KIRBAÇLI KORONA!..

A -
A +
  Elinde kırbaçla at yetiştiren terbiyeciler gibi bu “Covid-19’’ nam saklı mahluk da 7 milyar insanı terbiye ile meşgul… At terbiyecileri, Osman Hamdi Bey’in meşhur eseri ‘’Kaplumbağa Terbiyecisi’’ gibi görünür ve bilinirler. Koronaviris ise ne görünür, ne aşısı vardır. Tabii kırbacı da yoktur. “Kırbaç’’ kelimesi burada  sadece mecâzidir. Hakîkat şu ki insan vücudunun 50 milyonda biri kadar olan bu muvazzaf; görevli virüs, insana anladığı dilden konuşmuştur. “İnsan’’ derken yalnızca kişi olarak âdemoğlunu kastetmiyoruz. Şirket, dernek, devlet… insanın bizatihi içinde yer aldığı her hükmi şahsiyet, her tüzel kişilik de ıslahtan geçmektedir. Korona, kendisini ciddiye almayan, ister lâlettayin biri, isterse şımarık bir politikacı olsun derhâl gereğini yapıyor. Bu salgın hastalığın, devlet, aile, dernek, şirket, millet, zengin-fakir, köylü-kentli, doğulu-batılı, kalkınmış veya geri kalmış… her kim var ise sayılamayacak çok hayatta hangi değişikliklere sebep olduğunu bu günler geçtiğinde görülecek veya göreceğiz. Kırbaçlı Korona, herhâlde düzinelerce kalemde sayılacak alışkanlıkları, şartları değiştirecektir. Onlardan biri, insanın, cemiyetin ve muhakkak ki devletin nüvesini, çekirdeğini teşkil eden aile ve o aileyi bir nur hâlesi gibi saran yuva muhabbetidir. İtiraf etmeli ki yirminci asırdan itibaren büyük şehir hayatı, insanı kendinden uzaklaştırdı. Koronadan önce bir kısım insanlar “mutasyon’’a uğradı, değişti. Evler, iki farklı adresten gelen seyyahların aynı akşamda aynı mekânda buluştukları otellere dönmüştü. Bu salgının, bu virüsün bu Kırbaçlı Korona’nın sadece bize bizdeki büyükşehirlilere değil, cümle âleme verdiği en büyük ders, insanoğlunun bir evinin olduğu gerçeğidir. Bu Kısıtlanmış Günler, insanlara evlerini, yuvalarını, evlerinin âdeta ruhu olan muhabbeti yeniden keşfettirdi. “Kısıtlanmış Günler’’ ibaresini, bilhassa özel isim gibi yazdık. Bu aynı zamanda  Karartma Günleri’ne de bir telmihtir, îmâ yoluyla o dram dolu günleri hatırlatmadır. Hiç şüphe yok ki ileride bu tufanın da hatıraları, romanları, şiirleri yazılacak, filmleri yapılacaktır. Onlarda bu değişim, dönüşüm, pişmanlık ve yeniden kendimizi keşfetme vak’ası işlenecektir. Bunlar olurken artık milletin kahramanı sağlıkçıların, o güzel insanların ne kekre bir dil kullandıkları da ayrı bir burukluk sebebidir .Yaseminden zakkum kokusu gelmesi gibi bir şey. Sağlıkçıların üstelik de halkı aydınlatma adına kullandıkları Türkçeyi iki kısma ayırmak mümkündür. Bunlardan birincisinde mazurdurlar. Zira onlar da millî eğitim tedrisatının gayrı millî tezgâhından geçerek “öz Türkçecilik’’ adına mağdur olmuş nesillerdir. Diğeri ise kendi mesleki tercihleridir. Çukurova’nın taze gönüllü çocuğu Karacaoğlan’ın Frengistan’ı gezerken “Dilleri var bizim dile benzemez’’ demesi misal, tıp camiasındaki şu Frenk lügati mukallitliği yüzünden söylenilenler anlaşılmıyor. Hâlbuki Cemil Meriç, haklıdır; der ki “kamus, namustur!’’ Nice milyon vatandaşa tercüman olarak şuradan sağlık teşkilatına Yunus’un “Ben dervişim diyene bir ün idesim gelir’’ mısraındaki gibi “Ben hekimim’’ diyenlere ünleyerek “Ey bu milletin fedakâr evlatları, Türkçe zannettiğiniz şu konuşmayla hizmetlerinizi ne olur lekelemeyin!’’ hatırlatmasını yapıyoruz. Bu hatırlatma da Kırbaçlı Korona vesilesiyledir. Tekrar ev bahsine dönerken söz Necip Fazıl’da: Üstadın ‘1982’de kaleme aldığı “Evim’’ ismindeki şiir, müthiş bir duygu sağanağı, vefasızlığı teşhir ve fevkalade bir resimdir… Şiirin yalnızca son iki mısraını aşağıya alacağız. Hani demek ki İspanyol gitarı çalmadan kendi irfan iklimimizden nakillerle de koronadan konuşulabilirmiş. Bunu yaptığımızda kendimiz olma özgül ağırlığımız artacağından tiyatronun Kim Korkar Hain Kurt’tan demesi gibi Kim Korkar Eli Kırbaçlı Korona’dan diyebiliriz. Kalbi bu zenginliklerle beslenmiş olan talihliler, maddi ve manevi tedbirleri at başı götüren aklı selim sahibi insanlardır: Evim, evim, vah evim, gönül bucağı evim! Tadım, rengim, ışığım, anne kucağı evim!
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.