MURSİ’NİN ÖLÜMÜ

A -
A +
Muhammed Mursi, 1951’de Şarkiye ilinin el-Adva köyünde çiftçi bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Kahire Üniversitesinde makine mühendisliği tahsil etti. Güney Kaliforniya Üniversitesinde doktora yaptı. Kaliforniya Eyalet Üniversitesinde yardımcı doçent olarak çalışırken burayı bırakıp memleketindeki Zagazig Üniversitesinde çalışmaya başladı. Bu arada Müslüman Kardeşler’le birlikte siyasette yer aldı. 2000-2005 arasında müstakil milletvekilliği yaptı. 30 Nisan 2011’de Müslüman Kardeşler’in kurmuş oldukları Hürriyet ve Adalet Partisi genel başkanlığına seçildi. 2011 yılında Hüsnü Mübarek aleyhine başlayan hareketlere destek verdi. 25 Ocak 2011 Devriminin ardından 2012’de yapılan genel seçimlerde yüzde 51.73 oyla M. Hüseyn Tantavî’nin yerine ülkenin halk reyi ile seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı oldu. 30 Temmuz’da yemin ederek vazifeye başladı. Ayrıca 1 Temmuz 2013’te Bağlantısızlar Hareketi Genel Sekreterliğine seçildi. Cumhurbaşkanı olunca Suudi Arabistan, Katar, Türkiye, Çin ve Rusya ile Mısır’ın münasebetlerini iyileştirici ziyaret ve görüşmeler yaptı. İran’la da yakınlık kurmak istediyse de halk buna pek iyi bakmadı. Mursi, Suriye’deki Esad rejimine ise bütünüyle karşı çıktı. İsrail Devlet Başkanı Şimon Perez’e aklıselimle hareket edilmesi için diplomatik bir mektup yazdı. Bu arada ileride katili olacağını bilmediği ve bilmesi mümkün de olmayan tankçı General Abdülfettah es-Sisi’yi Genelkurmay Başkanı yaptı. Aynı kişiyi ayrıca hükûmette de Savunma Bakanlığı koltuğuna oturttu. Cumhurbaşkanı Mursi’nin devlet ve milletinin menfaatine olarak Türkiye, Çin, Rusya ile yakın ilişkilere girmesi vahşi, sömürgeci, tekelci ve ötekileştirici Batı’yı rahatsız ediyordu. Meşhur laflarıyla bu münasebetler “not edilmekte”ydi. Belli ki Riyad görüşmeleri ve Simon Perez’e gönderilen mektup da rüşvet-i kelâm kabilinden görülüyordu. Bu arada Kahire’de, sokak hareketleri başlamıştı. Mursi aleyhine olan bu eylemler, her gün biraz daha şiddetleniyordu. Mısır Silahlı Kuvvetleri, gösterileri 24 saat içinde durdurması için Cumhurbaşkanı’na bir muhtıra verdi. ABD, AB ve NATO’nun teşvik ettiği MSK, 3 Temmuz 2013’te meşru Cumhurbaşkanı’nı makamından devirdi. Mursi, önce ev hapsine alındı, sonra zindana kondu. Cunta, Adli Mansur’u muvakkaten başa getirdi. Hakkında “casusluk” ve “cezaevi baskınları” gibi adlar taşıyan dâvâlar açıldı. Bir cumhurbaşkanı, hukuk katili savcılar tarafından casuslukla itham edilirken başka hukuk katili sözde yargıçlar tarafından da bu yüz karası iddianamelere dayanarak cezalandırılıyordu. Casusluk dâvâsından müebbed, cezaevi baskınları dâvâsındansa idam cezasına çarptırıldı ve hükümler tasdik edildi. 26 Mayıs 2014’te ise Mısır’da bir seçim tiyatrosu yaşanmıştı. Bu tiyatroda sandığa giden seçmen yekûnu, seçmenlerin sadece yüzde 40’ıyken Abdülfettah es-Sisi nam kişi, o seçimde güya halkın yüzde 97’sinin oyunu alarak sözde cumhurbaşkanı olmuştu. AB, ABD, AP, AİHM, BMGK, AB ve ABD medyasıyla daha ne kadar aktör varsa o sömürgeci dünya için Sisi, demokrat; serbest oy ve hâkim teminatıyla yüzde 52’lerle işbaşına gelen Mursiler ve Erdoğanlar diktatördür. Kısacası Gezi İsyanı, Türkiye’de başarılı olamamış fakat kardeş Mısır’da olmuştur. Sisi, işbaşına geldiğinden beri 50’nin üzerinde insanı astırdığı hâlde saydığımız unsurlardan çıt çıkmamıştır. Muhammed Mursi Îsa el Eyyad, bu düzmece dâvâlar ve kendisini oraya tıkan kuvvetlerin emrinde olan savcı ve yargıçlarla mücadele ederken 17 Temmuz 2019 günü mahkeme salonunda vefat etti. Bu, bir yiğidin şerefli ölümüdür. Resmî açıklama “kalp krizinden öldü” şeklinde. Ama inanılması mümkün değil. Cenaze namazı, Mısır halkıyla dünyadan saklanarak sabah saat 0.5’te kılındı. Namaza ancak ailesi ve avukatlarının katılmasına izin verildi. Fakat yerkürenin her yanında milyonlar gıyâbî cenaze namazı edâ ettiler. Adnan Menderes’te olduğu gibi şüphesiz ki Mursi için de Mısır Millî Meclisi, bir zaman sonra iade-i itibar kararı alacak ve yine şüphesiz ki işbaşına gelecek millî iktidar, katilleri yargılayacak, küfranı nimet eden Sisi ve ekibi hesaba çekilecektir. Ömürleri yetmezse tarih, hesap soracak ve maşerî vicdan, ebediyyen mahkûm edecektir… Batı, son iki asırdır politikadan modaya dek topraklarımıza girmesini istediği her şey için Mısır’ı bir kapı olarak kullanmıştır. Bu sebeple Mursi’nin İstanbul’daki 23 Haziran seçimleri öncesi hayatını kaybetmesi bizi huylandırmıştır. Zira; 23 Haziranı son şans olarak görmekteler. Sn. Erdoğan’ı ima ederek “darısı bizimkinin başına” diyenin haddi-hesabı yoktur. Bu hınç ve kin, herkese ders olmalıdır. Şer’i hüküm şudur: Zulüm altında ölen bir Müslüman şehid olmuştur. Mısır’ın ilk seçilmiş cumhurbaşkanı zulüm altında öldü. Merhum Muhammed Mursi’ye rahmetler diliyoruz. İnşallah isminin sahibinin şefkatine nail olmuştur.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.