Yenilikçilerin çetin yürüyüşü -I-

A -
A +

Bir grup dostla sohbet ediyorduk; içlerinden biri "İsmail Hakkı Karadayı, yenilikçilere katılacakmış" diye bir kulis haberini ortaya atarak yorumumuzu bekledi. Duymadığımızı ama olmayacak bir gelişme gibi de görülmemesi gerektiğini söyledik. Haberi veren mantıktaki aykırılık şu temele dayanıyordu. Karadayı, 28 Şubat'ın genelkurmay başkanıdır. Buna mukabil, yenilikçiler de diğerleri ile birlikte bu hareketin mağdurlarıdır... Öyledir veya değildir; o ayrı bir değerlendirme mevzuuna girer. Biz, başka bir hususun üzerinde durduk. "Sayın Karadayı, olmasaydı 28 Şubat çok kanlı geçebilirdi. Bunu o zaman da yazdık; 28 Şubat'a karşı sert bir mücadele veren Hasan Celal Güzel de bizi arayarak doğru söylüyorsun, hatta daha bilmediklerin de var demişti" dedik. Hakîkaten öyle, devrin genelkurmay başkanı, bir çok alana hakim olmuş mezhepçi cuntaya karşı dikkatli, sistemli ve akıllı bir planı soğukkanlılıkla hayata geçiriyordu. O yüzden cuntacılar, gizli toplantılarında ordunun zirvesindeki bu isme karşı en ağır ifadelerle ileri-geri konuşuyorlardı. İsmail Hakkı Karadayı, rol olarak -belki mizaç dahi öyledir- 12 Mart 1971 Muhtırası esnasında genelkurmay başkanı olan merhum orgeneral Memduh Tağmaç'a benzemektedir. Tağmaç, siyasete girmediyse de aynı ekipte olan I. Ordu Komutanı Faik Türün, Adalet Partisi'nden adaylığını koydu ve İstanbul milletvekili olarak meclise gitti. Halbuki; 12 Mart Muhtırası, Süleyman Demirel başbakanlığındaki Adalet Partisi iktidarına karşı verilmişti. Şayet Tağmaçlar, Türünler olmasaydı, Madanoğlu Cuntası komünist darbe yapacaktı. İsmine "yenilikçi" denen, fakat ismi, amblemi, tüzüğü ve kadrosu ile artık bir ân evvel ortaya çıkması gereken siyasi hareket, İsmail Hakkı Karadayı'yı ikna ederek aralarına katarlarsa bu sonuç, kendi namlarına yüksek bir başarı ve uzlaşma kültürü adına da büyük bir adım olur. Belki yalnızca fikir olarak mevcut böyle bir niyetin realize edilmesinin bir çok müessir unsur hesaba katıldığında çok da kolay olmadığını tahmin etmek için müneccim olmaya hacet yok. Bu noktada ister istemez 12 Eylül 1980 darbesinden sonra kurulan Büyük Türkiye Partisi hatırlanıyor. Adalet Partisi kapatılmış, Zincirbozan'da yarı açık nezaret günleri yaşayan Süleyman Demirel, dışarıdaki arkadaşlarına 'Büyük Türkiye Partisi' isminde bir parti kurdurtmuştu. Partinin başına emekli orgeneral Ali Fethi Esener getirildi. Maksat, ara rejimi kazasız belasız atlatmak iken Adalet Partisi milletvekilleri, hayret verici bir basiretsizlikle meydan okuma yoluna giderek topluluklar halinde BTP'ye iltihak edince Kenan Evren liderliğindeki Askeri Konsey, fena kızarak bu parti kapatılmıştı. Evren'in sonraki ısrarlı izahları hep şu olmuştur: "Esener'i kandırdılar." Böylece O'nu daima ayrı tutarak tenkidlerini yöneltti. "Kandırdılar" sözü tabii ki yakışmıyordu. Yenilikçilerin Karadayı'yı aralarına dahil etmeleri harekete güç katacaktır. Aykırılıkları törpüleme istekleri gözden kaçmıyor..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.