“Durun sizi bir aydınlatayım!..”

A -
A +
“Lambaya karpitleri koymak için getirdiğim kavanozu açınca bir de ne göreyim, reçel kavanozu!..”
 
Tarsus’ta ava ve balıkçılığa çok meraklı dostum ve çocuğumun kirvesi olunca da can yoldaşım olan Koca Hasan Ağa ile balık tutmaya gidişimizi anlatıyordum... Beni nasıl davet ettiğini, nasıl hazırlandığımı ve birkaç arkadaşla birlikte balık tutma mevkiine vardığımızı söylemiştim.
Tertemiz bir hava ve pırıl pırıl suyu olan küçük bir dereydi.
Oraya varınca oltaları çıkarıp hemen tutma işine başladık. Akşama yiyeceğimiz balıkları yakalamakta zorlanmadık. Etrafta odun boldu. Toplayıp bir ateş yaktık. Balıkları temizleyip, ızgaraya dizdik. Ortalık kararmaya başladı.
“Durun, sizi bir aydınlatayım” dedim.
Lambanın suyunu koydum, sıra karpite geldi. “Rutubet alıp bozulmasın” diye taşları kapalı bir kavanoza koyardım. Daha evvel Amasya’da geceleri yayın balığına Kayseri’de Kızılırmak’a ve diğer ırmaklara gider, oralarda da bir gece kalırdık. Dolayısı ile karpit lambasız olmazdı. Lambamı gelirken getirmiştim.
Lambaya karpitleri koymak için getirdiğim kavanozu açınca bir de ne göreyim? Hanımın reçel kavanozunu getirmemiş miyim?!. Herkeste bir gülüşme sorma gitsin...
“Yahu bu meret reçel de yiyor demek” diye hep beraber gülüştüler, tabii benden başka.
Her neyse balıklarımızın yanında bir de tatlı vardı menüde. Yemekten sonra bir iki gırgır faslı sonrası her birimiz bir tarafa devrildik.
Temiz dağ havasında uyumak sıhhate iyi geliyordu. Ertesi sabah tertemiz derede el ve yüzlerimizi yıkadıktan sonra ateşi körükleyip çayımızı yaptık ve hemen oltalarımızı alarak dereye dağıldık.
Öğleye kadar herkes bir şeyler yakaladı. Ben şahsen 35 adet orta boy balık yakaladım. Öğleyi biraz geçe toparlanarak dönüş yoluna başladık. Gelirken gördüğümüz bol sulu bir çeşmenin başında durduk. Kurumuş çam dalları ile bol bir ateş yaktık. Balıklarımızı çeşmede temizledik, ızgaraya dizerek bir orman kebabı yaptık ve afiyetle öğle yemeğimizi yedik...
Yola devam diyerek huzur dolu bir şekilde geri döndük. Arkadaşlar bazen beni görünce takılırlar; “Durun sizi bir aydınlatayım” derlerdi.
Hey gidi güzel hatıralarım, sizlere minnet borcum var…
             Hüseyin Hilmi Levent-Tarsus
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.