Etçil amaçlar, vejetaryen uygulamalar

A -
A +

Okullara dışarıdan baktığınız zaman şunu görüyorsunuz. Ders zamanı ortalık acayip hareketsiz ve sessiz. Ama teneffüs olduğunda birden ortalık karışıyor. Koşan, oynayan öğrenciler birbirine karışıyor. Öğretmenler odasında hararetli sohbetler gırla gidiyor.
Ve zil çalıp da derse girildiğinde yine bir sükûnet çöküyor.
Okullarda iddiamız “kendi ayaklarının üzerinde durabilen” ve “kendini iyi ifade eden” bireyler yetiştirmek…
Ama sınıfta en sık kullandığımız iki cümle, “Konuşmayın!” ve “Yerinize Oturun!”
Çocuklara bir yandan “Siz ileride Türkiye’nin gururu olacaksınız. Aslanlar gibi mücadele edeceksiniz” diye gaz veriyoruz. Bir yandan da sınıfta “çiçek olun” diyoruz.
Yani amaçlar hep etçil ama uygulamalar vejetaryen...
İşin kötüsü bu durum pek ciddiye alınmıyor. Dikkat çekmek için ne yapılabilir acaba diye düşünürken aklıma bir hikâye geldi.
Bir okulda çatıdan su akıyormuş. Okul müdürü ilçeye birkaç kez yazı yazarak yardım istemiş. Ama bir cevap alamamış.
Akan sular koridorlara birikmeye başlayınca okulun bütün su vanalarını kapatmışlar. Öğrenci ve öğretmenler perişan olunca okul müdürü belki ilçenin dikkatini çeker diye şöyle yazmış;
“Sayın Yetkili! Musluk hariç okulumuzun her yerinden su akıyor.”
Bu dilekçeden sonra hemen gelip tamirata başlamışlar.
Şimdi ben okullardaki bu “enerji” durumu için bakanlığa bir dilekçeyle yazsam ve “Sayın yetkililer, sınıflar hariç okulun her yerinden enerji fışkırıyor” desem…
Dikkat çeker mi acaba?
Emeğe saygı
“Dijital dünyada E-beveyn Olmak” isimli kitabımı okuyan birisinden geçtiğimiz günlerde şöyle bir mesaj aldım.
“Kitabınızı beğenerek okudum. Ama Sosyal Medyada Ördek Sendromu başlığıyla yazdığınız yazıyı okuyunca canım sıkıldı. İnternette dolaşan bir yazıyı almışsınız ve hiç kaynak belirtmeden yayınlamışsınız!”
Sitemkâr okuyucuma, internette isimsiz veya sahte kimliklerle dolaşan o yazının bana ait olduğunu söyledim. Ama bir sürü köşe yazısında, Youtube videolarında, farklı sosyal medya hesaplarında ve televizyon haberlerinde cümlelere operasyon yapılarak bu yazının defalarca kere kullanıldığını söylemedim.
Sosyal medyada birkaç saat içinde “e-nonim” bir hâle dönüşen diğer yazılardan ise hiç bahsetmedim.
Gerek de yoktu zaten! Siz bilin yeter!
Çevir kazı yanmasın
Emeğe saygı deyince aklıma bir hatıram geldi. Çevirmenlik yapan bir arkadaşımı ofisinde ziyaret etmiştim. Masanın üzerinde üç tane kitap vardı. Sırayla üç kitaba da bakıyor, sonra önündeki bilgisayara bir şeyler yazıyordu.
“Ne yapıyorsun?” dedim.
“Vadideki Zambak kitabını çeviriyorum” dedi.
Kalkıp yakından baktım. Masanın üzerinde Balzac’ın meşhur eserinin üç farklı çevirisi vardı. Arkadaş bir cümle oradan, bir cümle buradan alıp ortaya karışık bir şeyler yapıyordu.
Bu durumda siz siz olun, dünya klasiklerini alırken iyi bir yayınevi tercih edin ve çevirmenini araştırın.
Yoksa süpermarketteki sepetten ucuza kitap alıp, “Suç ve Cezayı okudum hiç beğenmedim abi. Abartıldığı kadar güzel değilmiş” diyenlerden olabilirsiniz.
Tez elden tez yazdırmak
Bir İngilizce öğretmeni adayıyla mülakat yapıyordum. Aday tecrübelerinden bahsederken üç yıldır tez yazdığını söyledi.
“Kabul edilmiyor mu? Niye o kadar uzun sürdü?” diye sordum.
Önce sorumu anlamadı. Sonra, “Başkalarına tez yazıyorum. Kabul edilmeyen de olmadı” dedi gururla.
Adayı tebrik edip uğurladıktan sonra internete girip tez yazımıyla ilgili sitelere baktım. İlk açtığım sitede büyük puntolu harflerle şöyle yazıyordu;
“Ücretli tez yazılır, tez düzenlemesi yapılır, intihal düşürme yapılır.”
Başka bir sitede, “Tez yazılmaz, yazılmışı bulunur” diye veciz bir söze rastladım.
Aslında böyle bir sektör olduğunu biliyordum ama bu kadar yaygın hizmet verdiklerini o zaman öğrendim.
Kimi suçlayacağımı da açıkçası bilemedim.

 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.