İYİ PARTİ SANCILI!..

A -
A +
2017’de MHP’den bir kısım mensuplarının ayrılarak İYİ Parti’yi kurmaları üzerine yaptığımız yorumlarda "kopan kaybeder!" demiştik. Gerek yazılı ve gerekse beyaz camda sözlü olarak mükerreren dile getirdiğimiz bu hüküm, sosyolojik bir gerçektir:
Bu sözü söylerken tezimizi verilere dayandırıyor ve ortak hafızayı uyandırma adına vak’a sıralamaları yapıyorduk. Meşrutiyet dönemindeki çok partili hayatta yola çıkılan fırka; partiden kopup ayrı fırka kurulduğunda bu partiler yaşamamıştı. Cumhuriyet döneminde çok partili hayata geçildikten sonraki benzer durumlar da aynı neticeyi verdi. Bu dönemdeki ilk kopma, 1955’te DP-Demokrat Partiden bir grubun ayrılıp Hürriyet Partisini kurmalarıyla oldu. Öyle ki daha sonraki yarım asrı aşkın politik seyirde de görüleceği gibi bu yeni oluşumda Fuad Köprülü gibi DP kurucuları da vardı.
27 Mayıs 1960’tan sonraki zamanda CHP’den kopanlar Güven Partisi, diğer kopanlar da Cumhuriyetçi Parti adını almış ama yaşayamamışlardı. Bu iki parti sonra birleşmiş, CGP adını almış, koalisyon hükûmetinde bulunmuşlarsa da zaman içinde tabela indirmekten kurtulamamışlardı. Benzer durum AP-Adalet Partisi’nden kopan Demokratik Parti’de de görüldü. Bu partiyi teşkil edenler de milliyetçi, vatansever ve sahasında yetkin insanlardı. Buna ve onlar da CGP gibi ortak hükûmette yer almasına hatta "Osmanlı Hanedan mensuplarından erkek üyelerin yurda kabulüne dair ek kanun maddesi” bu partinin teklifi olmasına rağmen yolun devamında tabela indirmek zorunda kaldı.
Ferruh Bozbeyli ve arkadaşlarının AP’den koparak 18 Aralık 1970’te kurdukları Demokratik Parti, 12 Mart 1971 Muhtırası’ndan 4 ay öncedir. Bülent Ecevit’in CHP’den vazgeçerek kurduğu DSP-Demokratik Sol Parti ise 12 Eylül 1980 darbesinden sonradır. Arada başka kopma ve kapanmalar da olmuş olabilir. Ancak biz, ilk anda hatırlananları dile getiriyoruz.
Siyasi parti hayatlarına dair "kopan kaybeder" hükmümüzü duyan bazıları, daha ziyade AK Parti ve nadiren de DP itirazını yapmaktalar. Sonuncu isimden başlarsak söylenecek olan şudur:
CHP’nin kurulduğu 9 Eylül 1923 ile iktidarı kaybettiği 14 Mayıs 1950 arası, nev’i şahsına münhasır katı, anti demokratik ve iki büyük savaş arası bir ağır dönemidir. Her ne kadar Washington’un dayanılmaz baskısı üzerine CHP kendisine rakip parti kurulmasına yani çok partili hayata razı olmuş ise de 1946’daki sandık hileleriyle iktidarını Mayıs 1950’ye kadar devam ettirmiştir. Yaşadığı azap çapındaki maddi ve manevi baskılar yüzünden milletteki iktidar değişikliği önüne geçilemez bir büyük arzu hâline gelmişti. Adnan Menderes ve arkadaşlarının CHP’den kopuşları milletten tam tasvip görmüştü…
AK Parti’ye gelince…
AYM önce Fazilet Partisini, ardından 22 Haziran 2001’de Refah Partisini kapatınca 14 Ağustos 2001 tarihinde İBB eski Başkanı Recep Tayyip Erdoğan ve arkadaşları, Adalet ve Kalkınma Partisi’ni kurdular. Var olan bir partinin çatısı altından gidip yeni bir siyasi teşkilat olmadılar. Onun için bir kopma yoktur. Yeni oluşumda zamanın ruhu okunmuş, sadece BB Necmettin Erbakan değil CB Turgut Özal’ın tecrübelerinden de istifade edilmiştir. Ne var ki ileride AK Parti’den de kopmalar olacaktır. Bunun ilki BB yardımcısı Abdüllatif Şener’in partisi ve arkadaşlarından ayrılarak 1999’da Türkiye Partisi’ni kurmasıyla oldu. Bu parti, 2011’de kapandı. İsmi geçen, şu ân CHP’de vekil olduğuna göre arkadaşlarından dünya görüşüyle de ayrılmış demektir. AK Parti’den diğer kopmalarsa bu yakınlarda oldu. Eski BB Ahmet Davutoğlu ve eski Başbakan Yardımcısı Ali Babacan AK Parti’den ayrılarak yeni partiler kurdular; ama anketler her iki partinin oy toplamının ancak yüzde 5’i bulduğunu gösteriyor. Anket yapılsa halkın bu partilerin isimlerini söylemesi de çok düşük seviyede seyreder. İstikbal vadetmedikleri görülüyor.
