Finallere merhaba

Bir futbolcunun bir takımın kimliğini nasıl değiştirdiğini gördük. Millî forma içinde hep eleştirilen Hakan Çalhanoğlu topu tuttu, takımı ileri taşıdı,
pozisyon üretti, golü attırdı.

İlk yarı bittiğinde şaşırıp kaldım. Bir futbol maçında bizim millî takım rakip kaleye hiç şut atmadan soyunma odasına giriyordu! Daha tuhafı, ilk yarıyı Fransa Millî Takımı ile Mert, Merih, Çağlar, Zeki, Umut ve Kenan oynamıştı. Yani TRT sahanın sadece bizim tarafının yayın hakkını satın almış olsaydı, izleyici hiçbir şey kaçırmazdı!
Şenol Güneş, Burak’ı kaleye Mert’i forvete koysa saygı duyarım! Hocaya o kadar güvenirim. Ama benim millî takımımda Okay’a yer yoktur. Gerçi orta saha oyuncularımızın hiçbiri kendini gösteremedi. Ne Ozan, ne Mahmut, ne İrfan Can... Kafa toplarına dokunamıyor, ayağımızdaki topu panikten rakibe atıyorduk.
İlk çeyrekte biraz evirip çevirdiğimiz, biraz ayağa paslarla çıkmaya çalıştığımız oyunu o meşhur Griezmann - Mert - Sissoko - Mert gösterisinden sonra Fransa’ya verdik. Neyse ki Giroud’ya tercih edilen Ben Yedder, onun arkasındaki üçlü Kingsley Coman, Matuidi ve gezgin Griezmann, bizim defans dörtlüsünün canhıraş mücadelesine takıldı. Daha çok sola yığılan Fransa ataklarına karşı bir de Kenan’ı o kanada kaydırdı Şenol Hoca. Ve ilk yarıda istediğimizi aldık.
Teknik direktörümüz ikinci devreye Hakan Çalhanoğlu ile çıktı, Okay’ı soyunma odasında bırakarak... Ve bir futbolcunun bir takıma nasıl kimlik değiştirdiğini gördük. Millî forma içinde hep eleştirilen Hakan topu tuttu, takımı ileri taşıdı, pozisyon üretti.
72. dakikada oyuna giren “son Fransız efsanesi” Giroud, Ozan ve Çağlar ve Merih’e rağmen kafayı vurdu, golü yazdı. Millî takım elemelerdeki 3. golünü de duran toptan yedi.
Ama dedim ya, takımı öne taşıyan bir Hakan’ımız vardı. Bir duran top da bize geldi; Hakan mükemmel kesti, ofsayttaki Merih’ten önce Kaan kafayı yapıştırdı. Bir kere daha boyun eğmedik son dünya şampiyonuna.

MAÇIN ADAMI: Mert Günok