Adam yine kazandı

A -
A +
Cumhuriyet tarihinin en ilginç seçimlerinden birini geride bıraktık desek yeridir.
Partilerden çok ittifakların konuşulduğu, başkan adaylarından ziyade parti liderlerinin konuştuğu, vaatlerden ziyade beka tartışmalarının yaşandığı bir seçim dönemi oldu.
Bir diğer ilginçlik ise bazı parti liderlerinin ve seçmenlerinin sandığa gittiğinde kendi partisine oy vermemesiydi.
MHP lideri Sayın Devlet Bahçeli Ankara'da AK Parti'nin; İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener ise Üsküdar'da CHP'nin adayına oy verdiler. Neredeyse bütün partilerin seçmenleri de ilk kendi partisinden olmayan adaylara gönüllü olarak oy verdi.
Ve bu seçimlerin en çok tartışılan partisi kuşkusuz HDP'ydi.
CHP ve İYİ Parti ile kapalı kapılar arkasında yaptıkları pazarlıklar ve CHP kontenjanından sağlanan Meclis üyelikleri, ister istemez beka tartışmalarını beraberinde getirdi.
Ve bu beka tartışması, bir seçim stratejisi değil, üzerimize gelen sessiz bir tehdidin haber verilmesinden ibaretti. CHP'nin kazandığı belediyelerde bu tehdidin nasıl uç vereceğini önümüzdeki aylarda birlikte yaşayıp göreceğiz.
Dünya genelinde yapılan bütün araştırma sonuçları, seçmenin son 15 günde karar verdiğini, bu süreçte yapılan hataların seçmen belleğine yer ettiğini gösteriyor.
Millet İttifakı'nın mensupları, her zaman olduğu gibi seçime son 15 gün kala ardı ardına pek çok hata yaptı. Daha doğrusu kurdukları ittifak belli noktalarda çatırdamalar yaşadı.
HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli'nin yaptığı iki konuşma, Türkiye genelinde büyük etki gösterdi. 
Gerek, "Kürdistan'da kazanacağız, Batı'da Cumhur İttifakı'na kaybettireceğiz" sözleri gerekse "Mansur Yavaş ve Ekrem İmamoğlu kazandıklarında bilecekler ki HDP sayesinde kazandılar. Ve bunun gereğini yerine getirecekler, bizi yok sayamayacaklar" şeklindeki açıklamaları seçmen nezdinde zelzele etkisi yaptı.
Bu iki konuşma, kırgın ya da küskün olduğunu söyleyen AK Partili seçmenin bir bölümünün yeniden konsolide olmasına neden oldu. Aslına bakarsanız Millet İttifakı'nın bu seçimlerden büyük bir başarıyla çıkması işten bile değildi.
Yapmaları gereken şey çok basitti.
HDP, Selahattin Demirtaş'ın daha önce yaptığı gibi "Yeniden Türkiyelileşme" açıklaması yaparak seçmenlerden son bir şans isteyebilirdi.
CHP de bu açıklama sonrası HDP ile açıktan ittifak yaptığını duyurup, "Barış ve huzur adına onlara bu son şansı vermeliyiz" diyebilirdi. Böyle bir kampanya çalışması hem beka tartışmalarının yaşanmamasına hem CHP'nin içindeki milliyetçi oyların kaybedilmemesine; hem de AK Partili küskün seçmenlerin yeniden partilerine dönmemesine sebep olacaktı.
Ama CHP içinde bunu akıl edecek kimse olmadığı için, PKK ile iş birliği yapan, seçim uğruna Türkiye'nin bekasını bile tehlikeye atan parti imajından kurtulamadılar. 
Bir başka pencereden bakacak olursak…
Doğu ve Güneydoğu seçmeni HDP’yi çok fena şekilde cezalandırdı. Şırnak ve Ağrı HDP’nin elinden giderken, bütün illerde ciddi bir oy düşüşü yaşadı. Yani anlayacağınız CHP, gizli ittifak yaşadığı HDP’ye Batı’da bir kez daha can simidi oldu.
İstanbul ve Ankara, bu seçimlerin sonucu en çok merak edilen iki kentiydi. 
Kemal Kılıçdaroğlu ve Meral Akşener, aylar öncesinden "Biz İstanbul ve Ankara'yı aldık" diye müjdeli haberler verdiler.
İlk gün itibarıyla söylemiştim.
Binali Yıldırım gibi bir efsanenin olduğu yerde Ekrem İmamoğlu'nun, Mehmet Özhaseki gibi belediyeciliğin kitabını yazan birinin olduğu yerde Mansur Yavaş'ın kazanması imkânsızdı.
Aslında her iki kentte de adaylar arasındaki makas farkı çok genişti.
Ancak AK Parti bu iki kentte gerçekleştirdiği propagandalarla hem Mansur Yavaş'a hem de Ekrem İmamoğlu'na oy akışı sağlanmasına neden oldu. Sahte senet, şantaj, tehdit, vergi kaçırma gibi meseleler etrafa saçılan belgeler sayesinde medyanın tamamında zaten tartışılıyordu. 
AK Parti yönetiminin bu noktada topa girmesi Mansur Yavaş'ı hak etmediği hâlde mağdur duruma soktu. 
İstanbul'da ise Ekrem İmamoğlu gittiği her yerde seçmen tarafından tepkiyle karşılanın bir isimdi. Ancak AK Parti'ye yakın bir gazetecinin kendisini ekrana çıkarması ve program sırasında haşin bir dil kullanması kötü bir düşünceydi.
28 Şubat döneminde Refah Partili isimlere yapılanın bir benzerinin yapılmış olması, İmamoğlu'nu tıpkı Mansur Yavaş gibi mağdur sınıfında gösterdi.
CHP'ye gelince...
Kemal Kılıçdaroğlu ve ekibi, daha önce on yenilgi almıştı, bu on birincisi oldu. Artık terör örgütleriyle yan yana yürümekte bir sakınca görmeyen parti yönetimi HDP sayesinde AK Parti’yi geriletmeyi başardı ve muhtemelen bunu büyük başarı olarak sunacak.
AK Parti başta Ankara ve Antalya başta olmak üzere kaybettiği illerin verdiği dersi muhakkak alacaktır. Ama genel tabloya baktığımızda Cumhur İttifakı’nın oy oranını koruduğu gözleniyor.
Cumhurbaşkanı ve AK Parti lideri Recep Tayyip Erdoğan bu seçimi de anasının ak sütü gibi hak etti. Düşünün ki ufak tefek toplantılar hariç, 102 miting yaptı. 
Son nefesine kadar mücadeleyi bırakmadı. 
Geldiğimiz noktada hissiyatımı soracak olursanız, mutluyum. Kandil ve FETÖ sevinmediği için, Amerika ve İsrail mutlu olmadığı için, Avrupa basını, "Yüzyılın Selahaddin-i Eyyubi’si son metroda durduruldu" manşetleri atmadığı için mutluyum.
Tüm dünya mazlumları sevindiği için mutluyum. Allah birliğimizi ve beraberliğimizi daim eylesin.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.