VAKİT, YARDIM VAKTİDİR!

A -
A +
Dün, Resmî Gazete’de bir "Cumhurbaşkanı Kararı" neşredildi. Akdeniz ve Ege Bölgesi’nde çıkan yangınlarla Karadeniz Bölgesi’nde yaşanan sellerde meydana gelen maddî ve mânevî zarar-ziyan ve mağduriyetleri telâfi etmek ve bundan sonra da doğabilecek benzer âfetlerde kullanılmak üzere bir "insanî yardım seferberliği" başlatıldı. Kampanyayı icra etme salâhiyet ve mükellefiyeti de AFAD-Âfet ve Âcil Durum Yönetim Başkanlığı’na tevdi edildi.
Buna göre; Valiliklerle Belediyeler, toplamış oldukları yardımları, AFAD’ın duyuracağı banka hesaplarına devredeceklerdir. Karar bu kadar açık değilse de böyle anlaşılıyor. Şahıs ve şirketlerle kurumlar da bu hesaplara yardım parası yatırabileceklerdir. Diğer taraftan sel bölgesi olan Batı Karadeniz’de yapılacak aynî destekler yine AFAD üzerinden icra edilecektir.
Kararda "yardım kampanyası" deniyorsa da kültürel dokumuza daha uygun olduğu ve içinde bir teşvik edici taraf da bulunduğundan biz, "Yardım Seferberliği" sözünü tercih ettik. "Âfet bölgesi" gerçeğine de uygundur.
Böyle bir seferberlik başlatılmasına laf edilmesini yadırgar ve ayıplarız. Yangın, salgın, sel, toprak kayması, çığ ve harbin iktidar tarafı-muhalefet tarafı olamaz. Böyle zamanlarda bir yanda âfet, diğer yanda millet vardır. Unutulmasın ki benzer faaliyetler eskiden de olmuştu. "Mehmetçik Vakfı" Kıbrıs Barış Harekâtı üzerine vatandaşın açılan seferberlikle TSK’ya ettiği yardımlarla kurulmuştu. Bundan dolayı yangında hazırlıksız yakalanma görüldüğü gibi 10 günde söndürme muvaffakiyeti ve yangındaki kundaklama payı da görülmelidir. Sel âfetinde dere içine bina yapma vahim hatası dile getirildiği gibi 1 saatte metreküpe 318 kg yağmur düştüğü ve gök yarılmışçasına 6 aylık yağışın 24 saatte yere boşaldığı da söylenmelidir.
Hem Yardım Seferberliği’nin başlatılması ve hem de vazifeli kurumun tesbit ve ilân edilmesi yerinde olmuştur. Bundan böyle belediyelerin yardım toplaması münakaşa mevzuu olmamalıdır. Onlar da bu faaliyeti yapabilsinler ama toplanan para ve mal aynen AFAD’a teslim edilmelidir.
Bunlar hâdisenin resmiyet ve mahiyeti. Biz vatandaşları alâkadar eden tarafına gelince:
Adı üzerinde "İnsânî Seferberlik".
İnsandan insana el uzanması.
Sözün burasında gidilmesi gereken yere gitmezsek olmaz:
"Merhamet Medeniyeti"nin mimârı Sevgili Peygamberimizin -aleyhisselâm- buyurdukları herkesçe malûmdur.
-Mü’minler, bir vücut gibidir; vücudun bir yerine diken batsa, acıyı bütün vücut hisseder.
-Veren el, alan elden hayrlıdır.
-Komşusu aç iken, tok uyuyan bizden değildir.
Misaller çoğaltılabileceği gibi âyet-i kerîmelerden de çok misal verilebilir. Ama; okuyan ve dinleyen, anlatan ve yazandan ârif ise fazla söze ne hâcet?
Eğer, yangın ve sel facialarını görüp de müteessir olmayan, etkilenmeyen varsa kendini sorgulamalıdır. Biz, taş yürekli insanlar olamayız. Başta her imkâna sahip zenginler ve büyük şirketler olmak üzere herkes, bu sevâptan pay almaya, bir derde derman olmaya bir yaraya şifa bulmaya koşmalıdır. Böylesi yardım ve desteklerin, duanın kaza ve belâyı defettiğini, ömrü uzattığını ilmî eserler haber vermektedir.
Şimdi yardım vaktidir.
Gün bugündür.
Saat bu saattir.
Biz, bir milletiz; bu itibarla birlik ve beraberlikle hareket etmeye mecburuz.
Darda olanın elini tutan, derdi olanın gözyaşını silen el, öpülmeye lâyıktır.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.