Krizden sonrası bahar

A -
A +

Ahmet Necdet Sezer'le Kemal Derviş'in eş zamanlı olarak zirveye gelmelerini hayra yoruyoruz. Bu iyi bir gelişme. Kötü şartlarda geldiler, ümid vermekteler. Kendine oynamayan Cumhurbaşkanı Sezer'e duyulan sevgi tahminleri aştı. Millette bir görüntü kanıksaması vardı. Şimdi yüksek sempatinin ikinci adresi Dervişpaşazâde Kemal Derviş. O kadar ki güven grafiği yüzde 62 gibi fevkalade sayıları göstermekte. Sanki Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı Kemal Derviş, bu klişe söyleyişli vazifeyi deruhte etmekle muvazzaf değil de yüzde 62 ile tek başına iktidar. Masal gibi bir şey. Masallar doğu milletlerinin hayal gıdasıdır. Bir rüyada sancılar ve acılar çekilmekte. Dayanabilene aşk olsun. İşte bu aşk olsun payesine erenler her geçen gün biraz daha çoğalmakta. İnsan tabiatı gereği her türlü farklılığa bir zaman sonra adapte oluyor. İnsan, saraya da alışıyor, hapishaneye de. Varlığa da zorluğa da. Bıçak kemiğe dayandı. Daha fenası olamazdı. Şimdi merak edilen başka bir konu. Yarınlara dair nazariyeler kurcalanmakta. Maşeri vicdan "yarın ne olur? Sualinin peşinde. İlginçtir. İnsanlar, derdini, elemini bir kenara bırakmış, yarınları kurcalamakta. Suale sıkça muhatap oluyoruz. Tabiî yarınlara dair verilecek hükümle endirekt şekilde krize ömür tayin ediliyor. Sular iyi bulandı. Sular bulanmadan durulmaz. Biz esasen beş yıldır krizdeyiz. Önce siyasi kriz yaşandı. Ve zaten her şey de onunla başladı. Fakat o kriz çarpıtılarak sunuldu. Siyasi kriz sömürüldü. O sömürü ile ekonomik kriz doğdu. Ülke taban yaptı. Ne yazık ki siz değil, oğlunuz kızınız da değil, onların torunları dahi borçlu olarak doğacaklar. Hem de döviz üzerinden. Aşklar doğmadan, evlilikler olmadan borçlar doğmakta. Bir cerahat toplanması vardı. Derviş, halktan biri gibi duyarak ve yaşayarak yaraya bıçak atıyor. Korku o noktada. Eli serbest bırakılacak mı? Bakınız partizanlar, O'na yer tayini ile uğraşmaktalar. Bittiklerini biliyorlar. Bittiklerini biliyor, Derviş'le ek zaman kazandıklarını göremiyorlar. Halkın derdi ile politika zenaatkârının derdi başka. Hâlâ başka. Bugün dahi başka.. Sanıyoruz kafalarındaki korku şudur: Ya Kemal Derviş, yarın bir parti kurar da seçimi alırsa.... Bu teorik olarak mümkün ama pratikteki şansını zaman ortaya koyacaktır. Henüz bir hüküm için güneşin doğmasına vakit var. Parti kurup kitleleri ardından sürüklemek, değişik eğilimleri aynı çatı altında kaynaştırmak liderlik ister. Kemal Derviş lider değil mi? Dün değildi. Dün bürokrattı. Elbette bu O'nun yarın bir lider karizması ile ortaya çıkmayacağı anlamına da gelmez. Belki de Ecevit, kendisini partisine davet ederek yakın tehlikeyi önlemek istiyordu. Derviş'in daveti kabul etmemesinin temelinde de bu niyet yatıyor olabilir... Zehir gibi günler yaşandığından bakışlar hep kısa menzilli. Ufuklara dönüldüğünde başka ihtimaller de görülüyor. Bir devir değişiyor. Kabuk dökülüyor. Yaprak dökülüyor. Boyalar dökülüyor. Krizden Sonrası bahar. Çaresiz seçime gidilecek. Ve mecburen çok şey değişecek. Kim bilir belki de o zaman "iyi ki bir kriz ameliyatı yaşamışız diyeceğiz." Dişlerimizi ne çok sıktık. Olsun. Son gülen iyi gülecek.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.