"Demek Hasan Pehlivan da bu esirlerin arasındaydı!.."

A -
A +
"Öldü diye bırakmışlar Hasan'ı, o da bir gece sürüne sürüne bir köye sığınıyor..."
 
Hafız Efendi, bir Ermeni'nin anlattıklarını naklediyordu taziyeye gelenlere:
"Bu soykırımın büyük Ermenistan kurma hayaliyle Erzurum’a gelen Antranik ve onunla birlikte olan Dr. Yakop Zavriyev, Albay Zenkiyeviç, Vahan Totovents, bölgede bulunan Albay Tarkom, Albay Morel, Dikran Ağamalyan, Sivaslı Mıratyan, Bitlis’ten Erzurum’a çekilen Sebuh ve diğer Ermeni çete reislerinin emirleri ile yapılmıştı maalesef..."
- Demek Hasan Pehlivan da bu esirlerin arasındaydı.
- Öldü diye bırakmışlar o da bir gece sürüne sürüne uzaklaşıyor, gündüz ot, kök yiyor, gece dağdan, taştan ne tehlikeler atlatarak bir Müslüman köye sığınıyor.
- Onları nerede buluyor?
- Yine bir gece derelerden, vadilerden aşarken derinden bir ezan sesi duyuyor. Bir hafız, öyle içten, öyle yanık bir sesle sabah ezanı okuyormuş ki dinlemiş, ağlamış. “Er kişiye hiç ağlamak da yakışır mı” dediğimde, oturup bir müddet ağlıyor!
- Zaten memleket hasretiyle kavruluyor! Tam ağlanacak hâl!
- Çıkıp o köye gidiyor. Müslüman Türk köyüymüş. Onu saklıyorlar. Birkaç gün iyi besliyorlar, yaralarını tımar ediyorlar.
- Durmamış Mübârek! O halde “Ben iyiyim” demiş yollara düşmüş!
- Üstelik tam teçhizatlı.
- Tabii yolda neyle karşılaşacağını bilmiyor. Canavarlar, yırtıcı hayvanlar, eşkıyalar var…
- Gelmiş, gelmiş ama onunki de onunla olmuş!
- Öyle deme dadaşım! Büyük sırlar da getirmiş devlete. Onun için duramıyormuş zaten.
- Cenâb-ı Allah rahmet eylesin ne diyelim! Osman Efendi bu da şehitlerden sayılır mı?
- Dadaşlar, harpte muharebe etmiş ve ağır yaralı gelmişti buraya! O yaralardan dolayı da vefat etti. Şehittir inşallah!
- Cenâb-ı Allah kabrini Cennet bahçelerinden eylesin. Güzel yaşadı, güzel de göçtü. Anacığına, babasına, bacısı Nene’ye sabr-ı cemil versin Hak teâlâ…
- Âmin âmin!
Hafız Osman Bedreddin kısa bir sohbet buyurdu. Sevgili Peygamberimize salat ve selâmdan sonra; ölümün; hepten yok olmak olmadığını, dünya değiştirmek olduğunu, onun için; “ahirete göçtü” ifadesinin kullanıldığını bazı âlimlerin ise daha ileri giderek “ahirete doğdu” dediklerini misaller vererek hadis-î şerifler, ayet-i kerimeler okuyarak anlattı, meyus kalpleri ferahlattı. Sonra işi Rus işgaline, Ermeni isyanı ve baskınlarına getirdi:
“Bu olan hadiseleri ciddiye almak lazım... Malum azınlıklar haykırabilirler, ‘hürriyet hürriyet’ diye.
Fakat sulh çok uzak, barış hiç yok gibi... En azından yakında böyle bir şey beklenmiyor. Ok yaydan çıkmış bir kere. Hakikaten muharebe, mücadele çoktan başladı bile! Deveboynu’ndan esecek bir sonraki şiddetli rüzgâr; kulaklarımızda çınlayacak son model silahların gürültüsünü getirecek! Nice din kardeşlerimiz, kan kardeşlerimiz harp sahasındalar! İşte bu hanenin tek delikanlısı  Mehmet Abdullah da bir iki hafta önce apar topar askere alınmadı mı? Şehidimizin cenazesine bile gelemedi. Ne kadar sıkı tutulduğunun işareti değil mi?" DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.