YSK, ADALET İÇİN VARDIR!..

A -
A +
Ayasofya’nın yeniden cami olarak ibadete açılacak olmasına kızgın Yunan medyası, 31 Mart’taki seçim sonuçlarını “Erdoğan, Ankara’dan sonra Konstantinopol’ü de kaybetti!” başlığıyla haber yaptı. Sevinen, yalnızca Yunan medyası değildi; güya bitaraf ünlü İngiliz ve Amerikan medyası da aynı ruh hâlindeydi. Bizdekiler gibi haberden çok arzularını dile getiriyor ve gerek satır aralarında ve gerekse fotoğraf kurnazlıklarında algı yönlendirmesi yapıyorlardı. ABD’nin en çok satan gazetesi Wall Street Journal Türkiye’deki seçim haberini verirken birinci sayfanın üstünde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bir fotoğrafını kullanmıştı. Ama ne fotoğraf! Seçmen kulübesinden çıkarken başı yukarıdaki kapı demirine değmesin diye eğilmiş ve günlerin aşırı çalışmasının verdiği yorgunluk, gayrı ihtiyari yüzünde okunan bir Erdoğan! Sanki başka imkân yokmuş gibi bilerek ve kasıtla seçilmiş bir fotoğraf. 1 Nisan günü, CHP Sözcüsü bir gazetenin, Anadolu işgalden kurtarılıyormuş gibi “CHP, sahillerden Anadolu’ya giriyor!” diye yazmasıyla bahsettiğimiz ülkelerin medyası aynı duygularda buluşuyorlar. Bu ortak duygu, Erdoğan nefretidir. Eğer; haberi olduysa Yeni Zelanda’nın iki camiinde Cuma namazını eda eden 50 Müslümanı katleden malum katil de seçim sonuçları için aynı ölçüsüzlükle sevinmiştir. Böylece “Konstantinopol”e gelip Ayasofya’nın minarelerini yıkarak çan takma ve onu kilise yapma isteği daha bir pekişmiş ve hayalperestlikte Don Kişot’la yarışacak hâle gelmiştir. Hâlbuki İstanbul’da 39 ilçenin 24’ünü AK Parti, 1’ini MHP kazanmıştır. Belediye meclis üyeliklerinde çoğunluk Cumhur İttifakı’ndadır. Büyükşehir içinse itiraz süreci işletilerek YSK’ya gidilecektir. Bu itiraz sonrası Binali Yıldırım’ın kazanma ihtimali çok yüksektir. Bu sebeple bir kısım gazetelerinin daha sandıkların tamamı açılmadan, itiraz süresi bile bitmeden uykusu kaçan horoz misali, Ekrem İmamoğlu’ndan bahisle “alnının teriyle kazandı”, “2019 rüzgârı” gibi haberleri, 25 yıllık ezikliğin erken sevinç hâlleridir. İstanbul’daki belirsizliğin sebebi ortaya çıkmıştır: Tek Parti zihniyetinin 1946’dan beri tekrarladığı seçim hileleri, en fütursuz biçimde bu seçimde de yapılmış. Liste dökümleri, seçim zaptına, yazılırken ya çok düşük veya sıfır olarak kaydedilmiştir. Buna mâni olması gereken bazı AK Partili sandık müşahitlerinin, Viyana’daki zor geçitte Haçlı ordusuna yol verirken “Osmanlı, kıymetimizi anlasın!” diyen Murat Giray’ın tavrında oldukları anlaşılıyor. Ya gaflet, ya ihmal, ya ihanet! YSK, listelerle zabıtlar arasındaki vaki bu zıtlığı resmîleştirdiğinde Cumhur İttifakı adayı Binali Yıldırım’ın İstanbul’da küçük değil, büyük farkla kazanması mümkündür. İstanbullu, Binali Yıldırım’a teveccüh göstermiş, fakat seçim odalarında Bizans entrikaları dönmüştür. Ekrem İmamoğlu’nun kitapta okumamış olsa bile erken yaşta seyrettiği Kahpe Bizans filmindeki haksızlıklar üzerinden bir neticeye dayanması, ileriki kariyerine ziyan verir. Her parti, haksızlığa uğradığına kanaat getirdiği bütün yerler için YSK’ya kadar gitmelidir. Yüzde 85 gibi dünyada ender rastlanan yüksek bir iştirakle seçim yapıyor fakat sandık başında vatandaşın iradesinin sakatlanmasıyla mahcup durumlara düşüyoruz. 1946’dan beri devam eden açık oy-gizli tasnif, liste değişikliği, zabıt tahrifi, mükerrer oy gibi “Güneş Motel” ahlaksızlıklarının artık hayatımızdan kesin olarak çıkması gerekir. Şu yapılan, bir hak gaspıdır. Kul hakkına girme yani günah, evrakta sahtekârlıkla da cezai suçtur. İdari bir mahkeme olan ve “kurul” kelimesinden kurtularak mahkeme unvanı alması şart olan YSK’dan adaletin tecellisi için kılı kırk yarmasını bekliyoruz. Varlık sebebi budur. Sadece hataları düzeltmekle kalmamalı; evraklarda tebdil ve tağyir yapanları da buldurup mahkemeye sevk etmelidir. Yüksek iştirakten daha kıymetli olan, seçim sonuçlarının vicdanları tatmin eden yüksek adaletle tecelli etmesidir. Hiçbir vatandaşın oyu ziyan olmasın, hiçbir aday kendisine verilen oydan mahrum edilmesin, hiç kimse, almadığı, tek oya bile kavuşmasın. Hukuk işlemeli, adalet tesis edilmelidir. Adalet, gerçekleşince çok şey değişir. Son gülen, iyi güler.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.