CHP, PKK’nın sponsoru olacak!

A -
A +
Aylar boyu bıkmadan usanmadan bir şey söyleyip durdum. CHP ile HDP’nin yasak aşk yaşadığını ancak bu yasak aşkın yakında aleniyete döküleceğini söyledim.
Duymayanlar için hatırlatayım tekrar: “CHP, genel seçimlerde baraj atlattığı HDP tarafından yerel seçimlerde desteklenecek. HDP, Cumhur İttifakı’nın açık ara kazandığı illerde aday çıkarmayarak diyet ödeyecek. CHP de bunun karşılığında HDP ve PKK’ya yakın isimleri belediye meclis üyeliklerinde seçilebilecek yerlere yazacak” dedim. O günlerde, “Allah belanı versin. Hem CHP’ye hem de HDP’ye iftira atıyorsun” diyenler tarafından kâğıda kaleme gelmez küfür ve hakaretlere maruz kaldım. Ve o arkadaşların tamamı şimdi sus pus! Çünkü dile getirdiğim iddiaların tümü gerçekleşti. HDP, İstanbul, Ankara, İzmir gibi bölgelerde aday çıkarmayarak CHP’ye çalışacağını gösterdi. CHP de bunun karşılığında kazanma ihtimali olan her ilde HDP’li isimleri belediye meclis üyeliği için üst sıralara yazdı. Oda TV’de makalesi yayınlanan Barış Çiçek bilançoyu açıklamış: Tekirdağ, Edirne ve Kırklareli’nin yanı sıra Trakya’daki 72 ayrı ilçede HDP’li isimler, CHP listelerine yazılmış. Bu durumdan rahatsız olan partinin pek çok önemli ismi istifa ederek DSP’ye geçiş yapmış. Diğer illeri ve ilçeleri varın siz düşünün. Allah fırsat vermesin ama şayet Trakya bölgesindeki bu belediyeler CHP’nin elinde kalırsa, önümüzdeki dönemde çok farklı bir tablo ile karşı karşıya kalacağız. CHP’li belediyeler âdeta terör örgütünün resmî sponsoru gibi çalışacak. Bu belediyelerin bütçelerinin büyük bölümü türlü yöntemlerle PKK’ya aktarılacak. Aynı durum, İstanbul’un, Ankara’nın, İzmir’in CHP tarafından kazanılan belediyelerinde yaşanacak. Şimdi birileri yine, “Yalan yazıyorsun, iftira atıyorsun” diyecek, türlü hakaretler edecek. Ama adımın Süleyman olduğundan emin olduğum kadar eminim ki bunlar yaşanacak. Daha önce Güneydoğu’da ve Doğu’da nasıl yaşandıysa aynen öyle yaşanacak. Türkiye genelinde HDP ile yapılan bu kirli ittifak binlerce CHP’linin partisinden istifa etmesine neden oldu. Gidenler arasında milletvekilleri, belediye başkanları, il teşkilat başkanları ve gençlik kolları mensupları var. Genel Başkan yardımcıları isyan ediyor. Hakaret boyutuna varacak açıklama yapanlar var. Partideki görevlerinden istifa edenler var. “Bu adam FETÖ ve Kandil’den talimat alıyor. Ey ahali! Vereceğiniz oylar PKK ve FETÖ’ye gidecek” diye çığlık atan üst düzey partililer var. Ama Kemal Kılıçdaroğlu’nu görüyorsunuz değil mi? Hani, “Gamsıza kazık çakmışlar, ‘bu tıkırtı sesi nereden geliyor’ diye sormuş” derler ya! Onunki de o hesap. Yaşananlar karşısında kılı kıpırdamıyor. İsyanmış, istifaymış umurunda bile değil… Kendi yaşadığı zorluğun üzerini kapatmak için AK Parti’yi zor durumda bırakacak ya sözde… Çıkmış ekranda, barınak hayvanları için çöplerden yiyecek toplayan bir kadının fotoğrafını sallıyor. “İşte AKP’nin Türkiye’si bu. İnsanlar çöplerden yiyecek topluyor” diyor! Kadın ekrana çıkıp, “Yahu ben fakir değilim. 4 katlı binam var. Ben o yiyecekleri hayvanlar için topluyorum. Yalan konuşmasın” diyor. Bizimki bu sözler karşısında başını utanç içinde eğeceğine ne yapıyor dersiniz? “Ben fakir değilim” diyen kadına, “Yok, yok! Sen fakirsin ama farkında değilsin” diyor. “Yahu fakir değilim arkadaşım, değilim.”“Öylesiiiin. Ben diyorsam öylesin!” Yanarım, yanarım da en çok neye yanarım biliyor musunuz? Bu kafadaki bir adam, arkasına diğer muhalif partileri takıp Millet İttifakı’na yön veriyor ya. İşte en çok ona yanarım! Gerçi diğer muhalif partiler dediğime bakmayın. Bırakın ülke yönetmeyi, bırakın il veya ilçe yönetmeyi, bunlar kendi partilerini, kendi adamlarını yönetmekte bile aciz kalıyor. “Ben Başbakan olacağım, Ben Cumhurbaşkanı olacağım” diyerek siyaset sahnesine iddialı bir şekilde çıkan Meral Akşener’in partisinin içine düştüğü gülünç duruma bakar mısınız? Aylarca üzerinde çalıştığı, “kazanacak” diye pışpışladığı Mersin Belediye Başkan Adayı, ismi Yüksek Seçim Kurulu’na verilemediği için seçimlere giremiyor. Çok daha vahim bir olay anlatayım. İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Aytun Çıray, bir yakınının Ankara Büyükşehir Belediyesi’nde Meclis Üyesi olarak aday gösterilmesini istiyor. Dosyayı Meral Akşener’in önüne koyuyor. Meral Hanım imzalayıp, “Talimatımdır, bu arkadaş meclis üyeliği için ilk sarıya yazılacak” diye emrediyor. Sonuç ne oluyor dersiniz? O isim, Meral Akşener’in talimatına rağmen İYİ Parti Ankara İl Başkanlığı tarafından listeye konulmuyor! Hanımefendi gazetecilerin bu skandallarla ilgili açıklamalarına es geçip BBC Türkçe’ye röportaj veriyor. Dindar kesimle ilgili yorumu sorulduğunda, "Asla bir kadınla el sıkışmazlar. Çünkü inançlarına göre kadından imam olmaz. Bunlara göre kadından lider de olmaz” sözleriyle büyük bir kepazeliğe imza atıyor. Seçim meydanlarında tülbent müzesi açacağını söyleyen, cami önlerinde başörtüsü takan hanımefendi için Müslümanlar tu kaka olmuş oluyor. Kendisi hangi dinin mensubuysa artık!.. İşte bunlar… Bunlar, “Biz bu ülkeyi de bu ülkenin belediyelerini de AK Parti’den çok çok daha iyi yönetiriz” diyor. Tıp deseniz, bu durumun tıpta tarifi yok. Siyaset desen, dünya siyasetinde böyle bir literatür yok! Yahu hadi bunlar seçim dönemindeyiz diye, “At yalanı, öpeyim inananı” diye salladıkça sallıyorlar. Arkadaş şunca insan, kendini dahi idare etmekten aciz bu isimlere nasıl inanıp güveniyor. Yeminle insan düşündükçe balataları sıyıracak hâle geliyor yahu!
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.