Eskiden ecdadımız seher vaktinden itibaren güne başlardı. Sabah namazını kılar, namazdan sonra yatmaz, güneşin doğup yükselmesini beklerdi.
Müslümanın yirmi dört saati -1- Müslümanın günü, sabah namazı vakti ile başlar. Eskiden ecdadımız seher vaktinden itibaren güne başlardı. Sabah namazını kılar, namazdan sonra yatmaz, güneşin doğup yükselmesini beklerdi. ''Kerahat vakti''nde yani, güneş doğup yükselene kadar (40-45 dakika) uyumazdı. Çünkü bu vakit mekruh vakittir. Bu vakit, rızıkların dağıtıldığı zamandır. Bu vakitte uyumak sağlık açısından da uygun değildir. Kerahat vaktinde ayakta olanın kazancı bereketli olur, derlerdi. Bu vakti, Kur'ân-ı kerim okuyarak, ilmihal kitabı okuyarak, dua ve istigfar ile geçirirlerdi. Kerahat vakti çıkınca ''kuşluk'' (duha) namazını kılarlardı. Çünkü kuşluk namazı önemli nafile namazlardandır. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki: "Günde iki rekat kuşluk namazı kılan, doğduğu günkü gibi günahsız olur." ''Kuşluk namazına devam eden şehit olarak ölür." İmam-ı Şarani hazretleri "Kuşluk namazına devam edenlere cin musallat olamaz" buyurmuştur. Kaza borcu olan, kuşluk namazını kılarken, kazaya kalmış ilk sabah namazına da niyet ederdi. Müminler, abdestli ve besmele ile evden çıkarlar (Kendimin ve aile efradımın rızkını helalinden kazanmak, ibadetlerimi yapabilmek ve Allahü tealanın kullarına faydalı olmak için işime gidiyorum) diye niyet ederlerdi. Sonra Âyet-el kürsî, üç İhlas, bir Felak ve bir Nas ve bir Fatiha surelerini okurlar, sevabını Peygamber Efendimizin (sallallahu aleyhi ve sellem) ruh-ı şeriflerine ve diğer İslam büyüklerine ve ölmüş yakınlarının ruhlarına hediye ederlerdi. Evden çıkarken Âyet-el-kürsi’yi okuyan her işinde başarılı olur, eve gelince de okunursa, iki Âyet-el-kürsi arasındaki işler hayırlı olur, derlerdi.