağını tutmakta zorlanıyordu.
Pencereden kendine baktığını gören yeğenine:
- Hayvan işte yeğenim! Öyle alıştılar ki; kapıyı açmaya göreyim; hemen etrafımı sarıyorlar!
- Affedersiniz emmi! Hocam bir vesileyle buyurmuştu: “Sokaktaki ite ekmek ve su verirsin; yanından ayrılmaz. Değmeyecek birine ömrünü verirsin; bi it kadar bile olamaz.”
- Çok hikmetli sözler... Hocanızın ibretlik sözü; bende de şu beyti hatırlamama vesile oldu:
Yılana ne kadar yedirsen şeker.
Mahsulü yine de olacak zeher...
- Asıl çok mühim demek ki! Çok hoşmuş...
- Onlar boş söylemezler yeğenim! İbrahim’im! Acı çektin, acılar imtihandır, sabırlı ol, çünkü gelecek asırlara miras eserlerin olacak, eserin güzel olsun; hem hikmetli hem de himmetli olsun! Bıkmadan, usanmadan oku, öğren ve yaz! Ne buyuruyor Sevgili Peygamberimiz? “Beşikten mezara kadar ilim tahsil ediniz.” Bundan daha büyük emir ne olabilir ki?
- Her hususta olduğunuz gibi bu hususta da bana yardımcı olacağınıza eminim.
- Öz evladımdan daha ilerisin! Molla İbrahim; önce hakikati yaşamalısın tepeden tırnağa... Gönülde hakikat, aklında dikkat olmalı... O zaman ufuklar açılacak, o zaman kâğıt, divit elinde zangır zangır titreyecek, işte o gün yazarsın! Hakikatin kâtibi ol...
Molla amcası aklına ne geldiyse bir an durakladı. Ceplerinden çıkardığı ekmekleri yesinler diye köpeklere verdi, elini kalbine götürdü.
- Niye durdunuz? Bir yerin mi acıdı emmi?
- Hızlı giden çabuk yorulur derler yeğen.
- Haklısın emmi lakin.
- Gençlik bir başka! O zamanlar yorulmuyordum.
- Şimdi de iyisiniz, maşallah!
- Hayat böyle evladım; çocuklar büyür, büyükler yaşlanır, yaşlılar bir gün gelir ölür. Hayat hayaldir. İşte elli sene önce yoktuk, elli sene sonra yine olmayacağız...
- Rüya gibi!
- Tıpkı rüya... Hadi İbrahim’im, pencere sohbeti de yeter! Vakit ilerliyor! Sonra sabah namazına kalkamayız Allah muhafaza! Dediklerimi unutma; oku, öğren ve yaz...
- Peki emmi! Güle güle... Hayırlı geceler olsun cümlemize de...
Hayır dile, konuş hayır.
Zalimi at, Hakkı kayır!
Hangi şartta olursan ol…
Kötüyle iyiyi ayır…
             ***
Molla İbrahim Hakkı; derse bir başladı mı onu herkes bitmiş bilirdi, çünkü gerisi çorap söküğü gibi gelirdi. DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.