BİLECİK’TE MİNYATÜR İHTİLAFI VE ERTUĞRUL GAZİ VİLAYETİ!

A -
A +
‘65 doğumlu Semih Şahin, iyi bir ilk ve orta tahsilden sonra İst. Tek. Üni. İnşaat Bölümü’nden mezun olmuş. Mezuniyetinin ardından Balıkesir Üni. restorasyon ve yapı güçlendirme kısmında çalışmış. Bunu Şişli Belediyesi Fen İşleri’ndeki işi takip etmiş. Bu memur ve müdürlüklerden sonra da bu yıl 31 Mart’ta CHP’den Bilecik Belediye Başkanı oldu...
Tecrübeli bir yönetici olması lazım gelen Sn. Şahin, vazifesine başlar başlamaz yaptığı bir sakillikle hem milyonlarca vatandaşı rahatsız etti ve hem de partisini zora soktu. İyi bir başlangıç yapmadı. “Ön teker nereden giderse arka teker oradan gider.” Dileriz, aşağıdaki fikirler dikkate alınarak hata tashih edilir ve devamı gelmez. Yine dileriz ki hakkındaki ideolojik bağnazlık ithamları doğru değildir.
Hadise şudur:
Abdülhamid Han’ın 1905 senesinde yaptırdığı “Taş Mektep”, bugün Bilecik Belediyesidir. Adı geçen Belediye Başkanı, daha işe başlar başlamaz “ek hizmet binası” diye tabir edilen belediye binasının duvarlarındaki Osmanlı Minyatürleriyle minyatür tabloyu kaldırtmış.
Bu icraat medyaya, oradan da millete intikal edince büyük bir tepki doğdu. “İşte CHP’nin ecdat düşmanlığı!” diye konuşma, haber ve yazılar başladı. Böyle düşünenlerin haklılığı şundan ileri geliyor; mazisiyle yüzleşmeyen CHP’nin sicili, benzer vak’alarla hayli kabarıktır. Bu parti yönetimi, dünden devraldıkları “Halk Partisi din düşmanı ve ecdad düşmanıdır!” yükünü sırtından atmadıkça iktidar olmayı çok bekler.
Bu sebeple milletin 31 Mart’ta verdiği kısmi krediyi, azami özenle kullanmak zorundalar. Ama gelin görün ki daha çaycısının adını öğrenmemiş bazı CHP’li reisler, ya paldır-kültür Osmanlı Minyatürlerini duvardan indiriyor, ya Suriyeli garibanları kovmakla ucuz kahramanlığa soyunuyor, ya mülteci yetimhanesi kapatma katılığına kapılıyor veya işçilere gözdağı vererek onları sendika değiştirmeye zorluyor. Bunları yapanların partilerine verdiği zararı akıllı düşman vermez. Daha Bismillah, ilk günden yapılanlara bakınız!
Belediye Meclis Üyelikleri verilmeyip, yalnızca bazı Başkanlıklar CHP’ye emanet edilmişken bu marifetlerin işlenmesi, 2023 Haziran seçimleri yolunda Halk Partisinin kendi ayağına sıkmasıdır. Hâlbuki kendilerine göre çok gerekli idiyse etraflarını tanıyarak, sorarak-soruşturarak, daha medeni, daha makul bir şekilde, kimseyi rencide etmeden, aşağılamadan, ötekileştirmeden lüzum gördükleri tasarrufları yapabilirlerdi. Böyle olmamış, filin züccaciye dükkânına dalıp kırıp-dökmesi gibi icraat göstermişlerdir. Burada emir-talimat verip nefsani bir iş yaptırma açlığının tatmin arzusu sezilmektedir.
Bilecik Belediye Başkanı, Anadolu Ajansı’na verdiği mülakatla kendini -kısaca-şöyle müdafaa etmiş:
-Türkiye’nin en güzel belediye binası, Bilecik’tedir. Bana bu binayı bırakanlara teşekkür ediyorum. İşe başladığımda bu binamın duvarlarında bir değeri olmayan, sıradan ustaların yaptığı minyatürler vardı onları kaldırttım. Anıtlar Yüksek Kurulu’nun izni olmadan buraya çivi bile çakılamaz. Aksine davranış ilgili kanun icabı ağır cezalık suçtur. Bu duvarlara sanat değeri olan tescilli eserler asılabilir. Binanın dışı sıva boya ile kapatılmış onun da kazınması gerekir...
Bu sözlerin, hile-i şer’iyye değil, samimiyet ürünü olduğunu kabul etmek ederiz. Son cümleye de aynen iştirak ediyoruz. Ancak bu kararda ağır bir usul hatası işlenmiştir. Bilecik’in o kadar çok ihtiyacı varken ilk gündem bu olmamalıydı. Acil işler görülüp de sıra bu minyatürlere gelince ehli çağırılıp duvardaki çalışmalar hakkında rapor alınır sonra o uzmanları da Belediye Meclisi’nde konuşturabilirdi. Rapor ve konuşmaların ardından, sanat değeri yüksek mesela merhum Nusret Çolpan’ın el emeği-göz nuru gibi eserler satın alınarak o muhteşem binanın duvarları süslenebilirdi. Bunun yerine “yaptım, oldu!” acemiliğine düşülmüştür.
Daha iyisi, daha değerlisi gelmeden yıllardır gözlerin aşina olduğu o eserler, alaşağı edilince söken öfke yüksek oldu:
Bu ağır kusuru iki çalışma telafi edebilir:
İlkini dile getirdik; birinci sınıf ve tescilli minyatür eserlerin usul ve erkânıyla alınıp fukaralaşan duvarlara asılmasıdır.
Diğeri, tek başına belediyenin işi değildir. Ama sahip çıkanı aziz kılar. Devlet-i Osmaniyye zamanında Bursa’nın adının Hüdavendigâr Vilayeti olması gibi Bilecik’in adı da Ertuğrul Vilayeti idi. Bundan bir süre evvel, Diriliş filminin de mübarek kuruluş mekânını gündeme getirmesini de vesile edinerek bu sütunda kaleme aldığımız bir makalede Bilecik isminin Ertuğrul Gazi yapılmasını teklif etmiştik. Ne yazık ki TBMM cenahından bir ses çıkmadı. Semih Şahin, bunu kendine dert edinir ve teklif hakikat olursa ecdadın rızasını, halkın duasını alarak iz bırakan bir Başkan sıfatıyla tarihe geçebilir.
Yapılacak olan iş, basittir;
Belediye Meclisi, bu istikamette bir karar alarak ya partiler eliyle veya dilekçeyle yahut başka bir şekilde TBMM “riyaset-i celilesi”ne sunarak takip ve ısrarcısı olabilir.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.