Bir Deste Nükte...

A -
A +

Hayatımız giderek tekdüzeleşiyor. Kendimize, giderek daha az vakit ayırabiliyoruz. Hepimiz günü kurtarmanın peşindeyiz. Ülke olarak sürekli sıkıntılarla boğuşuyoruz. Kiminle konuşmaya kalksak sıkıntı ve öfke dolu. Fert olarak hiçbir yerden hiçbir yönden bizi ferahlandıracak bir esinti yok. Gazeteler topluma sadece Ankara'dakileri yansıtmanın peşinde. Televizyon programları birbirinin kopyesi. Hemen hepsi iyice bayatlamış. Amacım karamsar bir toblo çizmek değil. Halimizi ortaya koymaya çalışıyorum. Yani biz insan olarak eskilerin zaruri dediği, zorunlu yaşantımız dışında, insan olmamızın bize tanıdığı hiçbir avantajdan yararlanamıyoruz. Elbette istemediğimizden değil, imkanımız olmadığından. İnsanı diğer canlılardan ayıran en büyük özelliği sosyal varlık oluşu. Eğlenmek, gezmek, öğrenmek, arkadaşlık yapmak gibi durumlar sadece insana özel. Değerli arkadaşım Cevdet Söztutan'ın emek verip derleyerek ortaya çıkardığı "Bir Deste Nükte" isimli kitabını elime aldığımda bu duygulara kapıldım. Meğer bizden önceki neslimiz hayatla ne kadar barışıkmış. Ne kadar tat katıyorlarmış yaşantılarına. İşte bu güzel eserden rastgele birkaç nükteyi sizlerle paylaşıyorum: *** Bana gelsin Yahya Kemal, elinde bir kitap Kadıköy vapurunda otururken Dr. Mazhar Osman yanına gelir. Mazhar Osman, Yahya Kemal'in elinde kitabı göstererek: -Üstad, o kitap ne? diye sorar -Şiir kitabı. Orhan Veli'nin. Yaa!. Çok mu güzel? Ben kendilerini tanıyamadım da. -Tanırsınız canım, dur bir şiirini okuyayım. Yahya Kemal okumaya başlar: "Yarısı balık, Yarısı insan, İn miyim, cin miyim, Ben miyim?" Mazhar Osman daha fazla dayanamaz ve gülümseyerek: -Bana gelsin ne olduğunu söyleyeyim, der. *** En kıymetli düğün Muhibbi mahlaslı, yani takma adlı şairimiz Padişah Kanuni Sultan Süleyman, şehzadelerini sünnet ettirirken oldukça muhteşem bir tören yaptırır. Padişah, daha önce benzer bir tönen yaptıran veziri Makbul İbrahim Paşa'ya yaklaşarak latife (şaka) yollu sorar: -Lala, ne dersin, senin düğünün mü daha mükemmeldi, yoksa benim düğünüm mü? Makbul İbrahim Paşa cevap verir: -Elbette benim düğünüm daha mükemmeldi sultanım. -Nasıl olur lala!. -Çünkü benim düğünümde cihan padişahı bulundu. *** Boynuzsuz koç arıyorum Şair Haşmet, Kurban Bayramı öncesinde Beyazıt Meydanı'nda dolaşırken Şaire Fıtnat Hanıma rastlar. Haşmet: -Hanımefendi, ne geziyorsunuz, bir hizmetiniz varsa emredin göreyim. Fıtnat Hanım: -Efendim, kurban almaya çıktım. Haşmet: -Kabul buyurursanız bu sene kurbanınız ben olayım. Kulunuzu kurban ediniz. Fıthat Hanım: -Teşekkür ederim, ama ben boynuzsuz koç arıyorum! (Bir Deste Nükte - Cevdet Söztutan - Babıali Kültür Yayınları - 0212 511 95 22)

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.