BOSNA

A -
A +
Gidiş ve dönüş vakitleri sayılmazsa 3-4 Mayıs günleri Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün davetlisi ve ecdadın da misafiri olarak Bosna’daydık.
Vakıflar Genel Müdürlüğü, Kırım, Yemen, Macaristan üçgeninde ecdadın vakıf eserlerini imar veya yeniden inşa faaliyeti içinde bulunuyor. Tam hedefse bütün Osmanlı mülküdür. Halen gönül coğrafyamızda 50 vakıf eser üzerinde çalışmalar devam ediyor.
Bu çalışma merkezlerinden biri de Bosna Hersek Cumhuriyetidir. Burada da Bosna kısmı ve bilhassa Bursa, Safranbolu ve İstanbul Fatih’in kardeşi Saraybosna’dır.
Saraybosna’da birçok Osmanlı mirası eser, hünerli ve titiz eller tarafından imar edilerek yeniden hizmete açılmıştır. Bunları meşhur Başçarşı takip edecek.
Bizim ziyaretimiz, Foça Alaca Camii’nin açılışına iştirak içindi. Balkanlarda, bu ismi taşıyan 3 cami bulunmaktadır. Makedonya’nın Kalkandelen şehrindeki Kalkandelen Alaca Camii, Bosna Hersek’teki Travnik Alaca Camii ve Bosna Hersek’in Sırp bölgesindeki Foça Alaca Camii. Travnik’in lakabı “Vezirler Şehri”. Vezirlerin burada ikamet etmelerinden dolayı bu isim verilmiş. Yeşillikler, akarsular arasında müze şehirlerimizden biridir.
Foça’daki Alaca Camii’nin ilk banisi 16. Asırda Gazi Ağa’dır. Cami zamanla harap olunca 1757’de Bosna Valimiz Kamil Ahmed Paşa tarafından büyütülüp şadırvan ilave edilmek suretiyle yeniden inşa edilmiştir. Artık altında irad getiren dükkânları da olan Alaca Camii, 19. Asır başlarında yanıp yıkılınca bu defa da Bosna Valimiz Süleyman Paşa tarafından yeniden inşa edilerek ibadete açılmıştır. Bundan dolayı mabedin diğer adı “Süleyman Paşa Camii”dir. 1945’te II. Dünya Harbi’nin tahribatına maruz kaldığından bir de bu yıl elden geçirilmiştir.
Bahsi geçen camilere “alaca” denmesindeki sebep, bol miktardaki kalem işi süslemelerden dolayıdır. Nakışlar, servi ve ağaçlar dikkat çekmektedir. Kök boyalı nadir bir halı desenini andıran bu süsler, İstanbul ve Anadolu camilerinde yoktur. O süsler analarımızın, büyükanalarımızın çeyiz sandıklarıyla Türkistan’daki camilerde var. Şah-ı Nakşibend Hazretlerinin Buhara’daki dergâhının tavan süsleri de bu şekildedir. Sanki Buhara’dan Balkanlara yedi renkli ebemkuşağı köprü kurmuş, Türkiye de bu güzelliğe şahit olmuş. Travnik Alaca ve Kalkandelen Alaca Camii’leri ikiz kardeş gibidir.
Travnik Alaca Camii’nin imarı için Türkiye Vakıflar ve Bosna Vakıflar idareleri arasında Nisan 2017’de inşaat mukavelesi akdedilmiş. Cami, 2019 Nisanında yeniden ibadete açılmış.
Foça Alaca Camiine gelince:
Bu cami, romanlara, filmlere konu olacak bir hikâyeye sahiptir. Cami, 1550/51’de Hasan Nazır Ağa tarafından Mimar Acem Esir’e yaptırılmıştır. Mimari zarafeti ve bakmaya doyulmaz süsleme ve kalem işleriyle O’na “Bosna’nın incisi” denmiş. İncileri kıskandıracak güzellikteki bu şaheser, 1992’teki Sırp-Boşnak Harbine kadar tam 445 yıl minarelerinden ezan sesi yükselmiş, Müslümanlara hizmet etmiş. Harp çıkınca Sırplar, camii dinamitle berhava etmişler. Sonra da yıkılmayan yerleri kepçelerle yıkıp yok etmişler. Bununla da doymamış, temel taşlarını söküp yakındaki Çehotine Nehri’ne dökerek üstüne toprak doldurmuşlar.
İki devlet vakıf idareleri, Mart 2014’te mukavele imzalayıp yeniden inşaata başlandığında ortada sadece bir arsa vardır. Buna rağmen eski iç ve dış fotoğraflarından istifadeyle eser, aslına mutabık olarak bitirilmiş. Böylece cami, minare, türbe, şadırvan yeniden inşa edilmiş, bahçedeki mezarlar elden geçirilmiş, tezyinat ve kalem işleri de bütün zarafet ve güzelliğiyle yapılmış. Şimdi bu eserimiz de ibadete açıktır.
Memnuniyet verici olan, bu eserler, zaman ve mekândan kazınmışken onları zaman, mekân ve insana yeniden kazandıracak usta ve sanatkârlarımızın var olmasıdır... Bu bakımdan Vakıflar İdaremizle inşaatı hem de vaktinden önce teslim eden Sama Bursa şirketini tebrik ediyoruz.
Bu eserleri ne kadar anlatsak kâfi gelmez. Görmek ve ulviyetinden istifade etmek gerekir.
Şu kadarını söyleyelim ki bu eserlerin her biri bir millet için tek başına medeniyet vesikası olacak çaptadır. Duvarlarda Hulefa-i Raşidîn’in isimlerinin olmayışındaki unutkanlığı nazarlık olarak gördük. Bu büyük eksikliğin telafi edileceği sözünü, bize Vakıfların bu çalışmalardan sorumlu daire başkanı Sn. Suat Faruk Giray verdi.
Fransisken rahiplere ibadet hürriyeti veren “Ahidname” mahiyetindeki fermanı, bugün hâlâ Fojnica şehrinin yamaçlarında nöbetteki yağız bir yeniçeri gibi duran Fatih Sultan Mehmed Han topraklarının bir yanı böyle.
Bosna’nın bir de diğer yanı; bir de göç sancısı var. Boşnaklar, Müslüman nüfus, Almanya’ya gidiyor. Almanya vizeyi kaldırmış. Gidenlere iş ve bin 500 avro maaş veriliyormuş. İşsiz insana “gitme kal, buralar atalar yurdu, şehid ve gaziler mekânı, emsalsiz camiler diyarı, tarih, sanat ve tabiat harikası yerler!” demeye kimin hakkı olabilir. Onun için oralarda sadece imar ve inşaat yapmamalı, devlet iş adamlarımızın gidip istihdam sağlayıcı iş yerleri kurmaları için teşvik tedbirleri almalıdır.
Şunun farkında olmalı ki Bosna, Türkiye için koruyucu surdur.
Devlet-i aliyye zamanında Belgrad, İstanbul’un tabii hududuydu. Belgrad, düştükten 50 sene sonra İstanbul işgal edildi.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.