"Arzuları, Türk milletini tarih sahnesinden silmektir!.."

A -
A +
 
 
"Dadaşlar iyi dinleyin! Biz de burada boş durmayacağız! Niçin? Evlatlarımızın istikbali için."
 
Hafız Osman Bedreddin:
"Dadaşlar iyi dinleyin! Biz de burada boş durmayacağız! Niçin? Evlatlarımızın istikbali için.
Düvel-i muazzamının arzusu nedir? Adil, asil Müslüman Türk milletini tarih sahnesinden silmektir.
Neye sahip olmazsak, neleri kaybedebiliriz? Eğer bu hakikatleri bilmez, dostumuzu, düşmanımızı tanımazsak hak ile yeksan olur gideriz! Allah muhafaza!
Hayat o kadar sevgili veya barış o kadar tatlı mı ki, zincirler ve kölelik pahasına satın alınsın?
Cenâb-ı Allah göstermesin! Diğerlerinin hangi yolu seçeceğini bilemem; ama bana gelince; ya bana vatanımı, hürriyetimi verin, ya da ‘şehadet’ diyorum! Başka yol tanımam, bilmem de!
Hiçbir şey yapamasam da sürgülerim kapıları, kapatırım bütün ışıkları, çekerim perdeleri… Benimle birlikte onlar da gömülür zifiri karanlığa... Salarım vefasızlığın aç kurtlarını üzerlerine, kana bulanmış keskin sivri dişleriyle, lime lime ederler zulümden kalan her ne varsa geride. Ben kalmasam; senin de ne ismin kalır, ne de sevdiklerin! Zulmün Kafdağı’nı aştı, feryadım kalbimden taştı, dilimin tam ucunda ah ederek söylediğim duâlarımda! Ermeniler bilsin ki, İngilizlerin Rusların övüp ‘aslansın, kaplansın’ diye üstümüze üstümüze saldıkları bu kelpler, bir gün buruşturulup gerisin geri üzerlerine pislik olarak atılacaklardır! Bu böyle biline! Dadaşlar; ne güne duruyor? Ya şehadet, ya tam hürriyet! Ecdada, sana yazılmış her methiye, boşa çıkmamalı.
Ey Ermeni duy! Zulmün sadece izleri kalır, tozlu masamın üzerinde, bir de kızgınlığım masum kelimelerin sırtında…”
                ***
Virane evlerde öter baykuşlar,
Umman oldu akar, didede yaşlar,
Ermeniler her gün kıtale başlar,
Hangi tatlı söze kanar dadaşlar!
Hani sessiz, ruhi zenginliğini belli etmez, alçak gönüllü adamdı Seyyid Osman Bedreddin Efendi… Çeperli’de ve Erzurum’da konu komşusu pek severdi. Hiçbir şeye, hiçbir dedikoduya karışmazdı. Sade ve isabetli fikirlerine hürmet gösterilir, sevimli şakalarına karşı ise herkes alışıktı. İlim ile uğraşmak, gönül kazanmak derdindeydi o.
Taziye için geldikleri evde söz dönüp dolaşıp Rus ve Ermeni iş birliğine, dadaşları bekleyen tehlikeye kadar gelmişti.
Nene; “Rus işgali, Ermeni isyanı” kelimelerini duyunca kapıya doğru iyice yaklaştı. Elinde olmadan kulak kabarttı. Buradan bütün konuşmaları duyuyordu. Belki hayat arkadaşı, evinin direği Mehmet Abdullah’tan da bahsederler diye düşünmüş olmalı ki gözü eve gidip gelen hanımlarda, kulağı yan odadaki sohbetteydi. Anlatılanlar yabana atılacak cinsten şeyler değildi.
Pek üzülen köylülerden biri:
- Biz kime ne yapmıştık ki seyidim?
- Kimseye bir şey yapmaya lüzum yok dadaşım. Düşmanlar belli, niyetleri de... Hepsinin bir hesabı var; kimi toprak derdinde, kimi madenlerimize, neftimize musallat olmuş, kiminin de tarihten gelen husumeti, düşmanlığı, intikam hırsı var! Büyük çoğunluğu da dinimize, imanımıza tahammül edemiyor…
 DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.