KAFKAS İSLAM ORDUSU

A -
A +

Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı, 15 Eylül 2018 günü Azerbaycan’ın payitahtı Bakü’deydi. Bu ziyaret, çok kimse için sürpriz olsa da çok önceden hazırlandığı anlaşılmaktadır. Bunu 1918’de Bakü’yü düşman tasallutundan kurtaran kahraman ordumuzun o gün üstündeki kıyafet giymiş burma bıyıklı Mehmetçiklerin resmi geçidi isbata kâfidir. 

Bu ziyaret, hem Azerbaycan’a “bir asır evvel olduğu gibi bugün de kıyamete kadar da yanınızdayız” demek ve hem de Suriye ve İdlib meselesinde samimi davranmayan Moskova’ya tarihten gafil olmadığımız mesajını vermek içindir. Bugün Vladimir Putin’le Tayyip Erdoğan’ın Soçi müzakeresi var. Bu buluşma öncesi vaki Bakü ziyareti, aynı zamanda “kimse yanlış adım atmasın, dostluğumuz satılmasın!” demenin de imâsıdır.  
En zor günlerimizde bile ne destanlar yazdığımızın bir misali de Kafkas İslâm Ordusu’dur.
Mehmetçik, Bakü’de yalnızca Ruslarla değil, tıpkı Çanakkale’de olduğu gibi Kanada’dan, Avustralya’ya, Yeni Zelanda’dan, Londra’ya kadar devrin bütün dünyasıyla savaştı. Bu büyük harpte bütün dünyaya karşı Bakü’de kazanmış, Nablus’ta kaybetmiş fakat Kut’ül Amare’de  İngilizlere son asırlardaki en büyük hezimeti yaşatmıştık…
Sosyal medyaya bakmaktan, boş işlerle meşgul olmaktan  kitap okumaya vakti kalmayanların bunlardan haberdar olması imkânsızdır. Cumhurbaşkanı, canlı yayında “Kafkas İslâm Ordusu” diye konuştuğunda “bu da nedir?” diyen milyonlar olduğuna şüphe yoktur. Bu sebeple sütunun imkânı çerçevesinde bu tarihî seyri dile getirmeye çalışacağız:  
Vladimir Lenin ve arkadaşlarının gerçekleştirdiği Çarlık idaresine karşı gerçekleştirdiği Bolşevik ayaklanması, 7 Kasım 1917 tarihinde  meydana geldi. Lenin, ilk zamanlar, komünist emperyalist emellerini gizliyordu, güçlenme ihtiyacındaydı. Orta Asya ve Kafkaslardaki milletlere istiklal vaadiyle mavi boncuk uzatıyordu.
O kargaşa günlerinde Kafkaslarda da Azerbaycan  Demokratik Cumhuriyeti,  Dağıstan Cumhuriyeti,  Gürcistan Cumhuriyeti, Ermenistan Demokratik Cumhuriyeti kuruldu. Bu devletlerle Devlet-i  âli Osman arasında Batum’da 11 Mayıs-4 Haziran tarihleri arasında bir mülakat/konferans tertiplenerek 14 maddelik bir sulh/barış andlaşması akdedildi.  Ancak andlaşma, zikredilen üç devletle Osmanlı Devleti arasında ayrı ayrı tanzim edilmiştir. O sırada  bölgede kargaşa devam etmekteydi. Büyük Britanya yani İngilizlerle sömürgesi olan  ülkeler, Kafkasları ele geçirip petrole çöreklenmek istiyor, Ruslar ve Ermeniler, Müslüman milletlere sıkıntı vererek topraklarını işgal ediyor ve mezalim yapıyordu. Azerbaycan Millî Şûra Reisi Mehmed Emin Resulzade, Müslüman Kafkas halkının can, mal, namus ve istiklalini koruması için Batum Muahedesi’nin dördüncü maddesinden istifadeyle Osmanlı Devleti’nden askerî yardım istedi.  
Başkumandan Vekili Enver Paşa, kardeşi Nuri Paşa’yı Kuzey Kafkasya’ya gönderdi. Nuri Paşa’nın emrinde mevcudu 15 bine yaklaşan 3 Osmanlı Tümeni vardı. Buna 4. ve 5. Tümen olarak Azeri ve Dağıstan Gönüllü Birlikleri katılmış ve böylece “Kafkas İslam Ordusu” ismi verilen Şark Orduları Grubu’na bağlı bu kuvvet, 20 bin askeri bulmuştu. Teşkil edilen ordunun vazifesi, Müslüman milletlerin istiklaliyle can ve mallarını teminat altına alarak Payitaht İstanbul’la münasebetlerini ve  Hilafete bağlılıklarını güçlendirmekti. Düşman cephesinde Ruslar, sömürgeleriyle birlikte Britanya İmparatorluğu, Ermeniler ve daha başka mahalli kuvvetler vardı. Onlar da 20 bin civarındaydı.
