"Size bir 'boş ceviz hikâyesi' anlatayım mı çocuklar?.."

A -
A +
"Uğruna nice kavgaların yaşandığı dünya ve içindekileri iyi tanımak lazım..."
 
Nuri öğretmen:
-Çocuklar, aslında sınıfımıza yeni gelen Ali kardeşinizle tanıştırmak istiyordum. O sizi, siz de onu yakinen tanımalısınız ki candan samimiyet kurasınız. Okul arkadaşlıkları, ömür boyu süren dostlukların da temellerinin atıldığı yerdir. Ali’yle konuşurken gülüşmeniz aklıma bir kıssayı getirdi. Şimdi diyeceksiniz ki; “hocam kıssa da ne demek?” Siz sormadan ben cevaplayayım, kısaca hikâye demek. Anlatayım mı?
-Anlat öğretmenim.
-O zaman iyi dinleyin. Gülmek lazım ama yerinde, birileri bizim gülüşümüzden rahatsız olacaksa o “gülmek” değil “sopa” olur, insanın kafasını gözünü yarar.
-!!!
- Uğruna nice kavgaların yaşandığı dünya ve içindekileri iyi tanımak lazım çocuklar. Dünya; hakikatte içi boş bir ceviz gibidir.
Yılmaz, bir açık yakalamış gibi hin hin sırıtarak, çok biliyormuş havalarında hemen parmak kaldırdı.
- Ne var evladım?
- Öğretmenim Sosyal Bilgiler dersinde bu konuyu işlemiştik. Dünya; portakala benzer demiştiniz. Şimdi ceviz gibi diyorsunuz, hangisi doğru?
- İyi bir sual değil Yılmaz! Bir kere bunu bilmen lazımdı. Burada mecaz manada öyle dedim. Velev ki şekil olarak da “dünya ceviz gibi” deseydik yine yanlış söylememiş olurduk. Maksat yuvarlak olduğunu kafanızda şekillendirmenize yardımcı olmaktı. Başka suali olan var mı?
- !!!
- O zaman kaldığımız yerden devam edelim. İnsan, fâni hayat uykusundan ecel ikazıyla uyanınca, hayatın ne kadar kısa, geçici ve boş olduğunu anlar. Burada “boş” derken faydasız işlerle meşguliyeti kastediyorum. Bu fâni âlemde bir hiç uğruna katlandığı meşakkatler için pişman olur.
- !!!
-Mevlânâ Hazretleri buyuruyor ki: “Çocuklar oyun oynarlarken dükkân yaparlar, yalancıktan alışveriş ederler, fakat kâr elde edemezler, ancak vakit geçirirler. Yalancıktan dükkân açan çocuk, akşam eve aç olarak döner. Bu dünyada boşa yapılan her şey o çocukların oyun yeri gibidir…” Biz bu oyuna ne diyoruz çocuklar?
- Evcilik…
- Evet “evcilik” diyoruz. Size bir BOŞ CEVİZ HİKÂYESİ anlatayım, ister misiniz?
- İsteriz öğretmenim!
- Peki, o zaman şöyle bir arkanıza yaslanın göreyim. Tamam, oldu. Ebû Bekir Şiblî Hazretleri varmış eski zamanlarda. Bu mübarek, âlim zat, bir gün yolda giderken buldukları bir ceviz için kavga eden iki çocuk görüyor. Kavga etmesinler diye Şiblî Hazretleri, bu cevizi onlardan alıyor: “Biraz sabredin de ikinize paylaştırayım!..” diyor. Sonra cevizi kırıyor. Bir de ne görsün, cevizin içini kurt yemiş, bomboş. Tam o sırada “Eğer gerçekten paylaştırıp kısmet dağıtan biriysen, şimdi bunu taksim etsene!” diye bir ses işitmiş. Şiblî hazretleri, tabii mahcup olmuş ve “Bakın çocuklar bütün bu kavganız, içi boş bir ceviz içinmiş. Anlayacağınız, kavganız bir ‘hiç’ içinmiş!.. Değer miydi?” diyerek çocukları el sıkıştırıp barıştırmış. İşte uğruna nice kavgaların yaşandığı dünya nimetlerinin birçoğu da hakikatte içi boş bir ceviz gibidir. DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.