MAHALLE

A -
A +
"Mahalle" sözü, Türkçede en fazla telaffuz edilen kelimelerden biridir. Mâzisi tâ göçebe toplumdan yerleşik cemiyete geçildiği asırlar ötesine kadar gider…
Mahalle, aslında içtimâî hayatımıza şekil veren, onu güzelleştiren, ona sahip çıkan capcanlı yaşayan varlıklarımızdan biriydi. Yetişen genci, sadece ailesi değil, mahalle de ilmen, fikren, örfen… besler ve insanlığa hayrlı bir ferd olarak kazandırırdı. Bu cephesiyle mahalle, ailenin bir üst yapısıydı. Şehirleşmenin bir çığ gibi kopup, üstümüze gelmesiyle o bahsettiğimiz yaşanmasına doyulamayan mahalle hayatları yetim kaldı. Onların yerini konfeksiyon imalatlar; "site"ler aldı. Mahallede herkes, geniş bir aile gibi birbirini tanır, derdiyle dertlenir, sevincini paylaşırken site hayatlarında bütün zorlamalara rağmen yakınlıklar, ahbaplıklar, dostluklar kurulamıyor. Bu soğukluk ‘50’li, 60’lı yıllarda apartmanlarla başladı, 1990’lardan sonra sitelerle derinleşti. Bu sosyolojik hastalığın birçok sebebi var. Esas sebeplerden biri şudur; mahalle yaşayışı, göz hizası yatay hayatlarken, apartman ve onun azmanlaşmış şekli siteler bakışların buluşamadığı dikey hayatlardır.
Bu bahis, uzundur ve seminerlik, kitaplık mevzudur.
Biz, burada mahalleye yüklenen politik; dahası ideolojik anlam üzerinde duracağız:
Yukarıda tasvire çalıştığımız gibi mahalle, bir meskûn hayatın râyihalı adıdır. Hâl bu iken 1990’ların son yaprağında, 28 Şubat darbesinde muhafazakâr kitleye, bir başka ifadeyle memleketin temel unsuruna var olma hakkı tanınmayınca "mahalle" ötekileştirmenin anahtar kelimesi oldu. 28 Şubat Cunta Vesayetinde çıkan münakaşalar üzerine eli kalem tutan hemen hepimiz yazıp konuşuyordur. O arada sosyolog Şerif Mardin Bey, siyasi edebiyata "bizim mahalle", "öteki mahalle", mefhumlarını soktu. "Kazandırdı" demiyoruz zira her ne kadar bu tarif Sn. Mardin’in bir resmetme çalışması ise de sonuçta mahiyetinde ötekileştirme; daha vahimi bölme, bölünme vardır.
"Sizin Mahalle"-"Bizim Mahalle" gibi tasnifler, Türkçe kelimelerden kurulsa da mantık olarak bize ait değildir. Bunlar, "sağcı-solcu", "gerici-ilerici"… gibi ithal mefhumlardır. Mahalle, kucaklayıcı, paylaşıcı, diğerkâm… iken burada tam aksine ideolojik bir öfke, bir kıyım mevzubahistir…
Biz, bizim mahalle, öteki mahalle… gibi lafları abes buluyoruz. Eğer; birisi bize iyi niyetle de olsa "sizin mahalle" diye yazıyorsa bunu kabul etmeyiz. Bizim bir tek mahallemiz vardır; aziz vatanımız Türkiye. Mahallelimiz de bütün milletimizdir. Hiçbirimiz bu vatanda, misafir, yabancı, turist, öteki değiliz. Şâyet "vatan" dediğimiz bu mübarek mahallede yirmi milyon hâne varsa hemen her evde bugünden yüz yıl öncesine doğru giden hayat safhalarının birinde muhakkak bir şehit vardır. En az bir şehit.
Gerçek bu olduğuna göre birbirimize insafla, vicdanla, adaletle davranmalıyız. Siyasi hayattan ekranlara, oradan manşetlere, sütunlara kadar dil, üslup çok sertleşti. Testiler vuruştuğunda her ikisi de şu veya bu kadar kırılır, ziyan görür. Birbirimizi anlamak yerine hakaret, incitme, aşağılama tercih edilmektedir. Öfke, baldan tatlı sanılsa da zehirden beterdir. Bu tarz, bizim mahallemize mahsus değildir. Bizim mahallemizde sabır, müsamaha ve anlama vardır.
Mahallenin unsurlarından bekçiliği yeniden hayata kazandığımız gibi, bakkalı da tutmalıyız. En mühimi komşuluğu, hatır sormayı, dert dinlemeyi, kapıyı çalıp bir kap yemek verebilmeyi hatırlamalıyız.
Ne denmiş?
-Kişi bilmediğinin düşmanıdır!
Kafasında peşin hükümle bir mahalle hayal edip; o ideolojik kalıba birilerini oturtunca nefret, nöbeti devralmaktadır. Oysa Yunus Emre, Beyaz Zambaklar Ülkesinde değil, Kırmızı Güller Ülkesinde, Anadolu’da yetişmişti. Hazreti Yunus, o duru Türkçesiyle ne diyordu?
"Ben gelmedim dâvi için/Benim işim sevi için/Dostun evi gönüllerdir/Gönüller yapmaya geldim!"
Çünkü; insan eşref-i mahlûkattır… Eşref-i mahlûkat, yaratılmışların en üstünü olan kim? Bilmeyiz, bilinmez; kendisi de bilmez.
Suali, "her geceyi Kadir, her gördüğünü Hızır bil"ene sormalı.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.