KİM SEVİNİR?

A -
A +
İBB seçimini Cumhur İttifakı’nın adayı Binali Yıldırım değil de Millet İttifakı adayı Ekrem İmamoğlu kazanırsa ailesi ve Millet İttifakı sevinir ama en az onlar kadar şunlar da sevinir:
1-FETÖ örgütü
2-Millet İttifakı’nın gizli ortağı HDP
3-PKK/Kandil
4-Netanyahu
5-Esad
6-Sisi
7-SA Veliahd Prensi MBS
8-BAE Veliahd Prensi MZN
9-Kıbrıs Rum Bölgesi
10-Trump, Pence, Neoconlar, Yahudi lobisi
11-Başta Amerika ve İngiltere’dekiler olmak üzere Batılı bir kısım gazete, televizyon ve haber ajansları.
12-AB’nin önde gelen cumhurbaşkanı ve başbakanları.
13-Ve elbette 31 Mart seçim sonucu üzerine gazeteleri “Konstantiniyye’de seçimi Pontuslu bir Rum kazandı!” diye başlık atan Yunanistan...
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı, neredeyse dünyayı etkileyecek kadar mı mühim? Mevzu İBB değil; bu vesileyle yapılmak istenendir. Hâkim teminatıyla yapılan bir seçimle vatandaş, kimi tercih ederse başkan odur. Kaldı ki bu, bir CHP’linin ilk İstanbul adaylığı da değildir. Aytekin Kotil, İstanbul’un Halk Partili reisiydi. Recep Tayyip Erdoğan, 1994’te görevi, CHP’li Nurettin Sözen’den devralmıştı.
Bu defa yaşanansa iktidarla muhalefet veya ittifaklar arası rekabet değildir. Uluslararası malum çevre, şahıs, örgüt, medya, sermaye ve başkentler, Gezi Vandallığına, darbe teşebbüsüne rağmen bir türlü deviremedikleri Cumhurbaşkanı Erdoğan’la iktidarı alaşağı etmek için İBB seçiminde Ekrem İmamoğlu’yla bir imkân yakaladıkları inancındalar. FETÖ ve PKK örgütleri bu seçimi son fırsat olarak görmekteler. 31 Mart’ta Binali Yıldırım’ın oyları çalındıysa on yıllar boyunca üniversite, polis, öğretmen, hâkimlik girişi gibi imtihanlarda yaptığı hırsızlıklar artık tescillenmiş olan FETÖ örgütü, çalmıştır, çünkü pusuda beklemekte.
Ekrem İmamoğlu, aday olana kadar ismi de resmi de görülmemişti. Bunu, CHP sözcüsü gazetelerin köşe sahipleri bile böyle yazıyorlar. Bir ilçe belediye başkanı beş yıl boyunca âdeta gözlerden saklanmış. Bu yüzden aday olunca Binali Yıldırım gibi devasa eserlerin altında imzası olan bir isim karşısında O’na şans verilmedi. Eser olarak Beylikdüzü’nde de bir şey görülmüyordu. “Yaptıkları nerede?” diye sorulduğunda birtakım vadi ve yeşil sahalar gösterildi. Hâlbuki onları, bu ilçenin iki eski belediye başkanı başlatıp devam etmişlerdi. İmamoğlu, işbaşına geldiğinde onları tabiî ki yarım bırakamazdı.
Seçim sürecinde herkes gibi o da dikey yapılanmadan, betonlaşandan, kısa sürede zenginleşmeden, şikâyetçi oluyordu. Ancak; kendisi hakkında da şunlar dile gelmeye başlamıştı:
-Müteahhit olan Ekrem İmamoğlu, birçok AVM’de  ortakmış. Hatta bize, diktiği bloklardan dolayı lakabının “Beton Ekrem” olduğunu söylediler.
31 Mart seçim sürecinde Türkiye politik ortamı sertti. İmamoğlu’nu bir fırsat olarak gören çevreler, O’nu yumuşak, güler yüzlü ve herkese dokunan biri olarak topluma tanıttılar. Kızmaz, kimseyi üzmedi. Bunlar, gerçekten önce Ecevit günlerinden kalma “kurtar bizi Karaoğlan” sloganından hareketle “kurtar bizi Beyazoğlan!” romantizmiydi.
