Biz niye kısık sesleriz ki?

A -
A +
Kalemine hayran olduğum yazar sayısını sorarsanız iki elin parmaklarını geçmez. Bunlardan biri de gazetem Türkiye'nin Yayın Koordinatörü Yücel Koç'tur. Yazılarında, yazmıyormuş da konuşuyormuş, sohbet ediyormuş gibi hissettirir.
Son yazısında tam da içimden geçen bir konuyu, daha doğrusu Türkiye'nin en önemli sorunlarından birini kaleme almış Yücel Abi... 
Tespitine bayıldım!
Yazısında;
"Ha dağlarınızda teröristlerin serbestçe dolaşmasına müsaade etmişsiniz, ha internette istediği gibi propaganda yapmasına izin vermişsiniz!
Ha devleti ele geçirmek için örgütlenen hainlere 'buyur' demişsiniz; ha siyasette, medyada, sosyal mecralarda fitne yaymasına göz yummuşsunuz!
Bunların birbirinden farkı yok...
Kitle iletişim araçları, doğru elde olmazsa kitle imha aracına dönüşebilir hatta.
-Ki öyle oluyor, Gezi'den bu yana gördük neler yapabildiklerini"
 diyerek tespitin dibine vuruyor resmen...
İçimde yara olan bir konudur bu. Çok uzun süre bu konuya dikkat çekmeye çalıştım.
"Türkiye'nin başına bela olan en önemli sorunlar önce sosyal medyada pişirilip bir algı operasyonu hâline getiriliyor" dedim her seferinde...
Ama pek takan olmadı!
Şimdi nihayet devlet harekete geçiyor. Sosyal medya teröristlerini hüsrana uğratacak bir çalışma yapılıyor. Buna göre artık bu mecraları kullananlar öyle tırı vırı isimlerle değil, T.C. kimlik numaralarını yazarak bu alanları kullanabilecek.
İnşallah bu noktada geri adım atılmaz.
Hazır Yücel Koç ilham vermişken ben konuyla alakalı bir başka noktaya dikkat çekmek istiyorum.
Kabul etmek gerekiyor ki AK Parti sosyal medyanın gücünü çok ama çok gecikmeli bir şekilde fark etti. AK Parti uyanıncaya kadar CHP'liler, FETÖ'cüler ve HDP'liler bu mecradaki bütün köşebaşlarını tutarak istedikleri gibi at koşturdu.
Aslında bu mesele sadece AK Parti'nin meselesi değil.
Bizim muhafazakâr camia da Twitter'i pek sevmediği için uzun zaman kullanmadı.  
Ya da gecikmeli olarak tanışıldı diyebiliriz.
Dikkat ediniz!
Twitter'da devletinizi, milletinizi ve bayrağınızı yücelten bir cümle yazdığınızda, yukarıda ismini saydığım tayfanın baskıcı saldırılarıyla karşı karşıya kalıyorsunuz. 
Durum önceleri çok daha kötüydü gerçi.
Muhafazakâr camianın son dönemlerde bu mecrayı kullanmasıyla birlikte denge biraz değişmeye başladı. Ancak doğrusunu isterseniz üstünlük hâlâ onlarda. Ama yakın zamanda bu işin tersine değişeceğine yönelik büyük bir inancım var.
Çünkü ben bu duruma kafayı fena hâlde takmış durumdayım.
Ülkesine, bayrağına ve toprağına sadakatle bağlı olan insanların Twitter'da baskı altında olması, saldırı altında olması ve oluşturulan algı operasyonları karşısında çaresiz olması kanıma dokunuyor çünkü.
Bunun için yazarından sanatçısına, siyasetçisinden sıradan sosyal medya kullanıcısına varıncaya kadar herkesin hesaplarının güçlendirilmesi için her akşam kendimce bir çaba sarf ediyorum.
Bir takip sistemi başlattım.
Herkesin birbirini takip ettiği ve bütün hesapların güçlendiği bir ortamda daha güçlü olacağımıza inançla başlattığım bu kampanya büyük ilgi görüyor.  40-50 takipçili isimlerin hesapları bir anda binlere, on binlere fırlıyor bu sayede...
Ve mensubu olduğum mahallenin sesi bu sayede daha gür çıkıyor.
Size basit gelebilir ama ben bu işi uzun süre devam ettirmeyi düşünüyorum.
Çünkü...
"Biz kısık sesleriz" demek beni mutlu etmiyor, aksine çıldırtıyor.
Uğursuzların, nasipsizlerin ve daha da önemlisi ülkede cehennem yarıkları oluşturmak isteyenlerin karşısında "kısık sesli" olmak benim kanıma dokunuyor.
"Biz bu alanda başarılı olamadık" demektense, karşımdaki kesimlerin, "Burada da çok başarılı olmaya başladılar" demelerini istiyorum. 
Bunun elzem olduğunu düşünüyorum.
Çünkü geriye baktığımda...
"DEAŞ'ı Türkiye kurdu" gibi, "Türkiye DEAŞ'a silah veriyor" gibi yalanlar başta olmak üzere bütün büyük yalanların ve operasyonların bu mecrada pişirilip ülkenin başına bela edildiğine şahitlik ettim. 
Üç para etmez isimlerin bu mecradaki çalışmaları sonunda belediye başkanlıkları kazandıklarına tanık oldum.
Bu nedenle, bu mecrada güçsüz kalmamak için elimden gelen neyse yapacağım. Ramazan boyunca iftardan sonra, ramazandan sonra ise belirleyeceğimiz bir saatte bu çalışmayı ısrar ve inatla devam ettireceğim.
Katılmak isteyenleri beklerim!..
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.