SAHADAKİ MANZARA

A -
A +
Birinci Dünya Harbi için kullandığımız “7 cephede 7 düvel ile vuruştuk” sözü, o günlerden millî hafızamıza işlemiştir. Sahanın genişliğini, harbin zorluğunu, düşmanın çokluğunu belirtir. “Düvel” devlet kelimesinin çoğuldur. O günkü devletler, bugün de yaklaşık olarak yine karşımızdadır. Yaklaşık olarak bugün de yüz yıl önceki sahalardayız. Yüzyıl önce Trablusgarb yani Libya’daydık, bugün de oradayız. Yüzyıl önce Şam vilayetinde yani Suriye’deydik, bugün de oradayız. Yüzyıl önce Filistin’deydik, Kudüs’teydik bugün de en azından dualarımızla oradayız. Yüzyıl önce Bağdat vilayetinde yani Irak’taydık bugün de oradayız...
Geçen asrın başında taraflar, “İttifak Devletleri” ve “İtilaf Devletleri” diye ikiye ayrılmıştı ve herkesin safı ve omuzdaşı belliydi. Bu defa öyle değil; bu defa dostluklar ve düşmanlıklar iç içe. Bu da en fazla Türkiye, İran, Rusya ve ABD arasında görülüyor. Böyle bir gerçek, tarihte ilk defa yaşanıyor olsa gerek. Nasıl bir akıbetle biteceği meçhuldür.
Şu gün 5 cephe mevzubahistir:
Kuzey Irak, Suriye, Filistin, Akdeniz, Libya.
Kuzey Irak’ta PKK terör örgütüne karşı hiç olmadığı kadar amansız ve başarılı bir mücadele vermekteyiz. Biz, teröristlere öldürücü darbeleri indirirken Irak merkezî hükûmeti suskun, otonom Kürt idaresi sessizdir. İki merkezle de Ankara’nın arası iyidir.
Suriye’de ise devlet olarak Türkiye, Rusya, ABD, İran mevcuttur. Ayrıca PYD/YPG-PKK, DEAŞ, HTŞ ve daha birçok terör örgütü vardır. Millî unsur olarak da Suriye Millî Hükûmeti ve Suriye Millî Ordusu, faaliyet hâlinde. Ayrıca İran’a bağlı Haşdi Şabi militanları bulunuyor. İran, Baas/Nusayri rejiminin yanında, ABD’nin karşısındadır.
ABD, aslında İsrail lehine olarak Suriye’nin dağılmasını istemektedir. Rejime, İran’a, Rusya’ya ve DEAŞ ve değişik örgütlere karşıdır. PYD/YPG-PKK ise kendi ifadesiyle “mahallî stratejik ortağıdır.” Bu örgüt sebebiyle Türkiye ile dolaylı bir bilek güreşi içindedir. Erbil’den Akdeniz’e bütün kuzey Suriye boyunca ve güney hudutlarımıza paralel uzayacak bir Kürt koridoru projesini Türkiye, 3 çok esaslı harekât ile kursağında bırakmıştır. ABD, şimdi daha aşağıdaki petrol bölgesine rücu etmiş, PYD militanlarını da petrol kuyularının başına bekçi olarak dikmiştir.
Rusya, Baas/Nusayri rejimi tarafından dâvet edilmiştir. Suriye, Rusya’nın âdeta eyaleti hâline gelmiştir. Washington gibi Moskova da PYD’nin dostudur. Beşar Esad üzerinde vâsi ve hâkimdir.
Türkiye, 4 milyonu yurdumuzda ve bir o kadarı da sınırımıza yığılmış ve Suriye resmî nüfusunun en az yarısını teşkil eden Suriyeliler tarafında davet edilmiştir. Bu davet ve Adana Mutabakatının verdiği hak ve daha birçok hakla Kuzey Suriye’dedir. Harekât yaptığı 3 bölgede halk, bugün huzur ve sükûn içinde işine gücüne bakmaktadır. Günün en sancılı yeri İdlib’dir. Burayı bu hale Soçi ve Astana mutabakatlarına riayet etmeyen rejim, Rusya ve İran getirmiştir. İdlib insanlığın bittiği, merhametin tükendiği noktadadır. Hududumuz büyük bir göç dalgasına maruzdur. Rusya ile temaslar bir netice vermezse önümüzdeki günlerde İdlib dördüncü harekât bölgemiz olacağa benziyor. Ancak bu defa dar bir sahaya değil bütün alana girip hâkimiyet kuracağız. Bunu bilen rejim, PYD ile iş birliğine başlamıştır. Rusya da onu bize karşı kullanır. Harekât hâlinde rejimle çatışmamız kaçınılmazdır. Rusya ile de yer yer ihtilaflarımız olabilir.
Suriye’de sadece Suriye Millî Hükûmeti ve Suriye Millî Ordusuyla birlikteyiz.
Akdeniz, malumdur. Orada yukarıda ismi geçen devletlerden başka Fransa, Yunanistan, Mısır, Rum yönetimi, İsrail, Libya vs. yüzmekte.
Libya’da ise Rusya, Fransa, Mısır, BAE, SA, ABD alan veya petrol kapma yarışında. Karşılarındaysa Akdeniz’de olduğu gibi meşru Libya devletiyle Türkiye bulunuyor.
Tam bu sıralarda Avrupa Birliği, PKK’lı teröristleri ağırlayıp meclisinde konuşma yaptırdı.
Yüz yıl önce olduğu gibi yine neredeyse dostumuz yok. Fakat o günlere göre bir büyük farkımız var. Türkiye, bugün artık yüksek teknoloji ile silah teknolojisini yakalamış bulunuyor. Millî silahlara sahibiz. Bu, çok büyük bir avantajdır. Diğer avantajımız ise ordumuzun profesyonel hâle gelmiş olmasıdır.
Düşmanın merhametiyle yaşanmaz.
İçeride birlik, dirlik ve huzur olduktan sonra cephede zafer kazanılır. Yüz yıl ve daha önceki bazı harpleri, paşaların geçimsizlikleri, kıskançlıkları yüzünden kaybettik. Bugün onlara bir de politika esnaflığı eklenmiştir.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.