Bir seferberlik hatırası

A -
A +
“Yanımıza 'Mızraklı İlmihal'den gayrı bir şey almadık, her şeyimizi geride bıraktık...”
 
Erzincan’ın Cimin ilçesine şimdi Üzümlü diyorlar. Bu ilçenin her tarafı bağlık-bahçelik, âdeta cennet gibidir. Çocukluk ve gençlik çağlarımızda dede ve ninelerimizden seferberlik hatıralarını dinleyerek büyüdük. Seferberliğe şimdi Birinci Cihan Harbi de diyorlar... O yıllarda bir kısım Rus işgalini ve Ermeni zulmünü; hicrette çekilen büyük sıkıntıları gözyaşları içeresinde anlatırlardı, biz de yüreğimiz burkularak üzüntü ve korku içerisinde dinlerdik. Dedem Hafız Halis, imam olduğu için askere gitmemiş. Kardeşlerinin ise hepsi cepheye gitmişler. Beldede sadece kadınlar, çocuklar ve yaşlılar kalmış.
Düşman Erzincan’a yaklaşınca bütün ahali evlerini, eşyalarını terk ederek yola çıkıyorlar. Büyük amcamın hanımı Nimet Yengem o zaman daha yeni gelinmiş. Kocası Ahmet Çavuş da Doğu cephesinde savaştaymış... Nimet Yengemden hicret hatıralarını defalarca dinledik. Erzincan’dan Tokat-Zile’de Yeniköy’e kadar yürüyerek gitmişler. O zaman vesait bulmak nerede? Elbette ki giderken ve dönerken muhacirlerin neredeyse yarısı yollarda ölmüş. Çok büyük eziyet ve sıkıntı çekmişler...
Bir gün Nimet yengeme “Bu güzel beldenizi nasıl bırakıp da gittiniz, yanınızda bir şey götürebildiniz mi?” diye sormuştum. Yengem tekrar o günleri yaşıyor gibi heyecan ve gözyaşlarıyla anlatmaya başladı:
-Düşman Erzincan’a yaklaşınca dedeniz hepimizi topladı; “hemen çıkıyoruz. Yoksa Rusların eline geçeriz, bizi esir alıp götürürler” dedi.
“Bari yanınıza yiyecek içecek, kap kacak bir şeyler alabildiniz mi yenge?” dedim.
 -Her şeyimizi bıraktık oğlum. Hiçbir şey almadık. O kadar uzun yola nasıl götürebiliriz? Ben sadece “Mızraklı İlmihal”imi koynuma koyup evi terk ettim. O zaman biz bütün hanımlar Mızraklı İlmihal kitabını okurduk.
Nimet Yengem daha sonra şöyle devam etti:
-Evimizin önünde bir tarlamız vardı. Buğday ekiliydi. Henüz yeşildi. Bir inek tarlaya girmiş ekini yiyordu. Deden seslendi: “Gelin! Git şu ineği tarladan çıkar, ekini yemesin” dedi. Şimdi aklıma gelince hep gülüyorum. Dedenin buğdaya verdiği değere bak ki… Biz zaten her şeyi bırakıp gidiyoruz. Hepsi; tarla, ekin ve inek koyun hep Ruslara kalacak. Ama yine de dedenin gönlü ekinin zayi olmasına razı olmuyordu...
İşte Türk milletinin asaleti ve nimete saygısı insanlara merhameti böyle... Bu vesileyle Hafız dedem Halis İmam’ın ruhuna el-Fatiha...
            Numan Aydoğan Ünal-Beylikdüzü/İstanbul
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.