PARLAMENTER SİSTEM DÜNDE KALDI!

A -
A +
DP-Deva Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu ziyaret etmiş. Ziyaretin mevzuu, parlamenter sisteme dönüş. Ziyaret sonrasında Sn. Babacan, basına "ciddî bir sistem sıkıntısı var!" demiş. Sn. Kılıçdaroğlu ise "toplum, mevcut sistemden memnun değil!" demiş…
Ciddî bir sistem sıkıntısı olduğuna, toplum da bundan memnun olmadığına, bunu da biri eski, biri yeni iki partinin başkanları açıkladığına ve "varsa var, memnun değilse memnun değiller!" gamsızlığında olamayacaklarına göre bu iddialarından dolayı çâre reçeteleri, teklifleri, projeleri sunmaları gerekirdi…
Hâlbuki denilen şudur:
-İki partiden hey’etler, değişikliğe ilişkin ilkeleri belirlemek için uzmanlar ve STK’larla görüşmek için bir araya gelecekler…
Böyle mi olmalıydı?
Muhalefet sorumluluğu, iktidar talipliği bu mudur?
Eğer; asıl gündemleri seçim ittifakıydı da bu sözleri, o çalışmayı örtmek için kullanmadılarsa demektir ki bu buluşma, hazırlıksız bir görüşme ve dostlar bir şeyler yapılıyor olduğunu görsün kabilinden bir nezaket ziyaretinden ibarettir. Onun içindir ki yapılan konuşma ve açıklamalar, hiçbir sağlam tarafa sahip değildir. Sn. Babacan, Cumhurbaşkanlığı Sistemi’nde ne gibi sıkıntılar gördüğünü hem bir dosya hâlinde muhatabına götürmeli ve hem de kamuoyuna açıklamalıydı. Keza Sn. Kılıçdaroğlu, muhatabına toplumda gördüğü memnuniyetsizlikleri madde madde açıklayan bir dosya vermeli ve dosya münderecatını milletle paylaşmalıydı.
Bunların hiçbiri yok.
Evvela iki partide hey’etler kurulacak, sonra bu hey’etler bir araya gelip -herhâlde- tek hey’et olacak ve bu genişletilmiş hey’et de uzmanlar ve STK’larla konuşacakmış. "Uzman" dedikleri ekranlarda muhalefet eden bazı akademisyenlerdir. Oralarda defalarca dile getirdiklerinden başka söyleyecekleri yeni fikir mi var? "STK" dedikleri de Cumhur İttifakı’na muhalif, birtakım odalardır. Onlarınki de slogandan öte bir şey değildir ve bu patinaj sözler de onlarca kere söylenmiştir.
Dediğimiz gibi bu manzara, biri Türkiye’nin en kıdemli diğeri en genç partilerinden birinin ortak görüntüsüdür. Ülkemizde iktidar değil de muhalefet problemi olduğu şu hazin manzarada da görülmektedir. Ana muhalefet partisi, iktidarı zorlayan kıratta mı, yoksa böylesi cılız, zayıf ve muhtevasız mı olur? Bir insan partisinde yıldız isimlerden iken liderini ve arkadaşlarını kifayetsiz bularak onların arasından ayrılıp kendisi bir parti kuruyorsa ortaya konan böyle yavan bir fikir sofrası mı olmalıydı?
Manzara, öncelikle lider vasfıyla bağdaşmamaktadır.
Cumhurbaşkanlığı Sistemi’nin kusursuz olduğunu hiç kimse söylemiyor. Geçen iki yıllık zamanda uygulamadaki aksaklıklar, eksiklikler, tenkidler, teklifler elbette değerlendirilecektir. Bize göre "Başkanlık Sistemi" demek icap eder. Yine bize göre Cumhurbaşkanlığı Sistemi denince Başbakan da olması gerekmektedir. Cumhurbaşkanlığı denince Yarı Başkanlık Sistemi akla gelmektedir. Yarı Başkanlıkta Başbakanlık vardır. Başkanlıkta ise Başkan Yardımcı veya Yardımcıları olmaktadır. Bizdeki câri sistemde Cumhurbaşkanı ve CB Yardımcısı mevcut. Diğer taraftan tarih boyunca Hakan, Sultan, Padişah, Reis-i Cumhur, Cumhurbaşkanlarının yanında Vezir, Vezir-i Azam, Sadrazam, Başvekil, Başbakan olmuştu…
Cumhurbaşkanlığı Sistemi’nde görülen eksikler konuşulup telafi edilebilir. Bu kapı her zaman açık. Bunu yani makulü konuşmak varken "güçlendirilmiş ve takviye edilmiş parlamenter sistem" deniyor. Aylardan hatta senelerden beri dile gelen budur. Eski sistemin neyi, neresi ne ile güçlendirilecektir, takviye edilecek taraf nedir? Bunlara dair hiçbir teklif mevcut değil. Ortada tekrarlanan bir cümle var o kadar. Vaki ziyarette de yine aynı cümle tekrarlandı.
"Güçlendirme" ve "takviye" kelimeleri deprem literatürüne aittir. İlgili makamlar, "binalarınızı güçlendirin!" diye sık sık ikazlar yapmaktalar.
Ne denmek istendiğini kuvvetle vurgulamak için, farkında olarak veya olmayarak deprem metinlerinden bu kelimler seçildiğine göre zımnen yani kapalı bir ifadeyle parlamenter sistemin çökmüş olduğu kabul ve ikrar edilmektedir. "2010 Anayasa değişikliği öncesi parlamenter sisteme rücû edelim!" dense anlaşılır bir taraf olabilir. Lakin öyle denmiyor. “O sistemi güçlendirelim, takviye edelim ayağa kaldıralım” deniyor.
Bunlar ne zaman deniyor?
2023 Seçimlerine 30 aydan az bir zaman kalmışken, Türkiye fiilen seçim sath-ı mailine girmişken? Korkarız, çok korkarız ki muhalefet, gündemi de okuyamıyor.
Şayet büyük velî, mutasavvıf ve mütefekkir Mevlâna Celâledin-i Rumî Hazretleri, bugün yaşasalardı "parlamenter sistem dünde kaldı cancağızım, yeni şeyler söylemek lâzım!" derlerdi. Ama zaten onlar rehberlikleriyle yaşıyor ve öyle diyorlar. Allah dostlarının söyledikleri zaman ve mekânla kayıtlı değildir.
Şu veciz söze dahi kafa yorulsa muhalefet, tutuculuğu bırakıp yeni tekliflerle karşımıza çıkar...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.