Öğretmen dediğin akılda kalır

A -
A +
Bu anımı ömrünü öğrencilerine adayan bütün kıymetli öğretmenlerimize armağan ediyorum...
 
Öğretmen dediğin “Sevim Öğretmen” gibi olurmuş, bildim… O öğretmen değil sanki bir okuldu.
Bize neler öğretti neler… Ama hepsi bizim için “ders” değil sanki birer eğlenceydiler…
Naz yaptığımızı da anlardı gözümüzden; üzüntümüzü de,  korkumuzu da… Yalan söylediğimizi nasıl da çıkarırdı kelimelerden bir çırpıda?
Kızmak mı? Sinirlenmek mi? Onu da nereden çıkardınız? O bizim kocaman arkadaşımızdı, yanından ayrılıp gitmek istemezdik sahiden…
Sabah olsa da öğretmenimize kavuşsak diye yataktan fırlardık erken… Okulun bahçesinde bekler sınıfa girmezdik öğretmenimizin arabasının gelişini görmeden…
Sabah olup da okulun önünde öğrenciler sıraya geçerken, o her birimizin tek tek saçımızı okşar omuzumuzdan dokunur, bizimle duygusal bağ kurardı resmen…
Bir çocuk için öğretmeninin anne gibi elinin saçınızı okşaması, omuzunuza dokunması nasıl bir duygu bilir misiniz?
Ama o bir anneydi… Annemiz gibi bizim… Biz bir sınıf olarak aileydik zaten… Öğretmen anne olunca mı anlamalı çocuk ruhundan? Anne olmadan da çocuklar için can ciğer olan öğretmenleri de saygıyla anıyorum buradan…
Notlarım doksan beş-yüz idi hep… Havamsa bin beş yüz… Bir ben değildim sınıfta herkes çok neşeliydi… Bize birbirimizle kaynaşmayı ve arkadaşlığı öğretti…
Daha neler neler mi derseniz? Anlatayım biraz bunu da isterseniz…
Test yapmayı da öğretti, çarpım tablosunu da… Flüt çalmasını da öğretti, resim yapmasını da… Sevmeyi de öğretti bize doğru söylemeyi de… Evet demesini de öğretti “hayır” diyebilmek gerektiğini de…
Bir su gibi geçti koca yıl bir gün gibi geldi anlamadık… Mezuniyet günü geldiğinde ne oldu peki? Bütün sınıf ağlama krizine girdik ayrılamadık… Çok üzüldük “ayrılacak mıyız?” diye öğretmenimizden… Yemin ederim size, o öğrencilerine sarılırken çok daha fazla ağladı hepimizden… Çünkü o gerçekten öğretmendi… Bize hem anne hem abla hem de tecrübeli bir rehberdi…
Balonlarla hemen hiç masrafsız akciğer deneyleri yaptırdı… Hava güneşli ve açık olduğunda bizden önce “bu havada ders mi yapılır, jimnastik varken” diyerek bizi bahçeye çıkarırdı. Öğleden önce veya sonra fark etmez, ders saatlerini zevkimize göre çaktırmadan ayarlardı…
Size bir şey diyeyim mi?
“Öğretmen dediğin çocuğun ömür boyu aklında kalırdı…” Adı geçtiğinde nefretle değil sevgiyle anılırdı…
         Burcu Sezin Taş-İstanbul
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.