Ona göre!

A -
A +
Bu ülke insanı, tek partili dönemde hepimizin bildiği konulardan dolayı çeşitli eziyetlere maruz bırakıldı. Çok partili sisteme geçilmesiyle bu eziyetlerin son bulacağına dair bir beklenti oluştu ama pek öyle olmadı.
Menderes'in idamıyla sonuçlanan her bir askerî darbeyle birlikte aslında bize şu mesajı ilettiler:
"Bizim istediğimiz gibi hareket etmezseniz sonunuz kötü olur. Menderes gibi ipe gidebilir, Özal gibi zehirlenerek ortadan kaldırılabilirsiniz. O da olmazsa Erbakan gibi postmodern darbe ile koltuktan indirilebilirsiniz. Ona göre!" dediler.
Bu mesajlar vakti zamanında Cumhurbaşkanı Erdoğan'a da aynı yollarla iletildi. AK Parti'nin ilk döneminde yapılan darbe planlamaları, parti kapatma çalışmaları ve e-Muhtıra hep bu mesajı veriyordu.
"Ya bu ülkeyi bize bırakırsın ya Menderes'le Özal'a katılırsın. Ona göre!" diyordu mesajın sahipleri.
Erdoğan'ın bu mesajlara aldırış etmemesi ve zaman içinde vesayetleri ortadan kaldırması, tehdidin başka bir şekle evrilmesine neden oldu.
Gezi eylemleri bunlardan biriydi.
"Bizim, 'ağaçlar kesiliyor' yalanıyla sokaklara çıkaracağımız yüz binlerce adamımız var. Ona göre!" dediler kısaca...
Ardından, "Bizim yargı cuntası eliyle sizi hapse atacak yüzlerce hâkim ve savcılarımız var" diyerek 17/25 Aralık operasyonunu yaptılar. Hemen ardından 15 Temmuz...
Geçtik bu evreleri...
Ve en son geçtiğimiz yerel seçimlerde benzer bir mesaj verildi bize.
CHP'si, İYİ Parti'si ve Saadet'i yan yana geldi. "Biz PKK ile, HDP ile, FETÖ ve DHKP-C ile bu ülkeye demokrasiyi ve huzuru getireceğiz" dedi bu ittifakın ortakları...
Dönüp dönüp "Getirir miyiz?" diye sordular, "Getirirsiniz" diyen milyonlar buldular. 
Siyaset hayatları boyunca bir tek başarılı işe imza atmamış adamları "Başarılı siyasetçi" diye allayıp pulladılar. "Sizce de bunlar başarılı değil mi?" diye sordular, "Çook, çok başarılılar" cevabı aldılar. 
Cumhuriyet tarihinin en başarılı ulaştırma bakanını "İşe yaramazın teki" ilan ettiler. Son 20 yılın en başarılı belediye başkanını "Ankaralı değil. Burada başarılı olamaz" diye harcattılar. 
"Bakın şu adamımız size bedava süt verecek. Şu adamımız da EYT sorununuzu çözecek. Sizce de yapabilirler mi?" diye tekrar sordular, "Evet, evet, kesinlikle yapabilirler" cevabı aldılar.
Binbir yalana, binbir kara propagandaya başvurdular ve hepsini ama hepsini kendilerine inanan adamlarına yutturdular. Kabul edelim ki başarısız siyasetçilere seçim kazandırarak başarı da sağladılar.
Ve şimdi başka bir evreye geçtiler.
Dikkat ederseniz artık onları hiç konuşmuyoruz.
Sadece İstanbul'dan bahsedeyim.
Katledilen Beykoz ormanlarının içinde bizim değil, onların villaları var. Beton yığınına döndürülen Boğazlarda bizim değil, onların yalı ve villaları var. Sarıyer'in Belgrad Ormanları'nda onların, Çamlıca Tepesi’nde onların, Tuzla'nın en lüks ağaçlıklı bölgesinde onların lüks evleri var.
Silivri'den Şile'ye, Ağva'dan Riva'ya, Bakırköy'den Pendik'e varıncaya kadar nerede yeşillikli bir alan varsa araştırın, hepsinde onların mülkleri var. 
Türkiye'de de durum farklı değil.
Bodrum'a, Marmaris'e, Çeşme'ye, Kuşadası'na, Datça'ya, Cunda'ya, Akbük'e, Ayvalık'a ve son olarak Kaz Dağları'na baktığınızda onların lüks konaklarını görürsünüz.
Ama aynı zamanda "Ormanlarımızı katlediyorlar" diye bağıranların da onlar olduğunu ve onların seslerinin daha çok çıktığını, onlara inananların daha çok olduğunu görürsünüz. 
Toparlamak gerekirse...
Aslında yaptıkları çok basit.
Mesele onlar için Salda Gölü, Kaz Dağları falan değil. Bize şu mesajı veriyorlar: "Bu ormanlardaki konaklar da oteller de bize ait. Buraların talan edilmesinin iznini biz verdik. Ama gördüğünüz gibi suçu çok kolay bir şekilde sizin üzerinize atıyoruz ve buna milyonları inandırabiliyoruz. Ona göre!.." 
Ve zannım odur ki bu mesele üzerinden, Türkiye'nin dört bir yanına yayılacak yeni bir Gezi ayaklanması tertipliyorlar. 
AK Parti’nin burada yapması gereken bence başta Kaz Dağları’ndaki altın arama faaliyetlerine son vermesidir. Ama bununla beraber, Kaz Dağları başta olmak üzere yukarıda saydığım bütün orman arazilerindeki yapılaşmayı da sona erdirmesidir.
Buraları yeniden orman arazisi olarak tanımlamasıdır yapılması gereken…
Bu alanlardaki villaların, lüks konutların ve diğer farklı yapılaşmaların ortadan kaldırılması durumunda bakalım bu zevat nasıl bir tepki gösterecek?
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.