Fırıncıyı, bıraktığı yerde buldu...

A -
A +
"Birisinin acısına ağlıyor musun? Mutlaka senin gözyaşlarını da bir silen çıkar..."
 
Öyle başı önde şaşkın yürürken gözlerinden dökülen yaşlara mâni olamıyordu. İstiyordu ki kimselerin olmadığı bir yerde oturup doya doya bir güzel ağlasa rahatlasaydı, içini boşaltsaydı. Cenâb-ı Rabbil âlemîne hamd etti, şükür ve duâ etti bütün kalbiyle. Kime mi? Başta o meczuba, ebeveynlerine, bütün cümle Ümmet-i Muhammed’e de..
İçinden de; "Acaba deli olan kim?” diye sorup duruyordu! “Bana verirsen, sana da gelir” demişti, gülen gözlerle. Buraların delisini Ali ciddiye almamıştı. Dediği şeyin kısa zamanda hakikat olması onu farklı âlemlere götürdü. Babacığı olsaydı: “Kalp gözü açık bir veli kul, kendini setretmek için ne kılıklara giriyor da görecek gözler yok ortalıkta” der, ahlanırdı. Demek bu âlem buydu ve bundan maada başka bir şey de bilemiyordu.
Yine babacığı hep söylerdi ki: “Bu dünyada yaptığınız, ettiğiniz, eylediğiniz her şeyin sizi bir şekilde bulacağını unutmayın! İyilik eden iyilik, kötülük eden de karşılığını kötülük olarak bulur er geç.”
Adresler belli olduğundan ayrılmış poşetleri hemencecik yerlerine verdi, paralarını da alıp döndü. Simitlerden birini, peşi sıra dolaşan “Yetiş” ismini verdiği köpeğe verdi. Ne de keyifle yedi. “İnsan bunlara nasıl merhamet etmez anlayamıyorum!” Hem yolda yürüyor, hem de bu rahmet dolu sabah yaşadıklarını düşünüyordu. Nasıl gidip geldiğini tam anlamamıştı. Fırıncıyı bıraktığı yerde buldu. Veya ona öyle geliyordu. O babacan tavrıyla gülümsedi; “Çabuk geldin Ali” dedi, ayaküstü unutulmaz dersler vermeye başladı. Belli ki okumuş, âlim zat-ı muhteremdi. Hiç boşuna bir söz söylemedi şimdiye kadar da…
- Bak Ali; sözlerim ağır ama bir o kadar da dost nasihatidir. Birisine kurşun mu atıyorsun? Sana top güllesi olur, geri gelir.
- Allah muhafaza!
- Elbette Allah muhafaza buyursun! Muradımız, bir hakikati anlatmak Ali. Bir dal çiçek mi uzatıyorsun birisine? Sana demet demet gelir güllerin en âlâsı...  Gülüyor musun birisine yüzüne dostça? Mutlaka kahkahayla karşılığı ulaşır, hem de ummadığın zamanda kalbini ferahlandırır.
- !!!
- Birisinin acısına ağlıyor musun? Mutlaka senin gözyaşlarını da bir silen çıkar. İki gözyaşları karışır, rahmete dönüşür farkında olmadan... Yapana gelir; iyilik yaparsan iyilik gelir, kötülük yaparsan kötülük…
- Okulda öğretmenimiz demişti: “Ne ekersen onu biçersin.” Bir de “Ne doğrarsan çanağına, o gelir kaşığına.”
- Onların her biri ecdadımızdan bize yadigâr; mana içinde mana yüklü, özlü sözler Ali. Allah muhafaza küfür edersen, en galizinden küfürler işitirsin!
DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.