Seyyid Hafız Osman Bedreddin komşularıyla taziyeye gelmişti...

A -
A +
Nene, kadınların yanına gidip misafirlerin geldiğini, sessiz olmalarını işaret etti.
 
Nene “Problem ne sendedir ne de sevgini gösterme şeklindedir… Bazıları sevilmekten bazıları da sürünmekten hoşlanır. Hepsi bu!” diyor ve devam ediyordu:
“Sen gideli abiciğim; nice yağmurlar yağdı üzerime. Sırılsıklam ıslandım hasretinle... Yarım kaldı; hayatın gibi sözlerin de. Tek dileğim Allahü teâlâ seni ve sebepsiz gidenleri affetsin dadaşım... Âmin...” dedi, taziyeye gelmiş komşu kadınlara döndü, bir şey anlatacaktı ki; çocuklardan biri koşarak içeri girdi;
-Nene abla, Nene abla!
-Ne var?
-Seyyid Hafız Osman Bedreddin Efendi geliyor!
-Nerede, kiminle?
-Birçok kişi var. Câmiden çıkanlar!
-Sağ olasın!..
Nene, kadınların yanına gidip misafirlerin geldiğini, sessiz olmalarını işaret etti.
Seyyid Hafız Osman Bedreddin; Çeperli köyünden bütün komşuları da alarak Nene’lere gelmişlerdi.
Kadınlar bir odada, erkekler de şehidin vefat ettiği odasında toplandı. Önce aşr-ı şerîf, sonra merhumun ve bütün vefat edenlerin ruhu için Fatiha-i şerifler okundu. Sabr-ı cemil dilendi. Gelenler; ev sahiplerinin duyacağı kadar yüksek sesle taziyelerini bildirdiler. Yalnız olmadıklarını, her hâlükârda yanlarında olduklarını da söylemeyi ihmal etmediler.
Söz döndü dolaştı Hasan Pehlivanın nasıl olup da Ermenilerin elinden kurtulduğuna gelince Seyyid Osman Bedreddin; “Müsaade ederseniz o meseleyi ben anlatayım” dedi, cemaate baktı.
- Anlat! Hafız Efendi senin hükûmetle aran iyi. Malumatlar sendedir!
- Memleket derdi olunca herkesle, her kesimle irtibat kurdum. Hasan Pehlivanı, geldiği günden beri takip ediyorum. Çok perişan bir vaziyette evine bırakıldı. Herkes ümidini kesmişti. Yine iyi dayandı!
- Demek aile muhabbeti hayata bağladı.
- Takdir-i ilâhî! Hadiseyi şöyle kısaca hülâsa edeyim! Yine onların ağzından duyduk ne duyduysak! Ohannes Apresyan isimli Ermeni şöyle anlatmış:
"Rusların maksadı belli, onu bilmeyen yok; sıcak denizlere ve bilhassa Akdeniz’e inmek. Biz Ermenileri çok iyi kullandılar! Bizler de hürriyetimize kavuşacağız, büyük Ermenistan İmparatorluğunu kuracağız hayalleriyle inandık, bu yalanlara! Herkesin bir hesabı vardı. Bizim hesabımız da aklımızca Rusları kullanmaktı. Osmanlı düvel-i muazzaması ise en kötü günlerini yaşıyordu. Büyük topraklarının dört bir yanında isyanlar çıkmış ve diğer devletler tarafından muhasara altına alınmıştı. Hava tam da arayıp bulamayacağımız şekilde sisli ve en büyük fırsattı. Ya galip gelecek, ya da eskisi gibi yaşayacaktık. Bütün Ermeniler; tam hürriyet fikrine inanmıştı. Kafkas cephesinde dağılan Osmanlı askerlerinden üç binden fazlasını yakalamış esir etmiştik. Öldüre öldüre bitiremiyorduk. Yarıdan fazlasını merhametsizce öldürdük. Gösterilen vahşet beni hasta etmiş, fakat yapılanlara itiraz etme imkânı bulamamıştım. Bazıları nispeten acı çektirilmeden vurulup öldürülmüş, fakat bazıları feci şekilde yakılmıştı..."
DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.