Şipşak adam!..

A -
A +

 

“Karadenizlilerin pratik zekâ olduğunu biliyordum da bu kadarını hiç görmemiştim...”

  O gün Avrupa yakasından Anadolu yakasına geçiyordum. Metrobüs her zamanki gibi tıklım tıklımdı. Orta kısımda, ayakta giderken ikisi koltukta birisi ortada ayakta, üç arkadaşın muhabbetine kulak misafiri oldum. Sağ koltuğun iç kısmında oturan arkadaşı, Ankara’dan bir misafir bekliyordu. Trenle gelecek misafirini en kolay nasıl karşılayacağını sesli düşününce ortada ayaktaki arkadaşı pratik olarak cevap verdi. Sanki birkaç saat düşünmüş de kafasında netleştirmiş gibi “şurada trenden insin, şurada metroya binsin. Şu durakta insin. Şu kadar saatte dediğin yerde olur” dedi. Muhabbet esnasında sağ koltuğun iç kısmında oturan arkadaşı başka bir konu açtı. Filan semtte bir dairenin kiralık olduğunu ve fiyatını söyleyince ortadaki aynı kişi bu kez ona dönüp cevap yetiştirdi: “O dediğin semtte o kadar ucuz kiraya daire olmaz. Dairenin kenarında kıyısında ya torbacı vardır. Ya bina sorunludur bir sıkıntı vardır, kimse tutmuyordur” dedi ve ilave etti, İstanbul’da hâlihazırda nereden baksan yirmi binden fazla kiraya verilecek daire vardır. Birkaç dakika sonra bu defa, kendisi sağda kira konusunu açan arkadaşına sordu: -Senin o memurun tayin işi ne oldu? Bir netice alabildiniz mi? Sonra cevap beklemeden ilave etti: “Sen onun telefonunu bana ver de ben kendisine bir şeyler söyleyeyim bakalım.” Telefonunu aldı ve hiç tanımadığı adamı aradı. Büyük bir medeni cesaret ve öz güven ile kendini tanıttı ve telefonu kimden aldığını da söyleyip doğrudan konuya girdi: “Senin filan ile tayin olma konusunda hangi aşamadasın. Yolluğun hesabına yattı mı? Evrak resmi olarak tebliğ edildi mi?” Oradan ne cevap geldiğini bilmiyordum. Bizim 'şipşak' arkadaş devam ediyordu: ''Şimdi hanımının o ilde tedavisinin mümkün olamadığını belirten bir rapor alabilirsin değil mi? O zaman sana bir faks numarası vereceğim. Oraya bir dilekçe yazacaksın. Hanımının rahatsızlığını söyleyip o ilde tedavisinin mümkün olmayacağını dolayısıyla bu sebeple tayininin o ile yapılmamasını isteyen dilekçeni personel daire başkanlığına faks çekeceksin. Sonra da bana dilekçe numaranı bildireceksin. Ben orada yetkili filan arkadaş ile görüşeceğim, senin konunun zaman aşımına uğramamasını sağlayacağım. Haydi kolay gelsin” Düşündüm de bu nasıl bir pratiklikti böyle? Bu nasıl açıkgözlülüktü. Bu nasıl yardımseverlikti ve hiçbir işi de illegal değildi… Yurdum insanıyla gurur duydum.          Osman Mert-İstanbul
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.