İlk çatışmalar, Gence’de Ermenilerle çıktı. Kafkas İslam Ordusu, Gence’yi aldıktan sonra Bakü’ye yöneldi. 2 Nisan 1918’de Van’ı işgalden kurtaran Ali İhsan Sabis Paşa, komutasındaki Osmanlı Türk Ordusu ise daha evvel 8 Haziran 1918’de Cenubi Azerbaycan’ın merkezi Tebriz’e girmişti.
Şiddetli çatışmaların yaşandığı Bakü’deki muharebeyi Nuri Paşa ve yardımcısı Mürsel Paşa komutasındaki  Kafkas Ordusu, kazandı. Muzaffer ordumuz,  15 Eylül 1918’de Bakü’ye girdi.  Ekim ayında da Derbend ve Dağıstan’ın merkezi Mahaçkale kurtarıldı. Bakü Harbi’nde toplam olarak 1302 şehid verdik.  
Bu arada çok büyük bir talihsizlik yaşandı.
Kafkas İslam Ordusu’nun Bakü Zaferi’nin aksine Yıldırım Orduları Grubu, Filistin’in Nablus bölgesinde ağır bir mağlubiyete uğradı. Bu ordu Irak, Suriye ve Filistin topraklarını kurtarmak için kurulmuştu.  Başlıca komutanlar, Liman Von Sanders, Mersinli Cemal Paşa, Cevad Paşa ve Mustafa Kemal Paşa’dır. Birleşik Krallık ve bağlı sömürgelerinin teşkil ettiği düşman ordusunun da başta Edmund Allenby olmak üzere dört komutanı vardı. Düşman ordusu, 190 bin kişi iken Osmanlı Türk Ordusu, 40 bin kişidir. Araç-gereç, silah-teçhizat farkı da bu çaptadır. Kanlı muharebe, 19-21 Eylül 1918 arasında cereyan etti.  8. Ordumuz tamamen, 4. Ordumuz da kısmen elden çıktı. Mustafa Kemal Paşa komutasındaki 7. Ordu, Şam ve Halep’ten Kilis’in güneyinde Müslime’ye çekilerek bir müdafaa hattı kurmaya çalıştı. Netice olarak 400 yıl sonra Irak’tan ve ardından bütün Suriye, Filistin, Ürün ve o çevreleri kaybettik. Sadrazam Talat Paşa hükûmeti, 30 Ekim 1918’de İngiltere ile Mondros Mütarekesini imzalandı. Bu ateşkes andlaşması üzerine Kafkas Ordusu, 16 Kasım 1918’de Bakü’den 15 Aralık’ta da bütün Azerbaycan’dan ayrılmaya mecbur kaldı. Kısa süre sonra Azerbaycan ve Kafkaslar, ta 1995’lere kadar komünist Rusya’nın işgaline uğradı. Osmanlı’nın “Moskof” dediği, yine yapacağını yapmıştı.
Kafkas İslam Ordusu, Doğu Anadolu’ya gelince 15. Kolorduya katıldı. 15. Kolordu Komutanlığına Kazım Karabekir Paşa tayin edildi. Diğer taraftan Ali Fuat Cebesoy Paşa da 20. Kolorduyu Filistin cephesinde Ankara’ya intikal ettirmişti. Silah ve asker mevcudunu muhafaza eden bu iki kolordu İstiklal Harbi’nde orduya nüve olacaktır. 
Mütarekeden sonra Enver Paşa ve Talat ve Cemal Paşalar, ülkeden ayrıldılar. İngilizler, 13 Kasım 1918’de İstanbul’u işgal etti. Mustafa Kemal Paşa da  aynı gün İstanbul’a gelmiş ve Perapalas’a yerleşmişti  
Enver Paşa’nın kardeşi olan Nuri Killigil Paşa da vatandan ayrılmış veya ayrılmak zorunda kalarak Almanya’ya gitmişti.1938’de Türkiye’ye döndü. Sütlüce’de bir silah fabrikası kurdu. Yerli tabanca ve silah üretmeye başladı. O tabancalardan biri bugün Askerî Müze’de teşhirdedir. Sütlüce’de yerli silah fabrikasının faaliyete başladığı tarih, İsmet İnönü  zamanıdır. Nuri Killigil’den bu imalattan vazgeçmesi istendi. Dayatmalara “peki” dedi fakat üretime gizlice devam etti. Hâlbuki takip ediliyordu.  2 Mart 1949  günü saat 17.10’da fabrikada üç faili meçhul patlama oldu. 27 kişi öldü. Kut Zaferi’yle Bakü Zaferinin kahramanı Nuri Paşa’nın cesedi bulunmadı. “Nuri Paşa” niyetine boş tabut toprağa defnedildi.
Fabrikayı kundaklayanlar da bulunmadı.
 
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.