Müzik marketteki kasiyer kız

A -
A +

Bütün üzüntüler, bütün sıkıntılar bir yana, aşk bir yana... Hayatta sevmek kadar güzel, sevmek kadar yüce, sevmek kadar hoş bir duygu olabilir mi? İstanbul'dan "Cemil T." ismiyle gelen faksı okuyoruz: "Serdar, İstanbul'un şirin semtlerinden biri olan Çengelköy'de yaşayan 17 yaşında bir gençtir. Lösemi hastasıdır. Bu rahatsızlığı sebebiyle hayata küsmüştür genç. Çünkü ömrünün çok kısa sürede tamamlanacağının şuurundadır. Ailesi bu gence durumu fark ettirmemek için elinden geleni yapar. Hatta ona bir gün sürpriz yapar babası: -Bak oğlum hani çok istiyordun ya, işte aldım bilgisayarını. Serdar'ın gözleri belli belirsiz ışıldar. Sevinmiştir sevinmesine de ölüm duygusu bu sevince gölge düşürür. Yine de Serdar'ın bundan sonraki tek eğlencesi bilgisayarıdır. Adını "immortal yani ölümsüz" koyduğu bilgisayarıyla oyalanmaya başlar. Bir gün bilgisayarına CD almak üzere hemen sokağın bitişiğindeki müzik markete gider. Beğendiği bir CD'yi alıp kasaya doğru gittiğinde, yüreğinde kıvılcımlar çakan, tüylerini diken diken eden, o kızı görür. Serdar'ın bir anda yüzü gülmüş ve sanki yeniden hayata bağlanmıştır. Aklından hiç çıkmayan hastalığını o anda unutmuş, onun yerine o kasiyer kızın hayali tüm güzelliğiyle gelip karşısına oturmuştur. CD'nin parasını verip paketlenmesini bekler, kasiyer kızdan paketi alırken "tekrar görüşmek üzere" diyerek marketten ayrılır. O akşam eve geldiğinde elindeki paketi hiç açmadan dolabına koyup yatağına uzanır. Biraz hayale dalar. Sonra tek arkadaşı olan immortal ismini verdiği bilgisayarı gelir aklına. Ona döner ve yazmaya başlar: -Dünye ne güzelmiş değil mi? Ama yaşamasını bilirsen. Daha sonra yaşadıklarını kelime kelime İmmortal'ına yazmaya başlar. Duygularını yazmak içindeki özlemi söndürememiştir. Ertesi gün büyük bir mutlulukla müzik markete gider. Yeniden bir CD daha beğenir. Ama bu kez asıl maksadı CD almak değil, onunla bir kere daha konuşabilmektir. Nitekim istediği olmuştur. Kasiyer kız konuşur kendisiyle: -Aldığınız CD çok harika. Beğeneceğinizi umarım. -Teşekkür ederim. CD'yi alıp eve geldiğinde yine hiç açmadan dolabına koyup, o gün yaşadıklarını yazar bilgisayarına. Ertesi gün tekrar gider müzik markete. Bu kez kasiyer kız kendisine sorar: -Hangi tür müzik dinlemek istiyorsun? Cevap verir Serdar: -Kulağıma doğal gelen müzik türlerini. -İsminizi öğrenebilir miyim? -Serdar. Ya seninki? -Özlem. -Çok memnun oldum. Bu tanışma Serdar'ın yüzünü bir nebze güldürür. Eve gelen genç yine CD'yi açmadan dolabına koyar ve başından geçenleri bilgisayarına yazar. Annesi oğlundaki değişikliği sezer ve "Seni bu kadar mutlu eden ne?" der. Serdar soruyu geçiştirir. Ertesi gün aşkını ilan etmek üzere gider. Cesareti yoktur ama. Bu kez, arayıp da bulamadığı bir CD'yi Özlem'in bulmasını isteyerek onu kasadan uzaklaştırır ve "Seni çok seviyorum. Görüşmek istiyorsan telefon numaram şu" diye bir not bırakır. Heyecanla oradan uzaklaşır. Aradan birkaç gün geçer. Bu notu arayıp aramamakta kararsız kalan Özlem, nihayet aramaya karar verir. Karşısına Serdar'ın annesi çıkar. Serdar'ı sorduğunda, "Kızım onu iki gün önce kaybettik" cevabını alınca Özlem hıçkırıklara boğulur. Serdar'dan geriye kalan ve onun İmmortal ismini verdiği bilgisayarı gözyaşları içinde okuyan ailesi, o ara CD paketlerini görünce açıp bakarlar. İki CD'nin ikisinde de aynı not yazılıdır: "Seni gördüğüm andan itibaren seviyorum. Eğer benimle görüşmek istiyorsan, numaramı bırakıyorum, Özlem..."

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.