''Böylesini hiç görmedim bu cip benim olmalı!''

A -
A +
Beyaz cip gerçekten bütün aksesuarlarıyla oldukça göz kamaştırıcıydı. Hakan'ın gözleri kıskançlıkla parladı!
 
Parayı alan genç dudaklarını ıslattı diliyle:
- Hakan Abi, Cemal bu esnafı senin bağladığını duyunca yine çıldıracak.
Hakan omuz silkti:
- Cemal cürmü kadar yer yakar. Her tarafı o sahiplenecek değil. İkimize de yetecek kadar malzeme var burada. Kardeş kardeş paylaşalım şunu işte. Hakan’ın kim olduğunu anlasınlar. Bir kişiye fazla gelir bu yerler...
Hakan beş buçuk yaşından beri sokaklardaydı. Defalarca polis tarafından yakalanmış, ıslahevine gönderilmiş, orada geçen yıllar onu hayata karşı daha da acımasız kılmıştı. Yaşını doldurunca askere gitmiş, ama yaşadığı her saniye onu hayata ve çevresine karşı düşman etmiş, içindeki kin ve nefret giderek büyümüştü. Sevgiden yoksun, insani değerlerden uzak sürdüğü hayat içinde insanın doğasında olan bir sürü duygu da törpülenip yok olmuştu.
           ***
İki genç kahveden çıkar çıkmaz bir taksiye bindiler. Sahil boyunca ilerledikten sonra Hakan şoföre döndü:
- Sağda bir yerde bırak bizi aslanım.
Arabadan inip derin bir nefes aldı. Yüzünü denize doğru dönmüştü. Yüzünde beliren gülümseme ile dudak büktü:
- Hava muhteşem. Şuralarda bir çay bahçesi vardır.
Tam bu sırada arkalarındaki köşkten çıkan son model cip dikkatini çekti. Hayranlıkla bağırdı:
- Vay anam! Arabaya bak! Yuh! Böyle de olmaz ki! Şu güzelliğe bak, kız gibi aynı...
Beyaz cip gerçekten bütün aksesuarlarıyla oldukça göz kamaştırıcıydı. Hakan gözleri kıskançlıkla parlayarak mırıldandı:
- Bu benim olmalı... Bu mücevher benim olmalı. Ben hiç görmedim böyle bir şey!
Gerçekten de cip ısmarlama getirtilmişti. Ferit Kozdağlı o arabayı kızı Nalân’a okulunu bitirme hediyesi olarak sipariş etmişti. Hakan saatine baktı:
- Bu araba bu köşkün. Buraya demir atar bu kul! Bu arabaya bir kere binmesem ölürüm ben. Oturup geri dönmesini bekleyeceğim.
Yanındaki gence döndü:
- Akif, sen dolaş etrafı bakalım, kimin nesiymiş bu köşkte oturanlar, hele bir öğren.
Uzun boylu toplu genç başını eğerek uzaklaştı. Hakan bir sigara yakıp beklemeye başladı. İsteklerini her zaman zor kullanarak gerçekleştirdiği için beğendiği bir arabayı elde etmek için başvuracağı yol da farklı olmayacaktı. Ona kural, kanun yoktu. Hayatın kanunlarını kendisi koyuyordu. Ya da öyle olduğunu zannediyordu. İstediği bir şeyi alabilir, beğendiği bir insana sahip olabilirdi. İnsanlar onun gözünde eşya gibiydi. Bu hayat  tarzının bedelini elbette ki ödüyordu zaman zaman. Ama ne hapishane, ne polis onu yıldırmıyordu. Mutlaka bir yolunu bulup kurtuluyordu. Polis onu korkutmuyordu...
Yaklaşık dört saate yakın köşkün önünde bekledi Hakan. Bu arada Akif köşk hakkında bilgi toplamıştı. İstanbul’un sayılı zenginlerinden Ferit Kozdağlı’nın köşküydü burası. DEVAMI YARIN
 
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.