O tahta bavulu hâlâ saklıyorum...

A -
A +
“Babamın aldığı o tahta bavulu yıllardır hâlâ kıymetli bir hatıra olarak saklıyorum...”
 
 
O sene ortaokulun ikinci sınıfına iyi bir derece ile geçmiştim. Ortaokulda çok sert bir tarih hocamız vardı. Bir gün kimsenin bilemediği bir soruyu bana sordu:
“Ula ayağı çarıklı sen söyle bakalım” dedi.
Ben bilince de “Ula çocuk, şimdiye kadar hiç kimseye yıldızlı on vermedim, işte sana veriyorum” demişti. Hocam ayağımdaki eski püskülere göre söylemişti o sözü. Babamın amcasının oğlu ve ilkokul 5. Sınıf öğretmenim Mustafa Dündar amcam, Ankara’da öğretmen olan akrabamız Nurettin Can amcaya benden söz etmiş.
Babamın maddi durumunu da anlatmış. O da “çocuğu bana gönderin” demiş.
Biz ırgatla pamuk toplarken Dündar amcam haberi babama ulaştırdı. Beni Ankara’ya gönderecekler ama ben bilmiyorum ki. “İstasyonda ineceksin o seni karşılayacak” dedi babam. Bizde babaya karşı gelmek olmaz. Çok sevinçliyim. Babamla Tarsus’a gittik… Eskicilerden bir pantolon bir de ceket aldık. Eski ayakkabıcılardan da bir ayakkabı uydurduk, iki kat çamaşır ve de bunları koyacak bir tahta bavul aldık. Akşamleyin alelusul soğuk suyla bir banyo yaptım. Aldığımız iki kat çamaşırın birini giydim, ötekini de bavula koyduk...
Sabahleyin babam beni erkenden uyandırdı. Kuru yavan bir kahvaltı yaptık ve kalanlara veda ederek Yenice İstasyonuna yollandık. Bir müddet bekledikten sonra tren geldi. Trenle ilk yolculuk başladı. İstasyonları saya saya nihayet Ankara’ya geldik. İndim ve bekleme salonunda görünür bir yerde beklerken kısa boylu, tıknaz bir amca yanıma geldi ve nereden geldiğimi sordu. Tarsus’tan geldiğimi söyleyince adımı sordu, söyledim. Hadi bavulunu al yürü, ben senin Nurettin amcanım dedi. Bavulu elime aldım ileride bir otobüse bindik. Bir müddet gittikten sonra Harp Okuluna yakın bir yerde indik ve çok yakın olan Astsubay Mızıka Okuluna geldik. Onu tanıyan idareciler hürmetle karşıladılar. Ayrılırken kendisinin de bu okulda öğretmen olduğunu, bir şeye daralırsam kendisini bulmamı söyledi. Görevliler beni banyoya sokup temiz çamaşırlar verdiler. Bir de asker kundurası verip beni tam bir asker yaptılar...
Okulu hep iyi derecelerde okuyup, okul birincisi oldum. Yani bana ümit besleyenleri mahcup etmedim çok şükür...
Babamın aldığı tahta bavulu hâlâ kıymetli bir hatıra olarak saklıyorum... Hadiseler, arzuların mahsulüymüş…
             Hüseyin Hilmi Levent-Tarsus
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.