Fena hâlde hocasının hasretiyle tutuşmuştu

A -
A +
 
 
Başını alıp dağlara çıkmak, haykırmak istiyordu. Kabı kabına sığmıyordu.
 
İbrahim Hakkı, Her hadiseye, olaya ibretle bakardı; onlardan ders çıkarırdı. Meselâ harmanlıkta çocukların evcilik oynadığını gördüğünde: “Dünya da bizim evcilik oyunumuz; çocuklar birkaç saat, bizler birkaç sene oyalanıyoruz…” Güreş tutanları gördüğünde; “Acaba ben de nefs denilen hasmımın sırtını yere getirip yenebilecek miyim?” diye düşünürdü…
Biraz dolaşmak için yürüyordu. Bazı çiftçilerin ovada tohum ektiklerini gördü. Bir müddet seyretti. Kendinin de vakit kaybetmeden ekime başlaması lazım geldiğine yorumladı. Bu içinde bulunduğu yaşı onun baharıydı, tam da ilim edinme yani bilgi ekme yaşıydı. Onun ekim mevsimiydi, geçmeden ne ekecekse ekmeliydi.
Her sabah erkenden kalktığı gibi bugün de erkenden kalktı. Dadaşlar çalışkan insanlardı. Onlardan geri kalmamalıydı. Her şeyin en iyisini yetiştirir ve üretirlerdi. İbrahim de öyle olmalı en iyiyi okumalı, en iyisini de yazmalıydı. Paraya kıyıp en iyi tohumu almalıydı. Onun “tohum” dediği kitaplarıydı tabii ki. Çiftçiler; kendi ailesinin ihtiyaçlarını karşılayacak kadarını değil de tarlanın tamamını ekiyorlardı. Niçin? Başkaları da istifade etsinler diye… Şimdi sıra İbrahim’deydi, öyle okuyup öyle yazacaktı ki, bütün insanlar istifade edip duâ edeceklerdi ona ve yedi sülalesine de…
                ***
Fena hâlde hocasının hasretiyle tutuşmuştu. Başını alıp dağlara çıkmak, haykırmak istiyordu. Kabı kabına sığmıyordu. Aklına ne geldiyse fikrini değiştirdi. Bu sefer yükseklere değil alçaklara inmek istedi. Bu niyetle kale dibindeki büyük pazar yerine gitmek üzere yola çıktı. Yeniş aşağı kıvrılan tozlu sokaklardan birine girdi. Hızlı adımlarla yürüdü. Ondan daha erken davrananlar pazar yerine çoktan ulaşmış, yerlerini almış, müşterilerini bekliyorlardı. Sabah erkenden başlayacak olan pazara merhum babacığı ile de çok gelmişti. Yine eskilere daldı:
“Ey İbrahim!
Nefis putunu terk et, çünkü sen terk etmesen o seni bir gün yüz üstü bırakacak ve perperişan ederek terk edecektir.
Sen, seni terk etmeyecek olanı ara!..
Öfke içinde değil, şefkatle ve rahmetle...
Sadece Leyle-i Kadir, Berât gibi kandillerde değil, her gece onu ara! Onu bul, elinde çırayla…
İbrâhim, içindeki putları devir baltayla!
Kahramanlar gibi yüzü ak koştur doru tayla!
DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.