Kopup da yaşayan partilerin belki de tek istisnası BBP-Büyük Birlik Partisi’dir. MHP’den ilk kopuştur. Merhum Muhsin Yazıcıoğlu’nun kurduğu bu parti asli çizgisini hep korumuştur. Nitekim bugün de Cumhur İttifakı’na destek olmaktadır.
İYİ Parti, MHP’den ikinci kopuştur. 25 Ekim 2017’de kuruldu. Genel Başkan Meral Akşener, 2018’de CB adayı olmuş fakat partisinden daha düşük oy aldığı için genel başkanlığı bırakmak istemiş ancak partililer buna razı olmayınca yerine dönmüştü. 20 Eylül 2020’de yapılan İYİ Parti ikinci olağan kongresi ise ciddi bir sancıya sahne oldu. O sancı yahut kriz devam ederken bu defa da bir ay sonra 19 Ekim 2020 akşamı İYİ Parti milletvekili Ümit Özdağ, çıktığı bir televizyon kanalında partisinin İstanbul il Başkanı Buğra Kavuncu’nun FETÖ’cü olduğunu iddia etti.
Bu sarsıcı iddianın sabahında Sn. Akşener partisinin grup konuşması için kürsüdeydi. O konuşmada eğitime ve Suriyeli mültecilere dair söyledikleri ve ülkenin Cumhurbaşkanına "hadi ordan, hadi ordan!" demesi uzun uzadıya konuşulabilir. Ancak salı konuşmasında ne liste krizi vardı ve ne de İstanbul il başkanıyla alakalı ileri sürülen iddia. Bu iddiaya kuliste gazetecilerin suali üzerine temas etti. Demokrasi, konuşma hakkı gibi beylik laflardan sonra il başkanının iddia sahibini mahkemeye vererek ona iddiasını ispat için bir şans tanıdığı şeklinde dolaylı destek verdiğini ihsastan sonra her ikisine de saygı duyduğunu açıkladı. Soru karşısında zorlanmıştı. Bu anlaşıldı. Ancak böylece bir şey daha anlaşıldı:
Sn. Akşener’in gruptaki konuşması, çok iyi başlamış, Ermeni savaşına dair Cumhurbaşkanı Erdoğan’a atıfta bulunmuş ama sözlerinin devamı sert bir polemiğe dönmüştü. Şimdi anlaşılıyor ki o polemik, bilhassa tercih edilmiş. Böylece partililere farklı hedefler gösterip, dikkatleri dışarıya çekerek partideki çatlak, sancı kriz her ne varsa bunlar kapatılmak istenmektedir.
Buğra Kavuncu, dün, kendisine "FETÖ’cü" diyen Ümit Özdağ hakkında dava açtı. Tabiî ki karşı tarafa şans vermek için değil iddiasını ispat için bu dâvâyı açtı. Malumdur ki "müddei, iddiasını ispatla mükelleftir." Acaba Meral Akşener, bu dâvâyı engelleyemez, tarafları barıştıramaz mıydı? Dâvâyı bir şans tanıma olarak gördüğüne göre böyle bir fikrin olmadığı anlaşılıyor.
Bir partide kongredeki liste tertiplerinin doğurduğu krizden bir ay sonra, kriz hâlâ gündemdeyken o partinin kurucularından önemli bir isimle İstanbul gibi bir ilin başkanı mahkemelik oluyorsa sözümüz o parti için de geçerlidir:
-Kopan kaybeder.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.