Orada da kalınmadı; Eyübsultan Camii’nde Yasin okudu, o fotoğraf taraftar gazetelerde manşet yapıldı. Bunu daha sonra teravihler de takip edecekti. Tek Parti’ye aykırı bu hâlleri, il başkanlarının 15 dakikada dörtte bir hınzır etini nasıl yediğini sosyal medyada paylaşmasına rağmen suçun da günahın da şahsiliği itibariyle her iki tarafın ortak değerlerde buluşması olarak görmek istiyorduk.
Ne var ki yukarıda da belirttiğimiz gibi ortada ağır bir iddia daha vardı:
-24 Haziran genel seçimlerinde olduğu gibi 31 Mart mahalli seçimlerinde de HDP, CHP’nin gizli ortağıydı. Seçim kazanıldığında İstanbul’da İSPARK, ortaklık payı olarak bu partiye verilecekti. Bu şu demekti. İstanbul sokakları yeniden “değnekçi” kâbusu yaşayacaktı. Kim onlarla uğraşıp fiş alırdı?
-İmamoğlu’nun mazbatasının iptali üzerine kürsüde kravatını çıkarıp kollarını sıvayarak meydan okuma edası da gözden kaçmamıştı.
-Mazbatası iptal edildiği hâlde KKTC’ye koşup merhum Denktaş’ın kabrindeki defteri İBB Başkanı unvanıyla imzalaması ise Venezuela muhalefet lideri Guaido’nun dışarıdan destek alma taktiklerini hatırlattı.
-İBB meclis toplantısında Esenler Belediye Başkanı Tevfik Göksu’nun, o Yunan gazetesinin manşetini hatırlatarak “niye ağzının payını vermedin?” mealindeki sorgulaması, hem İmamoğlu ve hem de partisi tarafından suistimal edildi. Güya kendisine Rum denilmiş. Hiç alakası yok.
-HT televizyonundaki sözleri ise geniş kitleyi rahatsız etti. Sunucu M. Akif Ersoy’un “FETÖ ve PKK için ne düşünüyorsunuz?” diye sorduğu soruya “iyi ya; gelsinler birlikte yönetelim!” karşılığını verdi. Bu cevap, toplumda çok tepki görünce de “soru tuzaktı, ben demedim, montaj yapıldı!” itirazlarıyla inkâr yoluna sapıldı.
Bütün bunlar, daha başkalarıyla birlikte uzun uzadıya tartışılabilir. Fakat Ekrem İmamoğlu’nun şimdi öyle bir fotoğrafı ortaya çıktı ki resmedilen kimlikle karınca ezmez imajı yerle bir oluyor. Yeni Şafak gazetesi, Ekrem İmamoğlu’nun 28 Mayıs 2013 tarihli Gezi kalkışmasında attığı tweeti 2 Haziran 2019 günü “Açıkça İsyana Çağırdı” manşetiyle haber yaptı.
Tweet, aynen şöyle:
-Halk uyanışta. En kısa zamanda hepsini yollayacağız. Beylikdüzü halkı neredeyiz. Taksim’den sizlere katılmak istiyoruz. Her yer Taksim, her yer direniş. Faşizme karşı hep birlikte omuz omuza. Bugün “her şey güzel olacak” dedikten sonra yetinmeyip daha sonra “her şey çok güzel olacak!” diyen Millet İttifakı adayının sansürlenmemiş hâli budur.
Bu defa montaj, çarpıtma gibi itirazlara imkânı yok. O Gezi isyanı ki arkasında Soros’un kirli parasından yabancı TV’lere kadar hepsi vardı...
Seçmenin hissî, kızgın ve küskün davranarak İstanbul’u da Türkiye’yi de, istikbalimizi de ateşe atmaya hakkı yoktur.
Herkes, kimi sevindirip kimi sevindirmeyeceğinin şuurunda olmalıdır.
Bir doğrunun daha farkında olunmalı:
Tek Parti Zihniyeti, değişmez!
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.