Terör ittifakı

A -
A +
24 Haziran seçimlerinde PKK'nın siyasi kanadı HDP'yi Meclis'e taşıyan CHP, yerel seçimlerde de HDP ile ittifak için masaya oturdu.
Kemal Kılıçdaroğlu, bundan bir süre önce HDP'li Ahmet Türk ile bir otelde gizlice buluşmuştu. O görüşmede nasıl bir anlaşma yapıldığı soruldu bugüne dek.
Cevabını dün HDP'nin aldığı kararla almış olduk. 
Buna göre Kandil'in partisi HDP, CHP'nin adayını destekleyerek İstanbul ve Ankara'dan aday çıkarmayacak. CHP de bunun karşılığında Doğu'da Güneydoğu'da ve dahi bazı batı ilçelerinde HDP'nin adaylarını destekleyecek.
Şimdi biz böyle yazınca bazı arkadaşlar kızıyor, "MHP'de Ankara, İstanbul ve İzmir'de AK Parti lehine aynı kararı aldı. İttifak yasal ise HDP ile CHP'nin ittifak yapmasına neden itiraz ediyorsunuz? HDP'ye oy veren 6 milyon insan millî irade değil mi? Bu insanlara terörist demek doğru mu?" diye soruyor. 
Her zaman söylediğimi bir kez daha tekrarlayayım.
HDP'ye oy veren 6 milyon insan, en az AK Parti'ye oy veren seçmen kadar millî iradeyi temsil ediyor. Onlara terörist demek, ben dâhil kimsenin haddine değil. 
Net!
Biz kimlere terörist diyoruz biliyor musunuz?
HDP seçmeninden oy aldıktan sonra Kandil'e gidip terör örgütü liderlerinden talimat alanlar var ya... Gerek Meclis’te gerekse televizyon kanallarında terör örgütü PKK'nın propagandasını yapanlar var ya... Hani sırtını PKK'ya, YPG'ye dayayanlar, "PKK sizi tükürüğüyle boğar" diyenler var ya!..
İşte onlara terörist diyoruz. 
CHP ve İyi Parti işte bunlarla ittifak yapıyor ya da yapmaya çalışıyor. İttifaka lafım yok ama bu teröristlerle ittifak yapmalarına itirazım var. 
7 Haziran seçimlerinden sonrasını hatırlıyorsunuz değil mi?
AK Parti'nin tek başına iktidar olamadığı, Kemal Kılıçdaroğlu'nun başını çektiği yüzde 60'lık blokun neler yaptığını hatırlamıyorsanız, hatırlatayım.
Eğer MHP lideri Devlet Bahçeli o gün "Gel bu blokun başına geç ve başbakanlık koltuğuna otur" çağrısına kulak vermiş olsaydı, bugün ülke olarak cehennem azabı yaşıyor olacaktık. 
Çünkü o dönemde İçişleri Bakanı'nın HDP'li Sırrı Süreyya Önder olması konuşuluyordu. Çünkü ekonomi ya da maliye bakanlıklarından birinin HDP'ye verilmesi tartışılıyordu. 
Şükür ki Sayın Devlet Bahçeli tuzak kuran olmadı, oyunu bozan oldu da bu azabı yaşamaktan kurtulduk...
Şimdi benzer bir tablo ile karşı karşıyayız.
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun kafasındaki HDP ittifakının seçim sonrası nasıl işleyeceğini az çok tahmin edebiliyorsunuzdur. Gerçi tahmin etmenize gerek yok. Kendisi bunu bizzat açıkladı geçtiğimiz aylarda...
"Eğer belediye başkanı CHP'li olacaksa, başkan yardımcıları HDP ve İyi Partili arkadaşlardan seçilecek. O arkadaşlarımıza da geniş yetkiler verilecek" dedi. 
Bir an için İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ni CHP'nin aldığını, Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri'nin ise HDP'den olduğunu hayal edin. Ya da aynı şeylerin diğer il ve ilçelerde yaşandığını düşünün!
Sonrasında nelerin olacağını anlatmaya gerek yok sanırım!
Belediye kadrolarına neredeyse tamamı HDP ve DHKP-C'lilerden oluşan isimler doldurulacak. 
"Yok artık, daha neler!" diyorsunuz değil mi?
Bence demeyin çünkü bunu CHP'li belediyelerin pek çoğunda şu an bile zaten görüyoruz.
"Devletiniz Kürtleri öldürüyor. Katilsiniz" diyen Canan Kaftancıoğlu'nun İl Başkanı olduğu İstanbul'da belediyelerin nasıl şekilleneceğini düşünüyorsunuz? 
Hemen yaşanan örneklerle anlatayım. 
İstanbul Ataşehir ve Beşiktaş belediyelerinin kadrolarına göz atın lütfen. Kadrolarının büyük çoğunluğunun DHKP-C'li ve HDP'li isimlerden oluştuğuna şahit olacaksınız.
Yapılması düşünülen ittifakla işte bu ağ genişletilecek, CHP'li belediyelerin tamamı, terör örgütlerinin cirit attığı ve parasal kaynak bulduğu mecra hâline gelecek. 
Hadi Atatürk'ün partisi olarak bildiğimiz CHP, Kandil'in yedek partisine dönüştü. 
Buna neredeyse alıştık. 
Peki İYİ Parti ve Saadet Partisi'ne ne demeli? Yani milliyetçilik iddiasıyla yola koyulan Meral Akşener'in midesi bunu nasıl kaldırıyor? Millî Görüş geleneğinden geldiğini söyleyen Temel Karamollaoğlu bu iğrençliğe nasıl eyvallah diyor, anlamış değilim. 
Ha!..
Birileri, bu aralar CHP'li seçmeni, "HDP'liler AK Parti'ye oy verince iyi de CHP'ye oy verince mi kötü?" diyerek ikna etmeye çabalıyor.
İkisi aynı şey değil.
AK Parti kurmayları seçmenine, "HDP'ye oy verin" diye çağrı yapmıyor, baraj altı kalan Kandil'in partisini Meclis'e CHP oylarıyla sokmuyor. 
Bu bir!
AK Parti HDP'ye oy verdikçe Kandil daha çok terör estirecek. "Gelin bize oy verin ki karşılığında hem huzur hem de hizmet görün" diyor.
Bu da iki...
Yani AK Parti HDP'yi zayıflatmaya çalışırken, CHP'liler kan kaybeden HDP'ye can veriyor, kan veriyor. Onun içindir ki bu millet AK Parti'ye, AK Parti, CHP'ye ise CHPKK diyor!
Bu da üç!
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.