"Bir şey istemiyorum oğlum senden!.."

A -
A +
Karşısındaki genç adamın öz oğlu olduğuna inanamıyor, yaralanıyordu.
 
Necile Hanım mahkemenin Cahit Bey hakkında verdiği hapis kararından sonra yıkılmıştı. Çaresizlik içinde, tek başına, bunca yıldır kanatları altında yaşadığı biricik eşinin bir anda yok olmasından sonra kendisini savunmasız, dayanaksız hissetmiş, yapayalnız kalmıştı.
Hakan birkaç kere Bekir vasıtasıyla telefon ederek haber göndermişti. Bir gün de çıkıp gelmişti. Necile Hanım oğlunun geldiği gün ağlamaktan şişmiş gözleriyle karşılamıştı onu. Kırgındı. İçinde bir şeyler yok olmuştu oğluna karşı. Hakan aceleyle ve tedirgin bir şekilde bitirmek istiyordu bu ziyareti. Bu her hâlinden belliydi.
- Anne, biliyorsun benim bir işim var, kayınpederimin bir prestiji var. Bu çok çirkin bir şey oldu. Babamın böyle bir şey yaptığına inanamıyorum. Kimsenin yüzüne bakacak hâlim kalmadı. Benim yapabilecek bir şeyim yok. Zaten Dilek de çok sarsıldı.
Necile Hanım ses çıkartmadan dinlemişti oğlunu. Onun ağzından çıkan her kelimede yüreğinden bir parça da kopup gidiyordu. Karşısındaki genç adamın öz oğlu olduğuna inanamıyor, yaralanıyordu. Sessizce mırıldandı:
- Bir şey istemiyorum oğlum senden. Sen mutlu ol yeter. Ama söylemek istediğim bir şey var, baban asla böyle bir şey yapmadı. O bir yanlışlığın kurbanı. Bugüne kadar ne senin ne de kardeşinin boğazından bir kuruş haram lokma geçirmemiştir. Ben buna inanmanı beklerdim.
Hakan ayağa kalkmıştı:
- Ama ortada bir de gerçek var.
- Ortada çok gerçek var oğlum. Haydi sen git işine şimdi, geç kalma. Beni de düşünme. Ben babandan kalan maaşla idare ederim. Düşünülecek bir şey yok…
Hakan sıkılmıştı. İçini kemiren vicdan azabı yüzünden korkuyor, heyecanı ve üzüntüsü birbirine karıştığı için kendisini ifade edemiyor, saçmalıyordu. Kapıya doğru yönelmişti. Cebinden cüzdanını çıkardı:
- Biraz para vereyim sana. Benim de durumum sıkışık.
Necile Hanım elini kaldırmıştı:
- İstemem oğlum, ihtiyacım yok.
Hakan omuzlarını kaldırmıştı:
- Sen bilirsin. Peki borçlar ne olacak? Senetler? Banka kredisi?
Necile Hanım acı bir şekilde gülümsemişti:
- Alabilecekleri bir tek canım var oğlum, onu alırlar, ödeşiriz…
Hakan dudak bükmüştü:
- Hayır, oğlu olduğum için benim başıma kalmasın bütün bunlar…
Necile Hanım sabrının son safhasına gelmişti. Başını kaldırmış ve dudaklarını ısırmıştı:
- Git Hakan! Hemen git… Daha fazla konuşup açtığın yarayı deşme artık. Git yoluna oğlum.
Genç adam şaşırmış ama annesinin bu kesin sözlerinden sonra verecek bir cevap bulamadığı için usulca süzülmüştü kapıdan. Necile Hanım bitkin bir hâlde oturma odasına dönmüş, kolları yanına düşmüş bir şekilde öylece kalakalmıştı. Ne düşüneceğini şaşırmıştı. Ağlamak istemiş ama bir el boğazını sıktığı gibi göz pınarlarını da tıkamıştı sanki. Oturduğu yerde saatlerce öylece kalakalmıştı… DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.