AİHM DE CEPHEYE KATILDI!

A -
A +
 
AİHM-Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, AK-Avrupa Konseyi’nin bir kuruluşudur. Avrupa Konseyi, 1949’da teşekkül etmiştir. Türkiye, bu konseyin kurucu devletlerinden biridir.
Türkiye, “Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi”ni 1987’de imzalayarak mukavele maddelerini kabul etti. Bunun ardından da 1990’da AİHM’ni tanıdık.
Söz konusu imkânın doğmasıyla tutuklu veya hakkının çiğnendiğini düşünen her Türk vatandaşı, hatta zaman içinde Avrupa birinciliğine ulaşan rakamlarla AİHM’ne ferdî müracaatlarda bulundular. Adı geçen mahkeme, bu başvuruların tamamına yakınında Türkiye devletini tazminata mahkûm ediyordu. Öyle ki tazminatlar ciddî meblağları bulmaktaydı. Ayrıca itibarımıza da ziyan verici oluyordu
Bunun üzerine 2010’daki anayasa değişikliğinde Türk hukuk sisteminde yeni bir kapı açıldı. Vatandaşlar, Fransa’nın Strazburg şehrindeki AİHM’ne “hak ihlali” gerekçesiyle müracaat etmekteydiler. Yabancı bir mahkemenin Türkiye aleyhine karar vermesi, Türk vatandaşının yabancı mahkemeden yardım isteme ayıbı bir tarafa, bu yol vatandaş için de ağır maddi külfetlere sebep oluyordu. Bütün bunlardan dolayı yeni anayasa değişikliğiyle mağdurum diyen herkese iç hukukta kapı açıldı. Artık AİHM yerine AYM-Anayasa Mahkemesi’ne gidilebilecekti. AİHM yolu kapatılmıyordu. Ancak artık oraya gidebilmek için Türkiye’de en aşağıdan başlayarak iç hukuk yollarının tüketile tüketile gelip ancak Anayasa Mahkemesi de geçildikten sonra Strazburg’daki mahkemeye dilekçe verilecekti.
İncelik şuradadır; ne AİHM ve ne de AYM alt dereceli mahkemenin yerine geçip yargılama yapamaz, karar veremez. Sadece ortada bir hak ihlali olup olmadığına yani hakkaniyet karinesine riayet edilip edilmediğine göre mütalaada bulunabilirler. Kararı veren mahkeme, verilen bu mütalaaya riayet eder veya kaale almayarak kararında ısrarcı olabilir.
Selahattin Demirtaş 2019’dan beri tutukludur. 6-8 Ekim 2014’teki Kobani olaylarında 52 vatandaşın ölmesi, adam öldürmeye nitelikli azmettirmek, ülke bütünlüğüne ve devletin birliğine kastetme, suç delillerini gizlemek... gibi hakkında isnad edilen birçok suçtan yargılanmaktadır.
Tutukluluk hâli ve yargılama devam ettiği hâlde vaki müracaat üzerine AİHM daha evvel de HDP eski eş genel başkanı hakkında “hak ihlali var” diyerek lehine hüküm vermişti. Aynı mahkeme aynı konuda önceki gün sözünü ettiğimiz bir karar daha verdi ve yukarıda da yazdığımız gibi sanığın “derhal serbest bırakılmasını, aksi hâlde Türkiye’nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesini çiğnemiş olacağını” ileri sürdü.
Tekrar etmek gerekirse mezkûr şahıs hakkında birçok dava vardır. Bu davaların bazılarından tahliye, bazılarından tutukluluk hâlinin devamına karar verilmiştir. Mümkündür ki yarın bazılarından mahkûmiyet ve bazılarından da beraat alabilir. Yargılama devam ettiğine göre, iç mahkeme yolları, millî mahkemeler tüketilmemiştir. Tüketilmeyince de AİHM kendisine yapılan müracaatı reddetmek durumundaydı. Hâlbuki O, usul hatası işleyerek davayı kabul ve hak ihlali olduğuna hükmetmek ve yukarıdaki kanaatleri serdetmekle kalmamış ayrıca “sanığın hukuki değil, siyasi sebeplerle içeride tutulduğunu” iddia etme gibi haddini aşan bir beyanda da bulunmuştur. Bu söz, Türk adliyesine de Türk devletine de hakarettir. Asıl politik olan, mantık ve niyet bozukluğuyla malul bu mütalaa yahut karardır.
Bu hamle, Fransa, Türkiye’ye sataşıp dururken, AB ve ABD, Türkiye aleyhine yaptırım kararları alırken yapılmıştır. Zamanlama tesadüf olamaz. Görülüyor ki namlı Avrupa Mahkemesi de Türkiye yönetimine karşı yargı müeyyidesi yoluna sapmıştır. Şimdiden sonra Türkiye bir de bu taraftan baskı altına alınmaya çalışılacaktır. Sömürgecilerle içerideki adamları omuz omuza aynı şer cephedeler.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.