"Bana ne ailesinden, biz kararımızı verdik"

A -
A +
Leyla Hanım sinirli bir tavırla omuzlarındaki pahalı kürk etolü koltuğun üzerine bıraktı...
 
Dilek arabasını park ettikten sonra koşar adımlarla iki katlı bahçe içindeki müstakil villalarına doğru yürüdü. Kapıyı açan hizmetçi kız Zeliha’ya sordu:
- Annem babam evde mi?
- Hayır Küçük Hanım, Servet Beylere yemeğe gittiler.
Başını salladı Dilek. Salona girip ışıkları yaktı. Yaklaşık yüz doksan metrekare büyüklüğündeki salonu döşemek için bütün mobilyaları İtalya’dan getirtmişti Kadir Bey. Yine de salondaki eşya kalabalığı insanın ruhunu sıkıyor, içeriye giren insanları bunaltıyordu. Birbiriyle uyum sağlamayan tablolar, kristal, çini vazolar, sedefli takımlar birbirine girmiş gibi bir kalabalık oluşturuyordu. Dilek kristal kutunun içinden bir sigara alıp yaktı ve hizmetçiye seslendi:
- Zeliha bana bir kahve yap!
- Baş üstüne Küçük Hanım.
Bir süre kahvesini yudumlayarak oturdu Dilek. Anne ve babası gelmeden yatmak niyetinde değildi. Onlarla konuşmak olanı bileni anlatmak istiyordu. Yaşadığı ilişki onun hayatına bir renkti. Evliliğe çok ciddi bakan bir insan değildi. Hayatı boyunca haris bir karakter çizdiği için istediği her şeyi elde etme çabasından asla vazgeçmezdi. Hakan’ın iyi bir genç olması, kendisine hep müsamahakâr davranması cezbediyordu. Hakan’la evlenmeyi istiyordu ama bunun altında bir sevgi olduğu şüphe götürürdü.
            ***
Gece yarısını biraz geçe babasının son model arabasının sesini duyan Dilek sigarasını söndürerek kalktı koltuğundan. Kapıya doğru yürüdü. Kendilerini bekleyen kızlarını gören Kadir Bey ve Leyla Hanım hayretle baktılar. Leyla Hanım şaşkınlıkla:
- Sen daha yatmadın mı Dilek? Diye sordu.
- Hayır anne, sizinle konuşmam lazım.
Kadir Bey bir kahkaha attı:
- Gündüzler torbaya mı girdi kızım, sabah konuşurdun. Mesele bu kadar önemli mi?
- Evet baba, ben evleniyorum.
Kadir Bey ve Leyla Hanım hayretle baktılar kızlarına. Leyla Hanım hemen kaşlarını çattı:
- Bu da nereden çıktı, ne evlenmesi?
Dilek umursamaz bir tavırla omuz silkti:
- Bayağı evlenmek işte. Adı Hakan. Bugün onun evine gittim. Anne ve babasıyla tanıştım. Biz kararımızı verdik, evleneceğiz.
Kadir Bey alnında biriken terleri sildi:
- Ne iş yapıyor bu çocuk?
- Üniversitenin kamu yönetiminden mezun. Bir şirkette çalışıyor.
Kadir Bey anahtarlarını masanın üzerine bıraktı:
- Zengin mi?
Dilek yüzünü buruşturdu:
- Çok zengin değiller.
Leyla Hanım sinirli bir tavırla omuzlarındaki pahalı kürk etolü koltuğun üzerine bıraktı:
- Bizim ailemize uymaz. Yoksul insanlarla işimiz olmaz.
Dilek sert bir çıkış yaptı bu sözlere:
- Babamın parası var ya... Bana ne ailesinden, ben evleneceğim adama bakarım. Hem biz kararımızı verdik.
Kadir Beye döndü şımarık bir tavırla:
- Babacığım lütfen... Ne olur, ben Hakan’ı seviyorum. Evleneceğiz biz... DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.